7. Bölüm

359 22 1
                                    

Yavuz'un ağzından.

Gerçekler her zaman acı bir şeydir.
En azından hayatında bazı şeylerin iyi gitmediğini bildiğin zaman.
Bazen düşünürsün ve kendine sorarsın.
Ben birine ne yaptım da bu şeyler benim başıma geliyor?
Yada ben kötü biri miyim?
Ben bunları hak ettim mi?

Hayatta bazı şeyler karşılıklı. Hani bir söz vardır,
'insan yaşattığın ı yaşamdan ölmeyecek .'

Bu söze inanan insanlar arasında bende vardım.
Bu dünyada ne görürsek görelim, illa bir gün hakkımızı alacağız.
Bu dünyada değilse bile ahirette...

Karşımda ağlayan küçük bedene bakarken aklımdan geçen ilk şey, onun çok zor şeyler yaşaması'ydı.
Benimde kolay bir hayatım olmadı.
Fakat bu kadar derin izler taşıyan bir hayatım olmadı.
Ne yaşamıştı bu kız?
Hayatını bu denli zorlayan olay neydi?

Bana ilk başta Gülsüm Akselin torunu olduğunu söylediğinde garipsemiştim.
Gülsüm Teyze kendi sınırlarının dışına kimseyi çıkarmaz ve hatta neredeyse nefes bile aldırmazdı.
Onunla tanıştığım da pek iç açıcı bir dönemim olmamıştı.
Gülsüm Teyze dünyanın kendi etrafında döndüğünü düşünen bir kadın.
Ama gerçek hayat öyle değil...

Derin dolmuş gözleri ve kızarmış burnu ile başını kaldırıp denizi izlemeye başladı.
Şirkette rahat rahat konuşamayacağı için
Onu sahile getirdim.

Bazen insan ağlamaya fazlasıyla ihtiyaç duyar.

Arkamda bulunan büyük kaya parçasına yaşlanmış bir şekilde Derine baktım.
Aynı şekilde bana karşılık verirken gözlerini yumdu ve konuşmaya başladı.

"Ben daha çok küçüktüm. Annemin beni onların kapısına bırakıp gittiğinde."
Sonrasında sesini olabildiğince yükseltip duymak istediğim şeyleri söyledi.
"Benim annem-ki annem lafını asla hak etmiyor- o adam ile. Yani Suat ile bir ilişkiye başlamış. Bu sürede zaten o adam evli. Hemde bir oğlu varmış.
Demir Aksel. Hayallerimin, çocukluğumun katili..."

Demir...
Demir benimde gençliğimin katili idi.
Evden çıkmak istememe sebebim di.
Onun yüzünden insanlardan kaçar olmuş ve kendime sınır belirlemiş tim.
Derin göz yaşlarını silerek konuşmaya devam etti. Bu kez sesi duygudan yoksundu.

"Belki onunla iyi bir abi-kardeş olabilirdik. Ama olmadı. O sadece beni ezmek ile uğraştı. Beni hep yok saydı. Oysa ben onu çok sevmiştim. Okulda birinden korksam abime söylemek isterdim hep.
Beni kıskanması ne güzel olurdu dedim hep. Yavuz ben daha el kadar bebek iken beni kapıya bırakıp gitmiş o kadın. Adı sanı nedir hiç sormadım biliyor musun. Merak etmedim. Yada etsem de korkudan sustum hep. Benim o eve gelişim yüzünden Şeyda erken doğum yapmış. Yani benimle aynı yaşta bir oğlu var. Onu hiç görmedim. O yurt dışına gitti. En mantıklı olanı. Gitti ve hayatını kurtardı. Olan bana oldu. Sırf Suat'ın adı kirlenmesin diye beni evin yardımcısına vermişler. Bu kız bundan sonra senin kızın demişler. Bir ara babannemin kardeşi kızmış, bu kız senin kanını taşıyor diye. En azından büyümesine kadar sizde kalsın demişler.
Oda el mecbur Suat'ın hatrı için kabul etmiş.
Ben sekiz yaşıma kadar o evde kaldım. Zehir şu her geçen gün bana. Ben hayattan bezdim o günlerde. "

"Derin istersen ara ver."
Sağ elimi omzuna koyup anlayışla konuştum.
"Bunu yapmak zorunda değilsin."
"Zorundayım. Yavuz zorundayım. Ben artık güçsüz olmak istemiyorum. Ben kendimi size anlatmaz sam başkasından duyacaksınız. Belki sizde beni istemeyeceksiniz."
Derin masum bir şekilde bana bakarken dayanamadım ve onu kollarımın arasına aldım.
Neden yaptım bilmiyorum ama istiyordum.
Başını göğsüme yaslayınca göz yaşları göğsüme aktı.
Neredeyse on dakika boyunca sessiz bir şekilde denizi seyrettik.
Derin konuşmaya başlayınca bakışlarımı tekrardan ona çevirdim.

Düşman BaşınaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin