|31•|
"Sen neden bu işin peşine veriyorsun, karşında ki insanlar çocuk mu Ata?"
Arabamı almak için geldiğim otoparkta tanıdık sesleri duyarak duraksamam saniyeler sürmüştü. Konuşan ikiliye çok yakın bir mesafede olsam bile aradaki arabalardan dolayı görünmüyordu. Ata ve Gökalp ikilisi bir kaç adım uzağımdaydı ve hararetli bir şekilde tartışıyorlardı.
"Amcanın arkadaşıma zarar vermesini istemiyorum çünkü."
Kulaklarımda kısa bir sürede tekrar eden cümleler konunun benimle alakalı olduğunu düşündürürken arabamın anahtarını elimde sıkıca tuttum. Hala aynı konunun dönmesi birazda olsa canımı sıkmıştı. Zaten bana çok ağır şeyler söylemişti ,neyi uzatıyordu anlamıyordum.
"Aynı evde yaşıyorlar sen bunun farkında mısın? Kendi abisini bile evinin önünden geçirmeyen amcamdan bahsediyoruz! Bu ne demek asıl sen biliyor musun?"
Gökalp'in öfkeli çıkan sesi Ata kadar beni de şaşırtmıştı. Zahid'i bu kadar savunacağını düşünmemiştim içten içe. Hatta beni en çok onun suçlayacağını, uzak durma meselesini de onun açacağını sanmıştım ama işler beklediğim gibi gitmemişti. Sakin ve soğukkanlıydı. Kimsenin bu olaya müdahil olmasını istemiyor, o da olmuyordu. Tuhaftı.
"Normal değil tüm bu olanlar. Ya o çocuğun bu dünyayla alakası yok neyini anlamak istemiyorsun!"
Ata'nın ısrarlı sesi kafamı arabanın camına vurma isteğimi uyandırsa da sakın kaldım. Ben hiçbir zaman onun bu kadar üstüne gitmemiştim. Anlattığı onlarca şeye rağmen yanında olmuş destek vermiştim. Şu an beni sokmaya çalıştığı durum çok kötüydü. Tam olarak hangi dünyanın insanı olduğumu düşünüyordu acaba?
"Bizim aramızdaki ne kadar normalse o da o kadar normal. Bak Ata, bu seni ilk ve son uyarışım sakın amcamın radarına takılma yoksa seni ben bile kurtaramam."
Ata duyduklarıyla daha da sinirlendiğini belirtir bir şekilde sık soluklar almaya başladığında bu dinleme işine son verme isteğime engel olamayarak arabamın kapısını açtım. Gergin ortamlardan nefret ediyordum.
"Uyarını dikkatine almayacağım. Hatta biliyor musun Batu'yu kurtarmak için amcanı da yakacağım.Doğukan'da yaptığım hatayı yapmayacağım, bu sefer olmayacak. Bildiğim her şeyi yarın anlatacağım, o kilitli odaya baksın da meşhur dosyalarını-"
Anahtarlar elimdeyken şaşkınca duraksayarak Ata'nın çenesini sıkıca kavramış kafasını cama yaslamış bir şekilde fısıldayan Gökalp'e baktım. Bile isteye canını acıtıyordu.
Gözleri o kadar kötü bakıyordu ki saklandığım yerden çıkmak ve araya girmek istemiştim. Dişlerini sıkarak hala kısıkça konuşmayı sürdürdüğünde benden önce hareket ederek bulunduğu durumdan bir an da kurtulan Ata'nın kırgın ve şok içinde ki sesi otoparkta yankılanmıştı."Senin allah belanı versin,"
Her an ağlayacakmış gibi çıkan sesi Gökalp'in bakışlarını biraz bile olsun yumuşatmamıştı. Öyle soğuk ve korkunç bakıyordu ki aramızdaki mesafeye rağmen ürkmüştüm. Ata daha fazla dayanamayarak ağlaya ağlaya otoparkı terk ettiğinde aynı hızla ve öfkeyle arabasına binip Gökalp'te uzaklaşmıştı. Onu bu hale getiren şeyi merak etsemde bulunmamam gereken bir ortamda olduğumu fark ederek arabama bindim.
Tek istediğim tüm bu gerginliğin ardından Zahid'i görmek ve onun kollarının arasında olmaktı...
||