10. Bölüm.

278 22 5
                                    

Yavuz'dan.
Aklım başımda değil gibi, hareket etmeye başlamıştım.
Derin ve Sergen birlikte konuşurken kendimi epeyce yormuştum.
Bu bedenen değil ruhen olan bir yorgunluktu.

Kıskanma duygusunun bende var olmadığını düşünürken, Derin'in kalbimde kurduğu imparatorluktan anlamıştım.

Derin'in kalbimde var olması benim için son derece korkunç bir şeydi.
Ben sevmekten korkuyordum.
Aşktan,sevdadan, sevgiden korkuyordum.

Ki buna hakkım da vardı.
Düşünsenize birine aşık oldunuz, ama en yakın arkadaşında ona aşık.
Siz tamam mı dersiniz, yoksa devam mı?

Aşkım için savaşmak istemiştim. Hemde çok istemiştim.
Ama kazığı yakın arkadaşlarımdan yemiştim.
Benimle yoluna devam eden iki arkadaşım vardı.

Sergen ve Yağız.

O ikisi benim bu yola kadar mutlu olmamı, huzurlu olmamı sağlayan arkadaşlarımdı.

Hande hayatımı alt üst ederken, Derin beni toparlamıştı...

Dün onu kıskanıp Duygu ile gittiğim için çok pişmandım.
Şimdi onun gönlünü almak için hızla çiftlik evine sürdüm.
Hemen onun yanına gitmeli ve onunla konuşmalıydım.
Duygularımı şimdi söylemesem bile, onunla bir konuşma yapmam gerekiyordu.

Yolculuk nedense uzamış ve ben bir türlü Derin'in yanına gidememiştim.
Artık son çare gaza yüklendim ve Yirmi dakikanın sonunda Çiftlik evine geldim.

Arabadan inince bedenimi bir mayhoşluk kapladı.
Belkide bu şey heyecan da olabilirdi.
Kim bilir.

Arabadan iner inmez koşarak eve geçtim.
Curcunanın sesi yok olmuş herkes sessiz sakin oturuyordu.
Sabahın bu saatinde onları neyin ayakta tuttuğunu merak ettiğim için hızlı olan adımlarımı daha da hızlı hale getirdim.

"Günaydın sevgili ailem."
Diyerek mekana giriş yapmam ve annemden yediğim sert tokat aynı anda gerçekleşti.

Şu an içimde bu tokatın nedenini tartıyordum.
Annemden ilk defa yediğim tokat canımı yakmıştı.
Esma teyzem annemi yanımdan aldı ve Derin için aldığım yıldızlı koltuğa oturttu.

O an için aklıma hemen Derin geldi.
Herkes buradaydı ama o yoktu.
Kaşlarım hızla çatışmaya devam ederken konuşmaya başladım.

"Derin... Derin nerede? Daha uyanmadı mı?"

Ecrin teyzem alayla karışık sinirli bir sesle bana bakarak lafa girdi.
"Bizde bilmiyoruz uyandı mı? Yoksa uyanmadı mı? Kendisi şu an burada yok."

Neler oluyordu burada?
Ben henüz anlamış değildim.
Derin neredeydi?

Annem daha da hiddetle ayağa kalktı ve tam karşımda durup yüzüme haykırdı.

"Gitti. Duydunmu oğlum gitti. Sen o kızı burada tek başına bırakıp gecenin bir vakti Duygu ile gidersen olacağı bu. Ya kız hevesle sana börek yaptı. Bir kez bile yüzüne bakmadın."

Ben Duygu ile gidince demek ki oda gitmişti.
Ahmak kafam.
Salak kafam.

"Anne ben bilemedim."
Sesim olayın şaşkınlığı ve kalbimde birikmiş pişmanlık ile yanıp tutuşuyordum.

"Sevmeyi beceremiyorum diyorsan sevme oğlum.
Çünkü kadınlar erkeklerin kol saati değil. Onlarda etten kemikten ve onlarında duyguları var."

Annemin gözleri yaşlar ile dolarken zorla gülümsedi ve elini omzuna koyup sıktı.

"Sana bir anne tavsiyesi Yavuz. Bu hayatta hiçbir kadını başka bir kadına tercih etme. Onun yarası daha başka. Eğer Yavuz günün birinde o hataya düş. Sana asla annelik hakkımı helal etmem bilesin."

Düşman BaşınaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin