𖥸'45

264 27 0
                                    

James

Gözlerimi, büyük beyaz masanın etrafında oturan kişilerin yüzlerinde dolaştırdım. Koltuklarında oturan pek değerli kraliyet ailesi üyeleri biraz tedirgin gibiydi. Elimdeki evrağı masaya bıraktım. Bir dirseğimi masaya koymuş, diğer elimi ise koltuğumun koy koyulan kısmına bastırmıştım. "Bu saçmalıkların açıklamasını hanginiz vermek istersiniz?" Annem gözlerini benden kaçırttı. Henry yerinde kımıldanmıştı, Theador ise biraz solgundu. Arşidüşese gelince, masada birleştirdiği ellerine bakıyordu. Şu an bu masada olanlar kraliyet ailesinin en önemli üyeleriydi. Elbette, uzak amcalarım ve halalarım da vardı, ama kendileri arşidüşesin aksine malikanelerinde oturuyordu. "Neden bir cevap yok?!"

"Bu krallık için..." Arşidüşes gözlerini kaldırıp bana dikti. Gergin bir ortam. "...en iyisini yapmalıyız." Sessizlik derin bir saltanat gibi odaya çökmüştü.

"Bu krallık?" Kaşlarımı kaldırdım. Koltuğun koy koyulan kısmına bastırdığım elimi, kaldırıp göğsüme koydum. "Bu krallık..." Birkaç defa yavaşça göğsüme dokundum. "...benim, ben!" Ağır bir hareketle öne eğildim. "Ve ben kendim için doğru olan kararları kendim veririm." Gözlerimi kıstım. "Anlatabildim mi?"

"Kraliyet ailesi bu rezalet duruma kayıtsız kalamaz." Gözlerimden içimdeki öfke belli oluyordu. Senin ne haddine ki benim hatunuma rezalet diyorsun?! "Diğer kraliyet ailesi üyeleri duyarsa ne olacak? Onaylayacaklar mı?"

Gözlerimi masadakilerin üzerinde yeniden dolaştırdım. "Onayınızı isteyen kim?"

"Bencilce davranamazsınız, kralım." Arşidüşes masada birleştirdiği ellerini kıpırdattı. Henry ve Theador ise mahcup gözlerle bana bakıyordu. Elbette! Anneleri aşkıma engeldi, mahcup olmaları gerekiyordu! Biraz daha üzülün! "Dediğiniz gibi..." Başını eğdi ve sadakatini gösterdi. "...siz bu krallıksınız." Kafasını kaldırdı. "Eğer seçtiğiniz aday kendini bir şekilde kanıtlayamazsa o zaman bu krallığa layık değildir." Çok merak ediyorum? Geriye yaslanıp arşidüşesin yüzünü inceledim. Derin nefes aldım. Arşidüşesin anlattıklarında haklılık payı maalesef ki vardı. Eğer bir kralsan bencil olamazsın. "Sizin önünüze iki seçenek koyduk." İki? "Ya çeyiz için istenilen para ödenecek." Kendimi satılık koyun gibi hissediyorum. "Ya da..." Gözlerini kıstı. "...kralın regina töreni olacak." Yok artık!

Aniden doğrulduğumda herkes bana baktı. "Böyle bir şey asla olmayacak." Ellerimi masaya vurduğumda annem irkilmişti. Ne saçmalıyordu, arşidüşes! Bunu yapamayacağım ortadaydı. Bir diğer gerçekse Jasmin'nin da çeyiz konusunda çaresiz kalacağıydı. Yani her iki seçenek de bize engeldi. Dirseklerimi masaya bastırıp sağ elimle ensemi okşadım. Ne yapacaktım? Regina töreni demek diğer kadınlarla da Jasmin kadar ilgilenmem, demekti. Bunu ikimiz de istemezdin! Ve çeyiz meblağı o kadar fazlaydı ki eğer ben ödemeye kalksam herkes bunu öğrenirdi. Eminim ki arşidükesin amacı bunu yaparak hem Jasmin'i zor durumda bırakmak hem de benim ödememi engellemekti. Çaresizlikten durmadan aynı şeyleri düşünüyordum. Fakat Jasmin'in zor durumda olmasını istemiyordum, o yüzden regina törenini seçmekten başka şansım yoktu. Kraliyet ailesi ile kral arasında, münakaşanın olması düşmanları sevindirirdi. Kral olarak buna izin veremezdim. Derin nefes alıp, kararımı belirtmek için dudaklarımı araladığımda, kapı çaldı.

İçeri geçen hizmetçi baş eğdi. Tedirgin görünüyordu. Koşa koşa geldiği belliydi. "Kralım..." Başını aşağı eğmişti. Ellerini ise sıkı bir şekilde birleştirmişti.

"Yoksa prenseslere bir şey mi oldu?" Annem doğruldu. Ona baktığımda, gözlerini kocaman açmış, elindeki yelpazesi ise öylesine duruyordu.

"L...Leydi..." Gözlerimi hızla hizmetçiye diktim. "Leydi Jasmin..." Ayağa kalkıp yanına gittim. Neler oluyor? Ne olmuştu benim bir taneme?!

"Konuşmasan kafanı dağıtacağım." Önünde dikiliyordum. Bu durumda öfkemi ne siz sorun ne ben söyleyeyim.

"Z..." Gözlerini sıkıca kapattı. "Zehirlendi." Yutkundum. Gözlerimi kocaman açtım.

"Nerede?" Önümdeki adam, ben bağırdıkça gözlerini daha sıkı kapatıyordu.

"Ç...Çay bahçesinde, majesteleri!"

Hızla salondan çıkıp koştum. Aklıma gelen fikirle sarsıldım. Ölmüş... olabilir miydi? Hayır, hayır. Onu bir defa kaybettim. Bir daha asla bırakamam! Ben ne saçma şeylerle uğraşıyormuşum... Bir çeyize ihtiyacım yok! Koridoru koşarken düşünmeye devam ettim. Gözlerimden akan yaşlar ise irademden uzak kendilerini yere bırakıyordu. Kraliyet ailesine kendimi kanıtlamaya da ihtiyacım yok! Kral olarak on yıl aralıksız onlar için çalıştım! Savaşlar yaptım, ölebileceğimi bilerek yüzlerle defa gülerek gittim ve zaferle döndüm! Görüyorum ki krallık ailesi, kalbimi değil, çıkarlarını umursuyordu. Kalbimde bir çiçek diktim ve daha küçücükken onu amansızca kopardılar. Herkes onu mahvetmeye çalıştı. Ve emeklerimden bana sadece bir diken kaldı. Emek verdim, kalbimi verdim. Emeğimden geriye solgun bir fidan kaldı. Şu an, oturup hiçbir halt yemeden anca konuşan kraliyet ailesi değerlileri için, Jasmin'i yalnız bırakmayacağım!

Büyülenmiş ZamanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin