26. bölüm.

112 11 8
                                    

Sabah oldukça yorgun bir şekilde uyandım. Başımda da inanılmaz bir acı vardı. Acı bir kahve içmek istiyordum ama ayaklarımın dermanı yoktu.
Bir kukla gibiydim şimdi. Birinin beni yönlendirmesine ihtiyacım vardı. Mesela patlamak üzere olan idrar kesemi boşaltmak gerekiyordu. Çok sıkışmıştım. Boğazım da kurumuştu. Ama yine de işe gitmek istiyordum. Belki Lalin de gelir de dertleşirdik. Onu çok özlemiştim. Biraz sarılmak ve beraber ağlamak ikimiz için de iyi olabilirdi. Sakin kafayla biraz düşünmem gerekiyordu belkide. Ama bunları sonraya saklamalıydım yoksa her an altıma edebilirdim. Yorgunluğumu unutup battaniyeyi üzerimden atıp koşarak odamda ki banyoya girdim. İşimi bir mutlulukla hallettikten sonra, elimi yüzümü yıkadım ve banyodan çıktım.

Koşar adımlarla mutfağa geçip midemin ağlamasına bir son vermek adına hafif bir kahvaltı hazırladım. Kahvaltıda salam ve kaşar dan tost yapmasını çok seviyordum. Hele yanında yeşil zeytini ile...
Kısa sürede hazırladığım tostu masaya bırakıp hemen kahve hazırladım. Kahve olunca kupayla birlikte yerime geçtim ve soğumaya başlayan tostumu elime alıp yemeye başladım. Aynı anda da bir yudum kahve içip kolayca yutmamı sağladım.

Kahvaltı yaparken aklım düne kaydı. Demir, panik atak krizim olduğunu bilmiyordu. Öyle ki korkmuş ve kaçmaya çalışmıştı. Sonradan gelenin kim olduğunu görmedim ama Rojin Yağız'ın geldiğini ve Demir'i dövdüğünü söyledi. Beni kucağında taşıyan kişiyi de sormuştum ama bana cevap vermeden acil bir işi olduğunu söyleyip kaçmıştı.

Hastanede iken ziyaretime geldiği zaman söylemişti bunları. Benimle birlikte oda gelmişti,hastaneye. Ben küçükken bizim oralarda bir kadın hastaneye gideceği zaman yanında yoldaş olarak başka bir kadın daha giderdi. Koluna girip yardım etmek için. Genelde İrem annem giderdi zaten.

Geçmişe dalan aklımı toparladım ve masayı düzenleme gereği duymadan koşarak banyoya geçtim. Her sabah olduğu gibi bu sabahta duş alacaktım. Havanın sıcak olması sebebi ile çabuk terliyor ve korkuyordum. Bu yüzden her sabah_ gerekirse akşam_ duş alıyordum. Geniş banyoma girip hızla soyundum ve suyun altına girdim.

Soğuk su ile içimi çeke çeke duş aldım. Vücudumu kremledim ve saçlarımı besleyici yağ ile biraz hırpaladıktan sonra bornozum ile banyodan çıktım. Dolabın önüne gidip iç çamaşırı takımı aldım ve yatağın üzerine attım. Tekrardan dolaba dönünce, siyah bir kot pantolon ve, V yaka düşük omuzu kısa bir kırmızı bluz aldım. Onu da yatağa attıktan sonra çıkardığım kıyafetleri giydim .

Bu tarz kombinleri seviyordum. Bugün öğleden sonra birkaç ev ilanına bakmaya gidecektim. Bir an önce ev bulmam gerekiyordu. Bu, insanlıktan namını almamış yobaz topluluk ile yaşamak istemiyordum. Bir an önce bana yetecek kadar küçük bir daire bulup oraya taşınmak istiyordum.

Dün yaşadığım şeylerden dolayı panik atak krizim tutmuş ve benim bütün işlerim yarım kalmıştı. Yavuz bir kez bile bana dönüp bakmamıştı. Oysa ona ihtiyacım vardı. Belki de aramızda o kadar sorun olmasaydı yanıma ilk gelen o olurdu.

Düşündükçe canım sıkılmaya başlıyordu. O yüzden kafamı iki yana doğru salladım ve düşüncelerimi aklımın tozlu raflarına kaldırdım.
Geç kalmadan işe gitmem gerekiyordu. Çantamı alarak salona geçtim ve ayakkabılarımı giyerek evden çıktım. Koridorda bana günaydın demeye çalışanlara yüz vermeden hızlıca aşağı indim ve otobüs durağına doğru yürüdüm.

Dün taksiye o kadar para verdikten sonra korkmuştum açıkçası. Bu yüzden kendi arabamı alana kadar otobüs ile idare edecektim. Otobüs durağına gidince zamanla yarışıyordum. Çünkü ayakta kalırsam, otobüsten inerken büyük Selçuklu savaş aktörleri gibi oluyordum.

Bu yüzden hızlı binmesi benim için her zaman daha iyi olmuştu. Böylelikle hem giysilerimin ütüsü bozulmadan hemde insanların tacizlerine kalmadan yolculuk yapıyordum.

Düşman BaşınaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin