22.

127 13 0
                                    

İnsan bazen duyduğu sesten nefret ederdi. Ben mesela bazı seslere asla tahammül edemezdim.
Bu kişi de dahil. Sevmediğim insanların sesini duymak beni ızdırap a sürüklüyordu. Ömrümün sonuna kadar sağır olmak istemeye kadar götürüyordu beni.

Ve ben onun sesini duyunca kendimden tiksindim.
Neden kulaklarını kapatmadın diye.
Çok garip ama ben bir şey hissetmiyordum .Sadece saf bir nefret. Başımı çevirip yüzüne de bakamıyorum. Gözüme bu kötülüğü yapmak istemiyordum. Zaten kulaklarıma bu kötülüğü yaptım, bari gözüm düzgün olsun.

Kulaklarımı kilitleyip, onun olduğu yerde duymak istemiyordum. Size daha önce midemin bulandığını söyledim mi? Öyleyse şimdi duydunuz. Ben demeden anlamış olmanız gerekiyordu sevgili dostlarım.

Ortamda bakışlar pinpon topu gibi sekiyordu. Bir bana birde abime...

"Ne istiyorsun?" Diyen kişi tabii ki de sevgilim di.
Yavaşça sandalyesini iterek kalktı ve Demir'in karşında dikildi. Gözüme bir Hulk gibi gözüken sevgilime bakarken Demir'in bakışlarının üzerimde olduğunu hissediyordum. "Gözlerini ondan çekmem için iki saniyen var!" Diye sert bir ses ile Demir'i uyaran sevgilim aklımda ki sorunun cevabını verdiğinden bir haberdi.

"Sen ne zamandan beri sorduğum sorulara cevap verir oldun Asil?" Diyerek yavan bir dil ile konuşan Demir ile sinirlerim zıpladı ve hızla sandalyeyi itip yerimden kalktım. Demir'in karşında sinirle dikilip, tam gözlerinin içine baktım.

"Güzelim sen otur istersen, ben yollarım bunu." Diyen Yavuz'a bakıp şiddetle reddettim sözlerini.
"Güzelim?" Diyen demir arından ekledi. "Ne iş?" Derken bir gözünü kapatmış ve başını sağa doğru eğmişti. Yumruk atmak için güzel bir açı, lakin insanların bakışları beni tutuyordu. "Peki sen ne zamandan beri istenmediğin yerde duruyorsun Demir?"

Ah! Haşin sevgilim. Nede güzel laf sokuyordu Demir'e. Dilersen birlikte onu dövelim. Ha aslan parçası.

Demir abim kısa bir kahkahanın ardından bana döndü ve yavuz'u es geçip benimle göz teması kurdu. Özür dilerim gözüm, bunu sana yapmak istemezdim.

"Benim güzel kardeşim, görmeyeli nasılsın?"
Diyerek gülümsedi Demir abim. O gülümsemesi altında yatan gerçekler çok acıydı. O muşmula yüzüne tükürmek istedim o an. Ben yapamadım ama biliyordum o bunu yapmamı istiyordu. Kendi itibarı değil, benim itibarım bozulsun istiyordu.

Ama o işler artık o kadar kolay değildi. Ben sürekli ezip, palyaço kıyafeti giydirip hizmet ettirdikleri Derin değildim.

"Ben senin kardeşin falan değilim! Şimdi defol git masadan!" Yüksek çıkmaması için uğraştığım sesim yine de yüksek çıktı. Elimin üzerinde hissettiğim sıcak el ile bedenimde ki sinir biraz olsun yatıştı. Yavuz elimi dudaklarına götürdü ve
Minik ve yatıştırıcı bir öpücük bırakıp geri çekti.

"Derin'i duydun. Defol buradan!"
Diyen Yavuz ile yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Yavuz'a aşk ile bakarken, o sinirle Demir'e bakıyordu.

Sanki şuracıkta öldürecek gibi.

"Lan sanane sanane. Ben kardeşim ile konuşuyorum, sana kemik atmadım." Diyerek kükredi Demir.

Ortamda ki gerginliğe bir son vermek adına ayağa kalkan Ferdi bey ile Demir'in bakışları değişti.
Ne o korktun mu demek istesem de susup yerime oturdum. Yavuz da sandalyesini çekip yanıma oturdu. "Sana git dediklerini duydun. Eğer henüz bunamadıysam doğru duydum. Şimdi sus ve buradan uzaklaş." Dedi Ferdi bey sakin bir şekilde.
Ama sesinden netlik akıyordu. Demir sinirden kızarmış bir halde masayı terk edip kendi masasına geçti.

"Derin istersen bir lavaboya gidelim güzelim?" Diyerek yanıma yaklaşan bir eli karnında, bir eli belinde olan Aylin abla ile başımı sallayarak çantamı masadan alıp Aylin ablanın koluna girdim.

Düşman BaşınaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin