Bazı şeyler ilk duyduğunuz zaman sizde kocaman bir şok etkisi yaratıyordu. Hatta öyle ki ağzınız kocaman ayrılıyor ve bütün havanın ağzınıza doluşup dişinizin ağrımasını sağlıyor.
Bu kısa bilgiyi neden sizlere sunduğumu sormayın sevgili dostlarım, çünkü bende bilmiyorum. Sadece bilgi olsun diye söyledim. Çaktırmayın.
Eskiden bir şeylere tanık olunca annem hemen orada unut derdi. Bende bunun kötü bir şey olduğunu ve benim başımı fena halde belaya sokacağını düşünüp asla konuşamazdım. Duyduğunu duyduğun yerde unut. Annemin tipik sözü ama kendine asla işlemiyordu. O sadece bize özeldi. Onunla alakası bile yoktu. Eskiden küçük sarı bir defterim vardı. Kimseye anlatamadığım her şeyi ona yazardım. Böylelikle bilgilerin benden gittiğini düşünüp rahatlardım.Ama gel gör ki insan aklını başına alınca duyduğunu duyduğu yerde unutmuyordu. Önce uzunca bir süre sindirmeyi bekliyordu. Ne kadar işe yararsa.
Karşımda gözleri kan çanağına dönmüş ağlayarak Yavuz'a bakan Duygu ile kan beynime doğru yol aldı ve kimse ne olduğunu anlamadan hızla Duygu'nun üzerine atıldım ve onu omuzlarından sert bir şekilde iterek kapıya yapıştırdım.
Duygu hala ağlayarak Yavuz'a bakıyordu.
" Senin burada ne işin var. Hangi yüzle geliyorsun!" Dedim bağırarak. Gözümü kan bürümüştü ve benim sinirimi kimse durduramazdı.
Hiç kimse.
Duygu bana cevap vermek yerine titreyen sesi ile Yavuz'a doğru konuştu.
"Ev-evlendin mi?"
Hala konuşuyordu ve benim sinirim daha da geriliyordu.
Yavuz'un cevap vermesine fırsat vermeden bağırdım."Evet, evlendi. Benimle evlendi."
Ben ne kadar sert konuşsam da o asla gözlerini bir kez bile ayırmıyordu.Yavuz elleri iki yanında yumruk olmuş bir şekilde Duygu'ya bakıyordu.
Arina ise oturduğu yerden kalkıp Yavuz'a doğru gitti ve kulağına bir şeyler fısıldayıp geri yerine oturdu.Duygu'nun bana bakmaması bir kez daha beni sinirin ellerine atarken omzuna darbe uygulayıp, onu kapıya çarptım. Duygu'nun gözleri acı ile kapanırken dudaklarından inleme döküldü.
"Ah."
Yavuz benim an be an artan sinirim ile yanıma gelip elimi tuttu ve beni kendisine çekti. Başımı boynuna gömerken, huzur verici kokusu ile gözlerimi kapattım. Buna ihtiyacım vardı. Demir ve Duygu'yu görünce nefesim daralıyordu. Özellikle de gözüm kararıyordu.
Panik atağım beni elleri arasına alıp benimle oynuyordu resmen. Onları görünce sinirlendiriyordum ve hemen rahatsız oluyordum. Allah'tan Yavuz vardı da, onun yanında huzur buluyordum.
Duygu, bu kez ağladığını belli eden sesi ile tekrardan konuşmaya başladı. O Yavuz'a doğru konuştu. Ama Yavuz onu dinlemedi. Belki de dinledi ama kafasına takmadı.
Arada saçlarıma öpücük kondurmak ile meşguldü kendileri.
"Neden yaptın bunu bana, neden bunu bize yaptın Yavuz. Beni neden hiç sevmedin. Neden bana şans vermedin. Yıllarca peşinden koştum ama yüz vermedin, sonra bu kız geldi ve sen hemen onu radarına aldın. Ben de güzel değil miyim Yavuz."
Yavuz kısa bir an için benden ayrıldı ve aramızda minik bir mesafe bırakıp, Duygu'ya doğru konuşmaya başladım. Arina da sırayla hepimize bakıp bir teori üretmeye çalışıyordu.
"Seni sevdim ben Duygu. Ama bu aşk değildi, sadece dostuna duyduğun bir sevgiden ibaretti yalnızca. Ben hiçbir zaman sana o gözle bakmadım. Evet bu konuda sana kızamam çünkü insan kimi seveceğini seçemiyor. Sen ne yazık ki beni seçmişsin ama ben seni kalbime almadım. Olmazdı Çünkü bizden. Tek taraflı bir ilişki olmaz. Olamaz. Ben Derin'i ilk gördüğüm anda sevdim ama sevmemezlikten geldim. Çünkü korkuyordum. Yaşadıklarımı sen biliyorsun. Zamanla Derin benim kalbime geldi ve oturdu ve ben hiçbir şey yapamadım. Yalnızca onu sevdim. Ve hala da onu sevmeye devam ediyorum. Bedenim toprak olup gitse de asla bırakmayacağım. Derin'i seviyorum ben Duygu. Üzgünüm. Derin olmasa bile sen benim için kalbime layık bir kadın değilsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Başına
RomanceBabasının kapısına bir adet sepet ile bırakılan Derin'i hoş şeyler beklemiyordu. Her gününü ayrı ayrı acı ile geçiren Derin üvey annesi ve kardeşleri tarafından zorbalığa maruz kalmıştır. Henüz onbeş yaşındayken evin hizmetçisi İrem tarafından villa...