5. Bölüm: "Paramparça Kalp."

8.6K 397 119
                                    

"Ben..." diye mırıldanırken sesimin titremesine engel olamamıştım. Telefonumu çıkarıp sanki birinden mesaj gelmiş gibi tekrardan ona döndüm. "Yalnızca babam ve annemin kızıyım. Evet, haklısın. Onlar yedi kardeş." Ayağa kalktım ve hızla terk ettim orayı. Annem ve babamın ayağa kalkmaya çalıştığını ama onları engellediklerini gördüm.

Babamın, eve geldiklerinde Kaan ve Ömer abime kızacağından şüphem yoktu. O böyle olmamızı istemiyordu.

Ali abinin yanına gittiğimde, babamın arabasıyla eve gitmek istediğimi söyledim. O ise kabul etti ve ikimizde arabaya bindiğimizde sanki benim neden ağladığımı merak ediyor gibiydi. Sinirlendiğini, çok hızlı sürdüğünden anlayabilmiştim. Ama bana yansıtmıyordu.

Neden ağladığımı biliyordu az çok. Bu yüzden abimlere sinirlenmişti ama kendinde bu hakkı göremiyordu. Her defasında emir kulu olduğunu hatırlatıyordu kendine.

Araba evin yakınlarına geldiğinde onu durdurdum. Hiç konuşmadan arabayı durdurmasını sağladıktan sonra indim.

Daha da şiddetli ağladım yalnız olduğumu hissedince. Çantamı rasgele bir yere fırlattım. Yorulmuştum. Dayanamıyordum. Artık hiçbir şeye tahammülüm yoktu. Her şeyi abartıyor, süründürüyordum kendimi.

Koştum sadece. Nereye koştuğumu bilmeden, anlamadan, gözlerimdeki buğulu perdeyle, önümü göremeden koştum. Karanlığı, yokluğu, hayatımı umursamadan koştum.

Sonunda tanıdığım salıncakları, kaydırakları görünce, daha da sinirlendim. Beni niye oynatan biri yok diye. Neden koskoca parkta yalnızım diye. Oturduğum salıncağı sallayacak kimsem yok diye.

Kaydırağın merdivenlerini tırmandım. Merdivenlerin tahtalarına yumruklar atıyor, çığlıklarımı bastırıyordum. Upuzun kaydıraktan ölümü dileyerek kaydım. Ölmezdim. Bunu biliyordum. Ama sadece bir kaç dakikalığına dünyadan soyutlanmak istiyordum.

Tekrar tekrar ağlayarak kaydım kaydıraklardan. Tahtirevalliye bindiğimde neden karşımda oturan biri yok diye bir kaç kez vurdum demirlerine. Ayağa kalktım ve bir öne, bir arkaya giden, raylı ata bindim. Dakikalarca ağlamaya devam ettim kendimi sarsarak.

Sonra arkamdan bana sarılan kolları hissettim karnımda. "Geçti..." diye fısıldadı.

"U...Uraz abi?" dedim hıçkırıklarımın arasında, burnumu çekerek.

Daha da sıkı sarıldı bana. Sonra hiç beklemediğim bir şey yaptı ve dudaklarını yanağıma değdirdi. Gözyaşlarımdan öpmüştü beni.

"Ağlama kardeşim."

Beni yavaşça ayağa kaldırdı. Dizlerim bana inat kırılırken yürüyemediğimi anladı, yorgunluğumu da hesaba kattıktan sonra havalandığımı hissettim. Gözlerimi kapatmıştım.

Arabaya bindirdi beni. Kendi de kapımı kapattıktan sonra sürücü koltuğuna geçmişti.

Uyku, beni kendine çekerken ona direndim. Fakat gözlerimi tekrar kapatmam sadece bir kaç saniyemi aldı.

-

Gözlerimi aralamaya çalışırken, dün ağladığım için kuruyan gözyaşlarım, gözkapaklarıma yapıştırıcı görevi edinmişti.

Bakışlarımı uyuduğum odada gezdirirken, kendi odamda olmadığımı fark ettim. Uraz abimin odasında uyandığıma şaşırmamıştım nedense. Doğruldum ve ayağa kalkıp kendi odama girmek üzere sersem adımlarla abimin odasından çıktım.

ERİK AĞACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin