Yavuz'a aşık olup evlendiğim gün başıma gelecekleri illaki biliyordum. Sevdiğim adamın hatta sevgili kocamın elinden tutup mutluluğuma değil de mutsuzluğuma ortak olmak isteyen annemin karşısına çıktığımda da az çok olanları tahmin edebiliyordum. Beni tebrik boynuma sarılacaklarını da düşünmüyordum zaten. Yada ne bileyim mutluluklar falan dilemelerini. Onların bana böyle güzel davranış yapmayacaklarını anlamak için çok çabalamaya gerek yoktu. Çünkü onlarla yıllardır aynı evi , aynı odayı ,hatta ve hatta aynı döşeği bile paylaşmıştım. Annem ve Selvi ninemin gözünün içine baktığım zaman bütün duygularını anlayabiliyordum. Her kalp kırıklıklarını, her duygusal anlarını. Sadece onlar beni anlamıyordu. Sanki yıllardır aynı hayatı paylaşmamışız gibi. Annem bu zamana kadar hiçbir isteğimi geri çevirmemiş ve en iyisini yapmıştı. O yüzden ona karşı oldukça kırgındım şu son zamanlarda. Hatta öyle kırgındım ki bazen yüzünü bile görmek istemiyordum ama geçmişte benim için yaptığı iyilikleri de göz ardı edemiyordum. Annem ile çok güzel ama bir o kadar da zor zamanlar geçiriyordum. Bunu çocuk aklım ile dert etmiyordum ama şimdi anlıyordum.
Annemin karşısında buzdan bir dağ gibi dikilen sevgili kocam ile yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Benim kadar olmasa da annemden nefret ediyordu. Bunu da göstermekten bir adım bile geriye dönmüyordu. Kaşlarını çatarak anneme bakarken benim aklımdan iki günün ne kadar da güzel geçtiğini sorgulayan tilkiler vardı. Ne kızlar ne de diğerleri aramıştı. Hoş arasalar bile açacak durumda değildim. Çünkü kocam ile çok mutluydum. Akşama kadar birlikte bungalov evlerinin bahçelerini gezmiş ve bol bol resim çekilmiştik Akşam eve geçince yorgunluktan düşüp bayılıyorduk. Sabah olunca bungalovların çıkışında ki ormanlık alana gidip kahvaltı yapıyor ve gezmeye devam ediyorduk. Bugün de yolun sonu annemlerin evine denk gelmişti. Yani abimin evine. Annemler beni bulmadan gitmek istememişlerdi ve abimlerin evinde kalmışlardı.
Kafamda ki bitmek bilmeyen düşünceleri durduran Yavuz'un anneme olan zehir zembelek sözlerdi.
" Beni sevdiğinizi düşünüyordum ama yanılmışım. Demek ki Yakupcuğunuza olan aşkınız daha ağır basmış."
Sert bir şekilde yutkunurken annemin sert sesi salonu doldurdu.
" Haddini bil Yavuz. Sen kimsin ki böyle konuşuyorsun?laflarına dikkat et."
Yavuz annemin ses tonunun aksine sakin ve bir o kadar da hissiz bir ses tonu ile konuşmaya daha doğrusu annemin cevabını vermeye başladı.
"Ben gayet yerini ve haddini bilen bir insanım İrem hanım. Sizin aksinize. "
Yavuz'un sözleri anneme ok misali çarparken gözlerim dolmaya başlamıştı.
Gözlerimi bir kırpsam yaşlar bağımsızlıklarını ilan edeceklerdi ama onları kalın bir zırh ile tutuyordum. Bir kez daha ağlayarak annemin karşısında güçsüz duruma düşmek de istemiyordum. Çünkü annem karşısında ağlayan insanlara aciz gözüyle bakardı. Asıl zavallılığın kalbinde olduğunu bilmiyordu ve bunu insanlara karşısında ki kişinin zavallı bir insan olduğunu hissettiriyordu. Olmasalar bile.Gözyaşı benim için aciz bir durumu işaret etmiyor. Bazı insanlar ağlamanın güçsüzlük ile ilgili olduğunu vurguluyor. Güçsüz olmak ile ağlamak arasında ince bir çizgi vardı. Güçsüzlük insanın utanacağı bir şey değildi. Olmamalıydı da üstelik. Benimde güçsüz olduğum bir çok nokta vardı ve asla utanmıyordum. Gözyaşı herşeyi temsil ediyordu. Mutluluk, heyecan, korku, bıkmışlık ve sevinç...
Sevdiğim adam, elimi güven verircesine tutup dudaklarına götürdü ve tekrardan anneme dönüp sert sözlerine devam etti.
"Burada bugün sizinle sevgilimi ne hale soktuğunuz hakkında konuşamayacağım çünkü sizinle böylesine bir münakaşaya girmek istemiyorum. Bunu daha sonraya saklıyorum çünkü daha önemli bir meselemiz var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Başına
RomanceBabasının kapısına bir adet sepet ile bırakılan Derin'i hoş şeyler beklemiyordu. Her gününü ayrı ayrı acı ile geçiren Derin üvey annesi ve kardeşleri tarafından zorbalığa maruz kalmıştır. Henüz onbeş yaşındayken evin hizmetçisi İrem tarafından villa...