"Ne halde olduğumuzu biliyorsunuz, değil mi?" Papa Dorian öfkeden deliye dönmüştü. Ellerini iki yana açıp kızgın gözlerle yüzüme bakıyordu.
O talihsiz bayılmadan sonra, uyandığımda sabah olmuştu bile. Rahip Kristian'nın bu işte parmağı olduğunu düşünüp, ahırın önündeki adamın üzerine atlamıştım, ama papa Dorian araya girip bizi ayırmıştı. Rahip Kristian ise sadece saçından birkaç tel kaybetmekle bu işten kurtulmuştu. Papanın gelme sebebi ise güç topunu kontrol etmekti. Rahip Kristian, benim gibi bayıldığını ve daha yeni uyandığını söylemişti. Üstelik küçük sırrımızı -onu dövdüğüm- saklamıştı.
Rahatça çay içmeye devam ettim. Turuncuya boyanmış oturma odasında ben, yanımda oturan Olivia, mağdur rahip Kristian ve çıldırmış papa Dorian vardı. Neyse ki papa hazretleri, yıkanmak ve temizlenmek için bana zaman tanımıştı. Şimdi ise buradaydım. "Tabii ki biliyorum. Sonuçta ben bunların sebebiyim." Dudaklarım kıvrıldığında papanın yüz halini görmek için sinsi gözlerimi Dorian'ın pörtlemiş gözlerine diktim. Güç topu trajedisinden sonra zaman, zaman başıma keskin ağrılar iniyordu.
"Senin yüzünden..." Dorian konuşurken yanaklarından öfke nedeniyle birkaç damla yaş kaymış, yerle buluşmuştu. "...rahip Kristian ciddi bir şekilde yaralandı!"
"Hayır, efendim! Bayılmamın nedeni kesinlikle leydimiz değil." Gözlerimi rahip Kristian'a diktim. Bu adam biraz daha zorlarsa zaten benim tarafımdan dövüldüğünü itiraf etmeden herkes anlayacaktı. Olivia de yanımda oturmuştu, lakin pek de meraklı değildi. "Ben leydimizi koruyamadım!"
"Sen..." Dorian gözlerini sıkıca kapatıp iç çekti. Belli ki sakinleşmeye çalışıyordu. Üzerinde her zaman giyindiği rahiplere özel uzun beyaz kıyafeti vardı. "...şövalye değilsin, rahip Kristian." Dorian elini alnına götürüp alnını okşadı. "Bu senin hatan değil." Gözlerini açtı. "Benim hatam. Senin yerine oraya bir şövalye dikmeliydim."
Rahip Kristian hızla papa Dorian'e yaklaştı. Ellerini önünde yalvarırcasına birleştirip masum gözlerini Dorian'e dikti. "Lütfen öyle demeyin, papa hazretleri. Bu benim kalbimi kırar." Kafasını aşağı dikti. "Beni yetersiz gördüğünüzü bilmek çok üzücü."
Gözlerim anlamsız ve boş ifadeyle ikiliyi izliyordu. Sanki çifte kumrular gibilerdi. Mide bulandırıcı bir manzaraydı. Gözlerimi sıkıca kapattım. Hıyar veliaht prensten sonra bu aşk meşk konuları beni sadece sinirlendiriyordu. Gözlerimi açtıp, önümde konuşmaktan bir türlü vazgeçmeyen, sözde kendilerini Tanrıya adadıklarını söyleyen, gavatlara diktim. Olivia'ya gözlerim kaydığında umursamaz gözlerle rahip Kristian'yi izlediğini gördüm. Artık bu sahneden sonra rahibe ilgisi kaldığını sanmıyordum.
"Tüm erkekler bozulmuş." Benim kendisini izlediğimi anlayan Olivia dudağını büzerek konuşmuştu. Tabii ki bu bir fısıltı olduğundan yüksek sesle konuşan papa ve rahip bunu duyamamıştı.
Kanepede geriye yaslandım. Gözlerimi Olivia'dan ayırmadan dudaklarımı araladım. "İhaneti ilk fark ettiğinde üzücü geliyor, hıyardan biliyorum, ama sonra alışıyorsun."
Olivia gözlerini çiftten ayırıp bana dikti. "Aslında..." Saçını geriye savurmuştu. "...rahip Kristian'den bir umudum yoktu, sonuçta o bir rahip, evlenemez, ya!"
Kafamı olumlu anlamda salladıktan sonra gözlerim papayı buldu. Bu söz dalaşını bitirmenin zamanı gelmişti. "Haklısınız, papa hazretleri." Yüksek sesim ilgilerini çekmiş olmalı ki bana odaklandılar. "Tüm suç sizin." Ayağa kalkmıştım. "Şimdi nasıl üstesinden geleceğimizi düşünme zamanı!"
Dorian bir elini beline koydu. Kaşları çatılmışken diğer elini gelişi güzel salladı. "Leydimizin ahırda ne işi vardı, acaba?" Bıkkın bir halde derin nefes alıp göz devirdim. "Ah! Tabii! Merak manyağı olan bünyeniz bunu öğrenmezse öleceğini sandı, değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyülenmiş Zaman
FantasiaJasmin, Işık Krallığının veliaht prensinin nişanlısı iken karşılaştığı sorunlardan yorulmuştur. Her şeye bir ara vermek adına katılmayı umduğu kampta ilgisini çeken büyülü eşya onu Karanlık Krallığının cariye gecesine götürür. Veliaht prensler, pren...