Bazen geçmişe dönüp bakınca ne çok şey yaşamışım diyordum kendimce. Geçmişe takıldığım anlar çok oluyordu. Keşke böyle olmasa dediğim anlarda dahil. Gündüzler geceleri, geceler gündüzleri kovalamış ve ben geriye kalan son 1 ayda kucağıma alacağım bebeğimi bekliyordum. Sekizinci aya girmiştik. artık. Karnım ramazan davulu gibi şişmiş ve benden yarım saat önden gidiyordu. Uyumakta ve hareket etmekte zorluk çekiyordum. Akşamları merdiven çıkmakta zorluk çektiğim için alt katta ki misafir odasında kalıyorduk. Yavuz izin almış ve ben doğum yapana kadar işe gitmeyecekti.
Heyecanla bekliyorduk ikimiz. Hatta bütün ailemiz. Heyecanla Eren'i kucağa almayı bekliyorduk.Evet. Bebeğimiz erkek olacaktı. İsmi çoktan hazırdı. Eren. Eren Atalay ailemize yeni katılacak ve herkes tarafından sevilecekti. Bebeğin erkek olacağını öğrendiğimizde ikimiz de mutluluktan havalara uçmuştuk. Bir kızımız olsun istiyorduk ama oğlumuz olacağı için de çok mutluyduk. Yavuz şimdiden kendini kaptırmış ve her gün envai çeşit oyuncak ile geliyordu eve. Şimdiden bir oda dolusu oyuncağı olmuştu oğlumuzun.
Onu heyecanla bekleyen kocaman bir ailesi vardı oğlumun. Onu el üstünde tutup sevecek olan bir ailesi. Elimi ultra şişmiş karnıma koyup severken karşıda ki kitaplıkta ki kitaplara bakıyordum. Bir sürü masal kitabı almıştım oğluma okumak için.
" Daha şimdiden seni herşeyden çok seven bir ailen var." Dedim karnımı sevmeye devam ederken.
"Babası onu herkesten koruyacak." Dedi bu kez arkadan gelen ses. Başımı usulca çevirip arkama baktım. Elinde ki meyve tabağı ile gelen Yavuz'a aşkla baktım. Her gün usanmadan bana kendi elleri ile meyve tabağı hazırlıyordu.
"Babası oğlunun çok sevecek." Dedi bir kez daha. Yanıma gelip oturdu ve elini şişmiş karnıma bıraktı. Kocaman elleri ile karnımı okşarken, ", Bazen rüya olduğunu düşünüyorum." Dedi.
"Bende." Dedim duygu dolu sesim ile. Gözlerim yanmaya başlarken karnımda hissettiğim hareketlilik ile gözlerim hızla açıldı. Tekme atmıştı.
" oğlumuz tekme attı." Dedi Yavuz ağlarken. Yavuz oğlumuz tekme attığı için ağlıyordu.
" lan bana bak oğlum, ananın canını yakma ha." Bu kez Yavuz'un sözlerine kahkaha attım. Bir eli karnımda gezerken bir eli de saçlarımı okşuyordu. Bebeğimize söylediği sözler ile daha da gülmek istesem de kendime mani oldum. Çünkü şuan beynimi yoran ayrı bir düşünce vardı.
Şırdan.
Bu sabah reels videolarında görüp midem bulandığı için geri bakmamıştım ama şimdi o midemi bulandıran yemek içimi kemiriyordu. Şimdi elimde olacaktı da kimyon serpip yiyecektim. Ağımızın suyunun yan taraftan aktığını hissederken, gözlerimi kapattım ve lezzetini hissetmeye çalıştım.
Tadı iyi yada kötü onu yemek istiyordum. Hemde kocamanından. Yavuz bir şeyler anlatıyor ama ben duymuyordum. Aklımda da beynimde de şuan şırdan vardı.O kadar canım çekiyordu ki, "Şırdan." Diyiverdim bir anda. Yavuz'un bir anda donduğunu hissederken, midem de yanmaya başladı.
"Ney?" Evet, elit İstanbul beyefendisi sevgili kocam Yavuz da artık Türkçesini konuşturuyordu. Göz devirdim ve yerimden kalkıp elimi ona uzattım. Hala anlamazca bakarken uzattığım elimi tuttu ve ayağa kalktı.
"Canım şırdan istiyor." Dedim bastıra bastıra.
Yavuz'un bir anda gözleri parlarken hemen bana sarıldı. Hem kahkaha atıyor, hemde sarılıp öpüyordu. Nedenini anlamak zor değildi. Ben hiç aşermemiştim ve Yavuz dört gözle beklediği haberi almıştı sonunda.
"Hemen alayım." Dedi benden ayrılıp. Hızla kapıya doğru koşarken koltuğun üzerinde unuttuğu telefonunu alıp bende peşine takıldım.
" biz de geliyoruz." Dedim kapıdan çıkmak üzere olan Yavuz'a. Kaşları çatıldı ama bir şey demedi. Gazabımdan korktu. Bu yüzden verebileceği en makul cevabı verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Başına
RomanceBabasının kapısına bir adet sepet ile bırakılan Derin'i hoş şeyler beklemiyordu. Her gününü ayrı ayrı acı ile geçiren Derin üvey annesi ve kardeşleri tarafından zorbalığa maruz kalmıştır. Henüz onbeş yaşındayken evin hizmetçisi İrem tarafından villa...