5. bölüm.

427 24 6
                                    

Neydi korku.
Bir olaydan veya bir sebepten dolayı, duyulan endişemiydi?
Peki kaç çeşit korku vardı?
Bir çok korku çeşidi vardı.
Ölüm korkusu, başına bir şey geleceği zaman duyulan korku, hayatından birinin çıkacağını anladığın anda yaşadığın korku, ve geçmişin bir iz misali peşine takılıp gelmesiyle oluşan korku...
Az çok neyden endişe duyduğum ortadaydı.
Ben geçmişimin, beni takip edip gölge misali hayatıma dahil olmasına korkuyordum.
Ben ölümden değil, geçmişin gazabından korkuyordum...

Telefon olayından sonra, endişeyle volta atmış, numarayı araştırmak istediğim zaman ise böyle bir numaranın bulunmamasından bahsetmişti.
Yani durum karışık.
Nazlının beni aşağıda beklediğini öğrenince derin bir soluk alıp çantamı alarak aşağı inmiştim.
Olayı şimdilik rafa kaldırmalı ve sonradan icabına bakmalıydım.

Nazlının küçük ama bir o kadarda rahat olan arabası ile Selvi ninenin evine doğru yol aldık.

Yaklaşık bir buçuk saat süren yolculuğun ardından, sonunda Selvi ninenin evine ulaştık.
Arabadan çantamı alarak indim ve kapıya gittim.
Ben kapıyı çalana kadar Nazlı da bana ulaştı.
Kapı mis gibi tarhana çorbasının eşliğinde açıldı,
Selvi nine elinde bastonu, çökmüş göz altları ile kapıyı açmıştı.
Nazlı ile aynı anda ileri atılıp, Selvi nineye sarıldık.
Selvi ninenin, kokusunu, dokunuşunu, sesini her şeyini özlemiştim.
"Oy! Benim yavrularım gelmiş. Kız İrem koş, Derin geldi."
İrem annemi de çok özlemiştim.
Okuldan dolayı pek fazla görüşmemiştik.
İrem annem elindeki köpüğü, önlüğü ne silerek kapıya geldi.
Beni fark edince çenesi titredi ve hemen bana sarıldı.
"Annem. Yavrum, hoşgeldin."
"Hoşbuldum anne."
İrem anne beni bırakınca hemen Nazlıya sarıldı.
"Kuzum, Nazlım sende hoş geldin."
Nazlı İrem anneme sarılarak, onunla hasret geçiriyordu.
"Hoşbuldum Teyze. Nasılsın iyi misin?"
"Allah'a şükür kızım. Sizi gördüm daha iyi oldum."
Daha fazla kapıda kalmanın bir manası olmadığı için hep birlikte içeri geçtik.
Selvi ninenin evi, beş odalı geniş bir evdi.
Evin dekoru, köy evlerini andırıyordu.
Selvi nine doğal gaz sevmediği için, salonun ortasına kocaman bir soba kurmuştu.
Yaz kış demeden soba orada durur, selvi nine onu oradan asla kaldırmazdı.
"Selvi nine gel otur şuraya. Ne zahmet ediyorsun, gel birtanem gel."
Selvi nine bastonu ile yanıma geldi ve oturdu.
Başını benim omzuma yaslayıp, ellerini Nazlının bacağına koydu.
"Oh! Yaradana kurban olurum, bana sizin gibi pırıl pırıl torun gönderdi."
Nazlı selvi ninenin çökmüş yüzünü ellerinin arasına aldı.
Selvi ninenin yanaklarını sıkıp, öpüyordu.
Bende kafamı karıştıran duygular için, izin isteyip çocukluğumun geçtiği odaya gittim.
Telefonumu çıkarıp Asil Yavuz'u aradım.
Telefon ilk çalışta, meşgule attı.
Pes etmeyip tekrardan aradım.
Bu kez telefonu açmıştı.
"Alo, efendim Derin."
"Şey ben sana bir şey söylemek için rahatız ettim, kusura bak."
"Hıh! Uykunun en ballı yerinde aradın."
"Sus ya. Bu olay ikimizide yakından ilgilendiriyor."
"Ne olayı?"
Yavuz merak etmiş olacakki, sabırsız bir şekilde sordu.
"Beni bu gün bir numara aradı. Bana ihaleden çekilme mi, eğer çekilmezsem, başıma neler geleceğini söyledi. İşin aslı ses çok tanıdık.
Robotik bir hava koymuş, tanınmamak için."
"Ne diyorsun sen Derin. Pekala sakin oluyorum.
Kim peki? Hani düşündüğün biri varmı?"
"Hayır, hem ben işe yeni başladım. Milletin benle ne sorunu olabilir ki? "
"Peki bunu senin tahtını yerinden oynatmak, senin yerine çalışman isteyen biri yapabilir mi?"
Bir süre aklımı yokladım.
Aslında bu meslek hakkında çok kişiyle kavga etmiştim. Ama bu durumla alakası olduğunu düşünmüyordum.
Kafam daha da geçmişe gitti.
Ama hala bir şey yoktu. Bu gizemli kişi kimse, beni tanıyordu.

Benim tanıyıp, tanımama mı ise zaman gösterecekti.
"Hayır Yavuz. Aklıma kimse gelmiyor."
Yavuzun telefonun diğer ucundan bıraktığı derin nefes, benim kulağımı okşuyordu.
"Pekala sen tetikte ol Derin. Ben araştıracağım.
Numarayı bana atarmısın?"
"Bende araştırdım ama böyle bir numaranın olmadığını öğrendim. Numarasını değiştirmiş anlaşılan."

Düşman BaşınaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin