44.

158 6 0
                                    

İnsan her şey istediği gibi gittiği zaman çok mutlu oluyordu. Bu hafta bazı zorluklar yaşamama rağmen yine de yolunda ilerliyordu. Mesela Duygu için harika bir haber yapıp magazin sitelerine satmıştık. Tabii bunu Nazlı ve Okyanus şipşak halletmişti. Canım bacikolarım. Artık geçmişe dönük hiçbir şey düşünmüyor ve önüme bakıyordum. Sürekli geçmişi düşünmem geleceğimi zedeliyordu. E bir zahmet ama yani. Değmeyecek olan insanlar yüzünden değenleri geri plana atıyordum mesela. Neden böyle yaptığımı da bilmiyorum, sadece yapıyorum. Hayatın sillesini çok çok yemiştim zaten. Ve artık akıllanmıştım. Kendimi sürekli harcamaktan da bıkmıştım.

Duygu haberi gördükten sonra kapıma dayanmak gibi bir hatada bulunmuş ve tepkimi gördükten sonra da dayısının özel uçağı ile Portekiz'e uçmuştu.
Uzun bir müddet de geleceğe benzemiyordu da üstelik. Temelli de kalmazdı ama. Buraya dönüp daha birilerine takıp, hayatı birilerine zehir edecekti.

Biraz daha kahpelik yapacak ve tepkilerden korkup geri kaçacaktı. Eee tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır derlerdi. O zaman acı dil de deliğe geri sokardı.

Duygu cadısından öyle bir gıcık kapıyordum ki, bütün gücümle onu boğarak öldürmek istiyordum. Ama sadece istiyordum. Henüz bir canlıya zarar verecek kadar aklımı kaçırmamıştım.

Bu kişi Duygu bile olsa...

Bu sabah kahvaltıya Teyzemlere davet edilmiştim. Bu haftasonu da böyle geçsin Diyerek başladık güne. Aslında Yavuz yoğun ısrarlar ile bu gün tamamen birlikte gezmek istedi ama maalesef teyzemi kıramadım. Bu yüzden öğleden sonra Yavuz ile buluşmaya karar verdim.

Tabii biraz küstü ama sonradan kabul etti.

Elimde ki domatesleri yıkadım ve, güzelce doğramaya başladım. Biberler ve salatalıklar da köşede sıralarını bekliyordu.

Ben domatesleri doğrarken Nazlı sinirle salam diliyordu. Bugün akşama kadar yatma fikri, teyzem eve gelinini! Davet edecek diye yarım kalmıştı. Teyzem bizi ısrarla davet etmemişti ama biz onu o cadı ile başabaşa bırakmak istemediğimiz için gelmek istedik. Çünkü, Semra meslek adı altında Okyanus'a laf vurup duruyordu. Ki Okyanus orada olmasa bile.

Teyzem sırf abim üzülmesin diye katlanıyordu. Berk abim de üzgündü. Ayrılabilirdi ama onu engelleyen bir şey vardı sanki.

Doğrama tahtası Nazlı'nın elinin altından fırlayıp gitmek üzereyken sinirle soludum ve bıçağı sertçe tezgaha vurup, "Yeter artık Nazlı. Alt tarafı salam foğrayacaksın." Dedim.

"Derdim dilimlediğim salamlar değil Derin. O kız için iş yapıyor olmak sinir bozucu."

Gözlerimi devirdim ve bir kez daha ikaz ettim.

"O kız için değil, abim ve teyzem için yapıyoruz. Ayrıca düzgün yap işini. Yamuk yamuk olmuş."

Nazlı bana garip bakışlar attı ve,"İstersen cetvel ile ölçeyim. Semra hanımın tabağında güzel dursun." Dedi.

Nazlı sinir bozucu olmaya başlamıştı. Evet ona hak veriyordum ama içinde yaşayabilirdi. Bunu teyzemin gözüne sokmak zorunda değildi.

"Nazlı lütfen beni de yoruyorsun şu an."

Dilimlenmiş domatesleri tabağa koyup biberleri de doğramaya başladım. Nazlı hala elinde ki bıçak ile bana bakıyordu.
Biraz daha üzerine gitsem bana saldırırdı. Güldüm.

"Ne o bana mı saplayacaksın?" Dedim alayvari bir şekilde.
Bıçağı bana doğru salladı ve, "Evet, biraz daha konuşmaya devam edersen aynısını yapacağım." Dedi.

Konuşmanın üzerine mutfağa giren telaşlı teyzem ile ikimiz de ona döndük.

"Ay bu kız beni deli edecek vallahi." Tezgahın üzerinde ki sürahi den bir bardak su aldı ve içti. Bardağı tezgaha bırakırken de konuşuyordu.

Düşman BaşınaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin