|29•|
"Var mı başka bir isteğiniz?"
Yüzünden gülümsemesi eksik olmayan garsona aynı şekilde karşılık verdikten sonra dik bakışlarını üzerime sabitlemiş sevgilimi görmezden gelerek teşekkür ettim. Sabah okula geçmeden önce dün ki şikayetim aklında kalmış olacak ki bu sabah aniden yola çıkmıştık.Şehrin çıkışına yakın, uçsuz bucaksız bir ormanın içerisinde bulunan ama dışının aksine içi son derece güzel olan hoş bir mekandı burası. Kuş sütünün eksik olduğu güzel bir serpme kahvaltı önümüze dizildikten sonra bomboş olan salondan gözlerimi çekerek önüme döndüm.
Sakin geçen uzun bir sürenin ardından nihayet karnım doymuştu. Bu süre zarfında kahvaltısını bitirdikten hemen sonra telefon görüşmelerine başlayan Zahid gözle görebileceğim bir mesafede konuşmaya devam ediyordu. Bakışları bana değdiğinde çekinerek gözlerimi kaçırdım. Dün geceyle ilgili aklıma takılanlar vardı.
Kaçamak bakışlarla son görüşmesini sonlandıran sevgilime baktığımda telefonu kapatarak masamıza doğru yürümeye başlamıştı. Kapının önünde bekleyen görevliye kısa bir el işareti yaptığında o masaya yerleştikten hemen sonra garson gelmiş ve bir bardak içkiyi Zahid'in önüne bırakmıştı. Parmaklarımın arasında ki fincanı iyice kavrayarak sütün yumuşak tadını hiçbir şeyle değiştirmeyeceğimi bir kez daha anladım.
"Hala huzursuz gibisin."
Gergin olduğu sesinden bile anlaşılan adama ne cevap vereceğimi bir süre düşündükten sonra dürüst olmaya karar vererek dudaklarımı araladım.
Dün gece teşekkürü biraz abartmıştım. Saat gece yarısını geçerken halim kalmayarak sızdığımda Zahid duşumu aldırmış ve beni yine yatağımıza taşımıştı. Her şey o ana kadar normalken uyku sersemi olmama rağmen fark ettiğim deklanşör sesiyle rahatsızca bir kaç kez kıpırdansamda buna izin vermemiş, fotoğraflarımı çekmişti.
Onun yatağında, baygın gibi görünen bedenim ne denli çekiciydi bilmiyordum ama korkunç fotoğraflardı. Uyku sersemi olduğum için kısa süren çekimden sonra hiçbir şey olmamış gibi yine uyuyakalsamda sabah aklımdan çıkmamıştı.
"Dün gece fotoğraflarımı mı çektin? "
Sesim bir mırıltıyı andırırken bulunduğum yer nedeniyle sık sık gözgöze gelmeye başladığım garson yüzünden tabaklara bakmaya başladım. Aramızdakileri fark etmiş miydi acaba? Ne düşünüyordu, merak etmiştim.
"Gözlerini kaçırma."
Sesinde ki sert tını hoşuma gitmezken derin bir nefes alarak kafamı kaldırdım. Kısacık saçları, çatık kaşları ve sivri yüz ifadeleri yüzünden ürkütücü görünen sevgilime baktım. İki düğmesi açık olan gri polo yaka kazağı vücudunu daha da büyük göstermişti sanki. Son derece ruhsuz duruyordu. Dün gecenin aksine.
"Sorun ne?"
Elindeki içkiden büyük bir yudum alarak yeniden aynı sert tonla konuştuğunda bakışlarımı kaçırmak istesemde yapmadım. Aramızın bozuk olduğunu düşündüğü zamanlarda daha agresif, korkunç bir adama dönüşüyordu. Tıpkı önceki zamanlarda ki gibi.
"Bir şey yok, sadece bu durum hoşuma gitmiyor biliyorsun ve yapmaya devam ediyorsun."
Zihnimde toparladığım cümlem benim bile beklemediğim bir atiklikle dudaklarımdan çıktığında elinde ki bardağı masaya bıraktı.
Dik bakışları benden uzaklaşarak salonun her noktasında dolaşmaya devam ettiğinde şöminenin sesinden başka çıt sesi bile çıkmıyordu. Bakışları kapının önünde ki garsona kitlendiğinde adam saygıyla başını eğmişti.