Jasmin
"Bana bu bileziği verdi..." Karen elindeki zarif bileziği gösteriyordu. "...ve beni sonsuza dek seveceğini söyledi." Prens Joseph ve prenses Karen'in düğünü çok yakında gerçekleşecekti. Joseph bu süre zarfında benden hediye konusunda durmadan yardım istemişti. Ben ise fazla düşünmeden bir bilezik almasını söylemiştim. Karen bu bilzeği baya sevmiş olmalı ki hevesle anlatıyordu. Çiçek bahçesinde oturmuş çay içiyorduk. Çayları servis eden hizmetçinin arada bana tuhaf bakışlar atması ve Karen'in önümde, çok iyi tanıdığım mutasyona uğrayıp turşu olmuş hıyarı övmesi dışında bir sorun yoktu.
James'le uzun zamandır buluşmuyorduk. İşlerinin çok yoğun olduğunu duymuştum. Elbette, kız kardeşini arayan gözü dönmüş bir prens de işin içine girince onun için ne kadar zor olduğunu düşünebiliyorum. Eh, anlıyordum da, fakat bunların hiçbiri özlemimi dindirmiyor. Hayatıma yeni insanlar da dahil olmaktaydı. Bunlardan birisi de büyü hocam Desmond'tu. Onunla gerçekten büyü konusunda baya yol katetmiştik. James'in beni düşünüyor olması güzeldi... çok güzeldi.
Karen'in suskunluğunu fark ettiğimde dudaklarım devreye girdi. "Eski sevgilim de böyle söylemişti..." Gözlerimi önüme diktim. "...aldattı, kaşar." Prenses Karen gözlerini kocamana açtı. Oops bir dakika! Eski sevgilim Joseph'tu! James'i düşünmekten aklım uçmuş, gitmiş!
Tam durumu düzeltmek için dudaklarımı açacakken prenses Amelia çay bahçesine geldi. "Ah, bittim ben!" Amelia'nın peşinden hizmetçiler geliyordu. Ellerindeki yemek tepsilerini tatlı çay partisi masamızın üzerine koydular.
"Sarayınıza hoş geldiniz, prenses Amelia." Karen gözlerini Amelia'ya dikmişti. Umarım az önce olan olay kısa sürede unutulurdu, yoksa prens Joseph'den çekeceğim çile vardı.
"Evet, hoş geldim." Amelia üzgün suratla pembe koltuklardan birisine oturdu. Üzerinde beyaz ve turuncu renk karışımı bir elbise, başında ise kuş tüyleriyle donatılmış bir şapka vardı.
"Siz manastırda değil miydiniz?" Gözlerimi kısarak prensese baktım. Bulduğu planlar gerçekten işe yaramazdı, ama onu ikna etmek çok zordu.
"Yapamadım!" Elini alınına koydu. "Rahibe olmak çok zordu!" Birazdan ağlayacak gibi hâli vardı. Göz devirmemek için alt dudağımın iç kısmını ısırdım. Zaten bu yöntem, bizi aksatmak haricinde hiçbir işe yaramamıştı.
"Bunlar nedir peki?" Hizmetçilerin masaya bıraktığı yemeklere baktım.
Amelia ellerini önüne tuttu. "Titriyorum! Rahibeyken o kadar aç kaldım ki!" Neredeyse iki gündür rahibesin! "O yüzden yemekler hazırlattım."
"Yani bir daha manastıra gitmeyecek misiniz?" Karen tek kaşını kaldırarak Amelia'ya baktı. Derin bir şekilde nefesimi verdim. Delikanlım öğrenmeden bu saçmalık bittiği için memnundum. Sonra ne kadar sinirlenirdi, kim bilir!
"Hayır!" Kafasını diğer tarafa tutar. "Ama prens Esteban'a rahibe olmaya karar verdiğimi söyledim."
"Nasıl yani?" Belimi dikleştirip şaşkın hâlde, Amelia'ya baktım. "Yalan mı söylediniz?"
"Yalan sayılmaz." Gözlerini bana dikti. Kolunu sandalyenin kol koyulan kısmına bastırıp geriye yaslandı. "Karar vermedim, ama bir ara olmuştum." Sadece iki gün! Kaşlarını kaldırdı. "Prens Esteban gündemden geri kalmış diyelim." Tam dudaklarımı aralayacakken Amelia eli ile susmamı işaret etti. Hizmetçilere baktı. "O zaman..." Sırtını sandalyeden çekip ellerini önünde birleştirdi. Gözleri ışıldayarak yemeklere bakıyordu. "...yemek yiyelim! Ne de olsa..." Gözlerini ben ve Karen'de dolaştırdı. "...şimdi karşılaştığımız zorluklar ne kadar ağır olursa olsun..." Gözleri yeniden önündeki yemeklerle buluştu. "...yemeğin tadı hep harika olacak!" Ellerini mutluluktan kaldırdı ve alkışladı. Esteban bu kadar yakınımızdayken ve her an yazarı bulup, verdiği kraliyet yeminini gerçekleştirme potansiyeli varken, bu kızın aklı fikri yemekte, dellireceğim! Yeni fikir düşün, Jasmin, hadi kızım sen ac bir kurtsun! Düşün!
Gözlerimi kocaman açtım. "Madem prensi kendine âşık edemiyors-"
"Edemediğimden değil!" Amelia yemekleri ağzına sokarak konuşuyordu. "O, aptal."
Gözlerimi kapattım. "Neyse ne işte." Derin nefes alıp gözlerimi açtım. "O zaman başka bir yönteme geçeceğiz."
"Kıskandırma? Denedim, ama olmuyor." Amelia üzgün hâlde yemeklere baktı.
"Hayır, hayır." Elimi hayır anlamında salladım. Üstelik kim Tanrı ile evleneceğini söyleyen bir kızı ciddiye alabilirdi ki? Bu delilik! "Amacımız..." Masaya doğru eğildiğimde kızlar da eğildi. "...prensin sakladığı bir şeyler bulmak." Yeniden belimi dikleştirdim. "Bu yöntem hep işe yarar."
"Şantaj?" Karen gözlerini yüz çizgilerimde dolaştırdı.
"Umarım, ağabeyime de böyle planlar uygulamıyorsunuzdur, leydi?" Amelia'nın yüzünde kurnaz bir gülümseme doğdu. Geçtiğimiz günlerde saraydaki herkes James'le olan ilişkimizi öğrenmişti.
"Ağabeyiniz?" Gözlerimi kıstım. "Oh! Tabii ki hayır!" Gözlerimi Amelia'dan kaçırdım.
"Duydum sizinle ilgili." Peçete ile dudaklarını sildi. O sırıtışı ise bir türlü yüzünden silinmiyordu. "Kraliyet ailesi düğününüzle ilgili konuşuyor." Ne? Nasıl yani? Gözlerini Karen'e dikti. "Büyük ihtimalle Karen ve prens Joseph'in evliliğinden sonra kraliyet ailesi sizin de ilişkinize karışacak." Derin nefes aldı. Bundan haberim yoktu... Gerçi, James ile uzun zamandır görüşmediğimizden konuşamamıştık da! Yüzümde oluşan gergin ifade ile önüme baktım. "Üzülme, leydi Jasmin," dedi Amelia yeni tatlar denerken. "Ağabeyim aklına bir şey koymuşsa kolay kolay vazgeçmez." Göz kırptığında daha da gerilmiştim.
Masaya yaklaşan hizmetçi konuşmamızın bitmesine sebep oldu. Elindeki çayı önümde koydu. Ellerinin bu kadar titremesi beni biraz rahatsız etmişti açıkçası. Parmaklarımı uzatıp, fincanı elime aldığımda, yüzümü ekşitip, yeniden masaya bıraktım. "Size sıcak olsun, demiştim." Hizmetçi ise gözlerini kocaman açmış yere bakıyordu. Neler oluyor? Bir haltlar yemişe benziyor!
"Ben içerim." Amelia fincanı eline aldı. "Sen yenisini istersin. Ben zaten sıcak çayı sevmem." Daha konuşmama bile müsaade etmeden çayı içmeye koyuldu.
"Prenses, hayır." Hizmetçi Amelia'yı durdurmaya çalışsa da bu mümkün olmadı. Derin nefes alıp etrafa baktım. Buradaki herkes tuhaf- Bir dakika! Gözlerimi kocaman açtım! Zehir! Amelia öksürmeye başladığında, tahminim verdiği doğrulukla, içimi tatmin olmamış bir duygu kapladı.
Herkes Amelia'nın etrafına pervane olurken hızla ayağa kalktım. Kaçmak üzere olan hizmetçinin peşinden gittim. Koridora çıktığımızda, yanına varıp, bileğinden tuttum. "Seni kim gönderdi. Arşidüşes mi?" Isabella değil, arşidük Henry'nin annesinden bahsediyorum. Yani arşidüşes Gloria'dan. Beni sevmediği apaçık ortadaydı; kraliçe olmamı da istemiyordu.
"Hayır!" Hizmetçi bağırmıştı. "Hayır, onun suçu yok!" Ağlamaya başlamıştı. "Arşidüşes değil..." Gözlerini benden kaçırdı. "Prenses Sophia emretti." O kadar şaşırmıştı ki Sophia'yı bile ifşa etmişti. "Eğer yapmazsam aileme zarar vermekle tehdit etti." Kaşlarım çatıldı. "Bakın, o zehir çok kuvvetli. Prensesimiz..." Hıçkırıklara boğuldu. "...ölebilir." Derin nefes aldım. "Hayatım boyunca prensese hizmet ettim! Onu çok seviyorum!" Hizmetçi önümde yere yığıldı ve ağlamaya devam etti.
Tamam, sorun yok, Jasmin. Şimdi bu durumu halledeceksin. Dudaklarım sola doğru kıvrıldı. Aptal Sophia... Gerçekten aptalsın! Şu işe yaramaz çöp parçası! Seni kendi tuzağına düşüreceğim ve bunu zevkle izleyeceğim. Dediği gibi büyüyü çok çabuk öğreniyordum. Hadi, bitirelim şu işi! Gözlerimi kapatıp derin nefes aldım. Odaklanırsam başarabilirdim de.
Gözlerimi açtığımda çay bahçesindeydik. Hizmetçi daha yeni çayı servis ediyor, Amelia ise konuşmaya devam ediyordu. Onu böyle görmek beni hayli mutlu etti. Az önceki manzara tam bir kargaşaydı. Rahatça derin nefes aldım. Çay fincanına parmaklarımı yaklaştırdım. Hizmetçi dikkatle beni izliyordu. Gözlerindeki korkuyu görebiliyordum. Her şeyden önce ben... kralın değerlisiydim. Fincanı dudaklarıma yaklaştırdım. Yutkundum ve... aniden kendimi yerde bulmuştum. Bu defa az önceki manzara benim için yaşanıyordu, yani olması gerektiği gibi, yani Amelia'yı bu işe bulaştırmadan. "Acele edin!" Karen'in sesini duyuyordum. "Hemen çaydan bir örnek alınsın! Kim buna cüret eder! Leydi ölebilirdi!" Ölebilirdim... eğer gerçekten o zehirden içmiş olsaydım.
"O hizmetçinin peşinden adam gönderin!" Amelia sağ tarafımda yere çömelmişti. "Hemen şifacı çağırın!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyülenmiş Zaman
FantastikJasmin, Işık Krallığının veliaht prensinin nişanlısı iken karşılaştığı sorunlardan yorulmuştur. Her şeye bir ara vermek adına katılmayı umduğu kampta ilgisini çeken büyülü eşya onu Karanlık Krallığının cariye gecesine götürür. Veliaht prensler, pren...