6. bölüm

378 22 0
                                    

Selam canlarrrr yepyeni bir bölüm ile geldimmmm🤗🤗
Umarım severek Okursunuz.
Seviliyorsunuzzz 😍😍

Siyah.
Siyah bir renk miydi? Yoksa duygularını dışa vuramayan insanların İçine akıttığı göz yaşı mıydı?
Benim ki her ikisi de sayılabilirdi.
Siyah benim en nefret ettiğim renkti esasında.
Siyah renkte sevdiğim tek özellik, yıldızları ortaya çıkarıyordu.
Çünkü ben yıldızları seviyordum.
Siyah kimisine gizlilik rengi, kimisine asillik rengi olarak olarak gelirdi.
Kimisi ise kördüğüm olmuş duygularına benzetir di.
Benim ruhum önce kırık beyaz oldu. Sonrasın da yavaş yavaş siyaha döndü.
Siyaha dönerken çok acı çektim. Unutulması güç olan acılar!
Benim renklerim açık mavi, su yeşili, lila mesela.
Ama beni siyaha zorla sürüklediler.
Oysa beyaz ne yakışırdı insanlara...

Sabahleyin alarmın çalmasını bile beklemeden uyanmak benim için alışkanlık haline gelmişti.
Bıraksalar akşama kadar uyurdum.
Lakin karnımdan yükselen melodi, bütün apartmana konser verebilirdi. Size daha öncede obur bir insan olduğumu söylemiştim sevgili okur.
Zira bu benim için asla unutulmaz bir şey.
Ağzımdan iki dudağımı yırtacak büyüklükte esneme kaçtı.
Yine ve yine iki yudumdan fazla içmediğim çayın altını yaktım. Ayaklarımı kapı pervazlarından koruyarak banyoya doğru sürüdüm.
Elimin birini belime atmış diğerini ise gözüme atmış ovalıyordum.
Bir an önce banyoya gitmeli ve buz gibi su ile duş almalıydım.
Yeni sünnet olmuş çocuk gibi banyoya ilerleyip soğuk su ile duş aldım. Bunun acısını daha sonra çekecektim ama şimdi bunu düşünebilecek
Yan taraftan havlu ile bedenimi sardım ve banyodan çıkıp odama geçtim.
Bugün sade giyinmek istemiştim.
Fazla göze batmaya gerek yoktu. Bu yüzden kot pantolonumu üzerime geçirdim ve aynada dar olup olmadığına baktım.
Fazla dar olmadığına kanaat getirince beyaz bol bir tişört giyip ön kısmını iç tarafa koydum.
Lisede kızlar giyerdi ama ben Selvi nine korkusundan pek tercih etmezdim.
"Of şimdi ben bunun altına topuklu ayakkabımı giysem yoksa spor ayakkabımı ya?"
Kafam iyice allak bullak olmuşken, evden yükselen acı ses beni kendime getirdi.
Ne olduğunu anlamama zaman kalmadan,
Aklıma direk çaydanlık geldi.
Koşar adım mutfağa gittim ve ocağı kapattım.
Çaydanlık taşmış ve hepsi ocağa dökülmüştü.
Şimdi birde Ocak temizliği çıkmıştı başıma.
Hızlıca ocağı silip, tekrardan odaya gittim.
Saçlarımı dağınık mısır beliği örerek aşağı doğru sarkıttım.
Yüzüme kılık getirebilecek bir makyajın ardından gerekli eşyaları alarak odadan çıktım.

Jet hızıyla karnımı doyurmak için mutfağa daldım.
Hemen dolabı açıp, biraz peynir ve salam ile sandviç yaptım.
Suyun hepsini taşırdığım için paket meyve suyu aldım.
Hemen doyurucu bir kahvaltının ardından mutfağı toparlamadan evden çıktım.
Hızlı adımlarla durağa doğru yürüdüm.
Eh nihayetinde ayakta yolculuk yapmak resmen rezalet.
Kendi kendime müzik mırıldanarak durağa gittim.
Dilimde; ' bu gece gel benim ol diyemem. Sana ben aşkımı söyleyemem. Utanırım beni öp diyemem.' şarkısı dolanıyordu.
Valla biri duysa büyük ihtimal koşarak giderdim.
Nihayet durağa gelince, bu defe fazla insan olmadığına sevindim.
Zira kaporta ile sarılarak yolculuk yapmak güzel değildi.
Yada bazı insanlar bu durumu kullanıyordu.
Bu fikirde hiç hoş değildi.

Ellerimi göğsümde bağlamış, sağ ayağımı belirli bir ritim ile sallayarak otobüs bekledim.

Nihayet otobüs görününce sevinç çığlığı atmamak için kendimi sıktım.
Otobüs aheste aheste gelip önümde durdu.
Bende büyük bir mutlukla kartımı basıp yerime geçtim.
Cam kenarı bana göz kırparken bende hemen bu duruma karşı koyamadım ve oturdum.
Başımı cama yaslayıp, ofise gidince Yavuz'a anlatacağım konuyu düşündüm.

Haftasonu full Selvi ninenin yanında kalmıştım.
Güzel bir haftasonu geçirmiştim.
Bazı durumları saymazsak.
Bazı durumdan kastım telefon olayı idi.
Düşünceleri aklımın geri planına atıp kulaklığımı kulağıma taktım.

Düşman BaşınaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin