29.

191 11 0
                                    

Selamm yeni bölüm geldiii Umarım beğenirsiniz. Sizleri çok seviyorum. Kısa zamanda kocaman bir aile olma yolunda gidiyoruz. Derin ve Yavuz ile, Yağız ve Nazlı ile, Sergen ve Lalin ile... Ve daha bir çok karakterim ile kocaman bir aile oluyoruz.

Kitabımı beğeniyorsanız eğer oy ve yorum yapmayı unutmayın sizleri çok seviyorum.

Bu arada şunu söylemeden geçemeyeceğim, Diğer karakterlerin kitabını isterseniz yorumlarda belirtin.
İstek yoğunluğuna göre sizin için yazacağım😍

O halde hikayeye geçelim.

Yeni bölüm...

Bu hayatta güvenilmez insanlar çoktu. Hemen ona güvenip ona her şeyini sunan bir çok insanlar vardı. İyisini ve kötüsünü araştırma da bulunmayan bir çok insan vardı. Hayat bazen bizi oldukça yoran ve güvenin aslında ne kadar korkunç bir şey olduğunu anlatan ayrı bir dünyaydı.

Ben Yavuz'a koşulsuz güvenmiş ve aslında güvenmenin ne kadar zor bir şey olup insanı kolaylıkla içine hapseden bir etken olduğunu öğrenmiştim. Yavuz aşktı. Yavuz sevdaydı. Yavuz kalpti.
Ama yavuz güven değildi.

O kadar çabuk kalp kırma özelliğine sahip biriydi ki, ne olup bittiğini anlatmaya vakit kalmıyordu. Bir anda olup bitiyordu.
Rüzgar gibi eserek geliyordu ve toparlanma payı bırakmıyordu.

Kalp kırması bir o kadar kolay ve kırıkları iyileştirmesi zordu. Hemde çok zordu. Sana her gülümsediğinde aklında acımasızca sözleri geliyordu aklına.

🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸

İçimde garip sıkıntı vardı. Hiçbir şey yapmak istemiyordum. Sadece işe gidip geliyordum şu son günlerde. Arada dayım ile konuşuyordum. İyi olup olmadığımı soruyordu ısrarla. Beni bu hayatta en iyi tanıyan ve anlayan kişilerden biri de dayımdı.
Okula giderken zorla cebime harçlık sıkıştırır bazen de öğle arası bana en sevdiğim tatlıdan getiriyordu.
Ders zili çalana kadar dayım ile bahçede oturup sohbet edip bahçede ki insanları çekiştiriyorduk.
Zil çalınca dayım işe gidiyor bende sınıfıma çıkıyordum.
Bu hafta içinde okyanus ile de sık sık konuşmuştum. Ama enerjisi çekilmiş gibi hali vardı. Geçen gece olanları unutmuş olmazdı. Abimin ona karşı aldığı tavır bende merak uyandırıyordu lakin abim bana anlatmak yerine kaçıyordu. Aralarında ki sorun her ne ise bende merak ediyordum.

Her şeyin yanı sıra Selvi nine ve Annemin sessizliği beni korkutuyordu. Çünkü onlar kolay kolay geri adım atacak insan değillerdi. Selvi nine ne olursa olsun elinden geleni yapar ve her şeyi kendi istediği hale getirirdi.
Onun yanında kaldığım zaman boyunca tanımıştım onu. Hem vicdanlı hemde onun tersi bir şekilde vicdansız bir insan olabiliyordu istediği zaman. İnsanlar onu hem vicdanı hemde vicdansız davranışları ile yeriyordu.
Şirkete gidince gerekli işlerimi halledip okyanus'u şirkete davet edecektim. Onunla konuşmak istiyordum. Özellikle de kendisini yalnız hissetmemesi için elimden geleni yapacaktım. Oda benim gibi bir kızdı. Yalnız ve değer görmeyen.Her sabah çıkmadan önce aynada kendime bakı evden öyle çıkan ben, artık geçip gidiyordum. Durgunluğum bugün üzerime çökmüştü. Ayrılık acısını yeni çekiyorum gibi geliyordu sanki. Böyle deyince de kendime sinirleniyordum. Evden çıkmam ile biriyle burun buruna gelmem bir oldu. Geriye doğru giderken sinirlenme olasılığımı daha da arttıracak olan yüzle karşı karşıya gelince derin bir nefes alıp bir adım daha geriye gittim.

"Çıkıyor musun Derin?" Semra da galiba ileri derecede gerizekalılık vardı, yada başlangıcı vardı.
Bakışlarımı önce sağa sonra da sola çevirip baktım ve dudaklarımı gayri ihtiyari büktüm.
"Elimde çantam ile içeriden kapıyı açarak eve giriyordum Semra." Dedim.
Semra bana ezici bakışlar atarken, " Bir müvekkil hakkında araştırma yapmam gerek. Benim bilgisayarım bozulmuş, Berk senin bilgisayarını kullanabileceğimi söyledi." Dedi. Bugün bilgisayarımı yanıma almadığım için, ve çizimlerimi şifreli klasöre kaydettiğim için başımı salladım ve, " Pekala sen geç ben getireyim hemen."
Diyerek geriye çekildim.

Düşman BaşınaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin