|21•|
Kapalı göz kapaklarına huzurla bakıp parmak uçlarımı havalandırarak yanağına ve çenesine dokundum. Parmaklarımın ucuyla boylu boyunca yanağını , çenesini ve dudaklarının kenarlarını okşarken gitgide aydınlanan hava yüzünden onunda göz kapakları aralanmaya başlamıştı.
Göğsüne yasladığım çenem yüzünden kafamı dikleştirdiğimde bakışları benibuldu. Belimde duran eli uykulu olmasına rağmen hafifçe tenimi yokladı,bunu gece ben uyurkende sık sık yapıyordu.
"Saat kaç?"
Yeni uyandığı için hafif boğuk çıkan sesiyle konuştuğunda ellerimi göğsüne yaslayıp kafamı dikleştirdim. Omzumun üstünden sola doğru dönüp komodinin üzerinde ki dijitale saate baktıktan sonra geri önüme döndüm. Ellerimi çektim ve kafamı yeniden göğsüne yasladım,bir kaç kez burnumu sürtüp güzel kokusunu içime çektim.
"Dokuz, ilk dersim dört saat sonra."
Sert elleri kalçamın üzerini bulup durduğunda sesimi çıkarmadım ve gözlerimi yumdum. Hala uykum vardı ama güneş ışıkları odayı fazlasıyla aydınlattığı için kendi kendime uyanmıştım.Uyku yeniden bastırmaya başladığında onun kalkması gerektiğini umursamadan beline iyice sarıldım. Bacaklarım,uzun ve biçimli bacaklarının arasındayken ince çarşafla sırtımı kapattıktan sonra gözlerimi tamamen yumdum. Biraz dinlenmeliydim.
||
"Doğukan çok kötü görünüyordu en son, okula gelmesine şaşırdım."
Ata'yla bahçede ki geniş çardaklarda karşılıklı otururken bahçeye giren son model lüks araçla dudakları şaşkınca aralanmıştı.Araba açık otoparka doğru yanaşıp park ettiğinde Doğukan'ın uzun bedeni nihayet görüş açıma girmiş ve şaşkınlığının sebebini kısa sürede anlamıştım.
Üzerinde ki siyah beyaz şişme montu, kalın siyah sweatshirt ile yapılı bedeni daha da irileşmişti. Arabayı kilitleyip okulda ki bakışları umursamadan ağır adımlarla bahçeye ilerlediğinde son gördüğüm haline göre fazlasıyla iyi olduğunu kolayca fark edebilmiştim.
"Bende şaşırdım."
Soğuk çayı küçük pipetten dudaklarımın arasına çektikten sonra bakışlarımı önüme çektim. En kısa sürede onunla yalnız kalmalı ve konuşmalıydım. Aniden Ata 'nın yanından ayrılmam sırıtacağı için bir süre daha muhabbeti sürdürdüm.
"Gökalp nerede?"
Elinde ki mini gri termosu masanın üzerine bırakıp biraz daha öne eğildi. Hafif dalgalı saçları karışık duruyordu. Yüzü çoğu erkeğin aksine ışıl ışıldı. Yeşil-mavi karışımı gözleri her zaman parıl parıldı,özellikle Gökalp'ten söz edildiğinde.
"Proje sunumu var bugün, profesörün yanında."
Öne doğru eğildiği için kalın polarından görünen boynu bir hayli fazla morluğa ev sahipliği yapmışken rahatsız olarak bakışlarımı çayıma çevirip anladım anlamında kafamı salladım.
İnsanların özel hayatlarına dahil olmak beni hem utandırıyor,hem rahatsız ediyordu.
Tüm okulun bildiği gibi bende Okan ve Korkut'un ilişkisinden sonra Ata ve Gökalp'i de öğrenmiştim. Bu beni rahatsız etmek yerine sevindirmişti. Kendimi diğerlerine olmasa da Ata'ya yakın hissediyordum. Okula geleli neredeyse beş ay geçmişti ve merhameti,arkadaşlık algısı,tavırları neredeyse tüm hareketleri bana iyi hissettiriyordu. Ona güveniyordum.