Gözlerimi yavaşça açtığımda gecenin geride kaldığını anlamıştım. Güneş doğmuş, yeni bir gün bana el sallıyordu. Fazlasıyla yorgun olduğumdan biraz daha uyumak istiyordum.
Uyuduğum yerde kımıldanıp sağ tarafa döndüm. James'in sırtıyla karşılaştığımda dün gecenin utancı yüzüme kırmızı lekeler bıraktı. Yutkunup, doğrulduğumda, nasıl davranmam gerektiği ile ilgili düşünmeye koyulmuştum. Ellerimi yanaklarıma bastırıp sıcaklığı indirmeğe çalışıyordum. Sırtımı yatağa yaslayıp derin nefes aldım. Battaniyeyi iyice üzerime çekmiştim.
James'in bedeni hareket etti. Bir süre öylece durdu ve yeniden hareket etti. Doğrulup ellerimi yatağa bastırdım ve kafamı ona doğru uzatarak yüzüne baktım. Huzurlu bir şekilde uyuyordu. Şairliğim aniden kendini konuşturtmaya başlamıştı: saçları siyah, gözleri masmavi, yakışıklıymış, taş gibi bir de mübarek. İç çektim. Adamın yakışıklığı insana ilham veriyor adeta.
Derin nefes verip ondan uzaklaştım. Bacaklarımı yataktan sarkıtıp ayaklarımı yere bastım. Yataktan kalktığımda mideme vuran acıyla yüzümü ekşitmiştim. Belimi dikleştirip acıyı hafifletmek amacıyla soluğumu artırdım, ama pek de işe yaramış gibi, değildi.
Yavaş adımlarla aynaya yaklaşıp kendime baktım. Boy aynasında battaniyeye sarılmış bedenimi izledikten sonra gözlerim yavaşça kalktı ve yüzümle buluştu. Saçlarım dağılmış, dudaklarım şişmiş ve yanaklarım kırmızıydı. Yanağımın iç kısmını ısırıp gözlerimi yavaşça kapattım.
Gözlerimi yeniden açtım. Bakışlarım battaniyeye kaydı. Battaniyeyi yavaşça açtığımda çıplak vücudum dün geceyi resmen yüzüme çarpıyor, yanaklarımın cayır cayır yanması için en iffetsiz anıları hatırlatıyordu. Bende aşk izleri vardı. Bu izler, vücudumu kendiminmiş gibi hissettirmedi. Fakat bunu daha çok beğendim. Aynadaki kadının kendim olup olmadığımla, ilgili bir tereddütle karşılaştım. Hayat dolu ve parlak gözler bana mı aitti? Elimi yanağıma bastırdığımda James'in dokunuşunun, kendi dokunuşumdan ne kadar farklı olduğunu anlamıştım.
Sırtımda hissettiğim sıcaklıkla gözlerim hızla yukarı kaktı. Arkamdan beni izleyen James'le karşılaştığımda gözlerimi kocaman açtım. Battaniyeyle, üzerimi kapatmak için girişimde bulunduğumda ise bileklerimi ustaca bir hareketle kavramıştı. Dudakları omuzumdan boynuma kadar yol izlerken gözlerini aynadaki benden hiç ayırmadı. Nefesimi tutmuştum. Bu adam, hep utanmamı sağlıyordu ve bu duruma kolayca alışabileceğimi sanmıyordum. Dudakları boynumdan yukarı kalkıp kulaklarıma vardığında, "Günaydın," dedi. Yutkunup gülümsemeye çalıştım, ama gülümsemem, yüzümdeki donuk gözler ve kırmızı yanaklarla ne kadar etkileyici olmuştu, bilemem. Derin nefes alıp kokumu içe çekti. Bileklerimi bırakıp kollarını belime doladı. Battaniyem sadece göğslerimi kapatamamıştı. "Sana doyamadım." Yanağını yanağıma bastırıp oraya sürttü. Benden ayrıldığında sanki boşluğa düşmüş gibi, oldum, lakin çabuk toparlandım. "Gitmem gerekiyor, biliyorsun." Saçının arka kısmını karıştırıyordu. Gözlerim aşağı kaydığında pantolonunu çoktan giyindiğini fark etmiştim. Ayna önündeki rezaletimi ne kadar süredir izliyordu... İyi tarafından bakalım; halimden korkmamıştı.
Battaniyemi kollarımın altından geçirip üzerimi kapattım. Ona doğru birkaç adım attıktan sonra elimi omuzuna bastırdım. "Yazık oldu." Gözlerim göğüslerinde dolaşıyordu; yukarıya tırmanıp gözleriyle buluştu. "Daha fazla zaman geçirebilirdik."
"Hmm..." Mırıldanarak, kollarını belime dolayıp, beni kendine çekti. "Ne kadar zaman mesela?" Gözlerinde derin bir şeyler vardı. Bakışları sahiplenici ve deliciydi. Kolları ise belimdeki hükmünü sürdürüyordu.
Dudaklarım sağa doğru kıvrıldı. Gözlerinin dudaklarıma indiğini gördüğümde dilimin ucunu çıkarıp yavaşça alt dudağımı yaladım. Yutkunduğunda alt dudağımı hafifçe ısırmış ve homurdandığını duymuştum. "Konuşamayıncaya kadar mesela." Gözleri aniden kalkıp, gözlerimle buluştuğunda, şaşkınlığı gülmek isteği doğuruyordu, ama kendimi bir şekilde dizginledim. "Ama sen git." Omuzunu okşadım ve dudağımı büzdüm. "İşlerin vardır." Büzdüğüm dudağıma öpücük kondurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyülenmiş Zaman
FantastikJasmin, Işık Krallığının veliaht prensinin nişanlısı iken karşılaştığı sorunlardan yorulmuştur. Her şeye bir ara vermek adına katılmayı umduğu kampta ilgisini çeken büyülü eşya onu Karanlık Krallığının cariye gecesine götürür. Veliaht prensler, pren...