𖥸'50

274 27 0
                                    

Jasmin

"Biliyorum, leydim, gitmek için hazırlanmanız gerekiyor," dedi Amelia fincanını dudaklarına yaklaştırmadan önce. Bir yudum alıp, fincanı sehpaya bıraktı. Üzerinde kırmızı bir elbise vardı. Dekolte kısmı ise altın sarısı rengindeydi. Küçük ve tuhaf bir sarı şapka takmıştı. Saçları ise açıktı. "Fakat öğrendiklerimi size söylemeliydim." Kaşlarımı kaldırdım. Kafamı aşağı yukarı salladığımda Amelia dudaklarını ıslattı. "Ateş Krallığının veliaht prensinin kumarhanede bir ortağı olduğunu öğrendim." Ortak mı? "Kumarhanenin ismi Jackson. Ortağın da bu isimle bir ilişkisi olduğunu düşünüyorum, çünkü bu ismin prens Esteban'la hiçbir alakası yok."

Kaşlarım çatıldı. Jackson'ın ne demek olduğunu ben de bilmiyordum. Ne kadar düşünürsem düşüneyim, hayatımda bu isimle hiç karşılaşmamıştım. "Sizi görmediklerine emin misiniz?" Gözlerimi kaldırıp Amelia'ya diktim.

Amelia gözlerini kırpıştırdı. "Aslında kumarhanede bir kadın sinirlerimi bozdu ve onunla kavga yaptım. Aniden kavga büyüdü!" Neden kavga yapıyorsun, akıllım?! Sen oraya ajan olarak gittin! Amelia'ya görev verirsen olacağı buydu, iyi oldu sana, Jasmin! "O kavgadan kurtulmama bir adam yardım etmişti, ama yüzünde enteresan bir maske olduğundan..." Omuzlarını kaldırıp indirdi. "...tanıdık biriyse de anlayamadım." Gözlerini kıstı. "Kırmızı ve keskin gözleri vardı."

"Kırmızı gözlere sahip tek bir kişi tanıyorum." Tek kaşımı kaldırdım. "Dua edelim de prens Esteban olmasın." Gözlerimi Amelia'nın üzerinde dolaştırdım. Hoş, bu kız, en olmaması gereken kişiyle bile karşılaşmış olabilir. Amelia'dan bunu beklerim.

"Olsa bile..." Belini dikleştirip elini göğsüne bastırdı. "...mükemmel kamufle olma yeteneğim sayesinde beni tanıyamadığına eminim." Aniden yüzünü düşünceli bir karanlık kapladı. "Aslında ne kadar zorlarsam zorlayayım, konuşmadı." Kesin Esteban, Amelia olduğunu anlamış ve sesinden kendisini tanımasın diye konuşmamıştır. Ay, bana bir fenalık geldi! Bu kız neden bu kadar yeteneksiz? Yeteneksiz ortaklarla çalışmak hayli zor! Nasıl hâlâ hayatta?!

Gözlerim hâlâ düşünmekte olan Amelia'yı buldu. "İşin iyi tarafı prens Esteban eğer sizi yakalarsa..." Anladığım üzere yakalamış da. "... onu takip etme nedeninizin sadece ona duyduğunuz tuhaf..." Buna ne denir ki? "...merak olduğunu düşünecek." En iyisi merak, kelimesi. Sonuçta aşk veya hoşlanma olduğundan pek de emin değilim. Henüz. Eğer Amelia normal bir kız olsaydı kesinlikle bunun aşk olduğunu söylerdim, ama Amelia normal değildi. "Yani herhangi planınız olduğunu anlamayacak."

"Planım mı var?" Gözlerini kocaman açmıştı. Ben bıkkın halde dudaklarımı aralamışken Amelia konuştu. "Ha, doğru! Yeminini gerçekleştirmemesi için bana âşık olması gerekiyor!" Kafamı aşağı yukarı salladım. Elbisemin saklı cebindeki mektubu almaya yeltendiğimde Amelia'nın cümlesi duraksamamı sağladı. "Bu arada..." Amelia parmaklarını önüne dökülen saçında dolaştırdı. "...size bir şeyler söylemem gerekiyordu, ama unuttum." Elimi cebimden çıkarttım. James'e yazdığım mektubu Amelia'ya emanet için vermenin ne kadar yanlış bir karar olduğunu böylelikle anlamıştım.

Kapı çaldığında gözlerimiz kapıyı buldu. Onay sonucu kapı açılmıştı. Hizmetçi yanımıza gelip baş eğdi. "Prenses Amelia, kralın emri üzerine papa saraya geldi." Neler oluyordu acaba yine?! Bu sarayda gizem hiç bitmiyor. Dirseğimi koltuğun kol koyulan kısmına bastırıp sırtımı geriye yasladım. Ne kadar meraklı olsam da meraksız görünen gözlerimi onlara sundum.

"Ha, doğru!" Amelia'nın gözleri parlamıştı. "Şimdi hatırladım." Kafasını bana çevirdiğinde, gözlerimi hizmetçiden çekip, Amelia'ya diktim. "Kralımız evlilik töreni için papayı çağırmış." Anlamadığım için gözlerimi kıstım. "Bu konuyla ilgili bir malumatınız yok, değil mi?" Kaşlarını kaldırıp bana bakıyordu. "Ben de öyle tahmin etmiştim." Gözlerini yere indirdi. "Galiba kralımız gerçekten de prenses Sophia ile evleniyor." İç çekti. "Size söylemem gereken başka bir şey de vardı, ama unuttum." Oflayarak göz devirmişti.

Büyülenmiş ZamanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin