10. Bölüm: "Sıralı Ölüm."

6.1K 255 21
                                    


Beyin yakan bir bölümle karşınızdayım... Merak etmeyin, anlayacaksınızz.

İyi okumalarr 💘

YAZAR

"Uraz nerede? Saat kaç oldu..." Sigarasından derin bir nefes çekerken, kaşları çatıktı Çakır'ın. Kaan onun sorusuna cevap vermeden telefonunu eline aldı. Ardından rehbere girip Uraz'ı aramaya koyuldu. Saat gecenin bilmem kaçıydı. Ömer, Kaan ve Çakır terasta oturmuş sigara içiyorlardı.

Kaan bir kaç kere aramasına rağmen Uraz'a ulaşamayınca mesaj kutusuna girdi. Nerede olduğuna dair kısa bır mesaj attıktan bir kaç dakika sonra cevap gelmişti.

"İki-üç gün evde olmayacağını söylüyor. Nedenini biliyor musunuz?" İkisi de başını iki yana salladığında telefonunu kilitlemiş, sönmüş izmariti kültablasına bastırmıştı.

"En son üç sene önce... O kazadan sonra böyle yapmıştı. Üç gün ortadan kaybolmuştu. Morali bozulunca hep bir kaçış yolu arıyor..." diye mırıldandı Ömer.

"Oğlum bir şey olmuş olmasın?"

"Bir şey olmuş olsaydı mesajıma hemen cevap vermezdi. Belli ki kafası yerinde değil. Her zamanki hâlleri işte... Yalnız kalınca rahatlıyor." Kaan'ın verdiği cevapla Ömer tatmin olurken, Çakır sıkıntılı bir nefes verdi. "Abi sen niye bu kadar taktınki? Uraz kendini koruyabilecek kabiliyette. Ona bir şey olmaz."

Bir çok kişinin Uraz'a zarar veremeyeceğini adı kadar iyi biliyordu. Fakat şunu bilmiyordu, Uraz kendi kendine zarar vermişti. Sevdiği kadının kolları arasında...

Çakır ayağa kalkıp pantolonunu silkeledi. "Sabah sorarlarsa işimin çıktığını söylersiniz." Terastan çıkacakken, Kaan onu, boğazını temizleyerek durdurdu. "Ben de geleceğim," Çakır başını salladığında ikisi de terastan çıkmıştı. Ömer ise salıncağa geçmiş boş boş oturmaya başlamıştı.

Hayatta ağzına sürmediği sigaraya bağımlı olması, onu büyük bir karanlığa sürüklemişti. Günde iki paket kullanması ayrı bir konuydu.

Ayaklandı.

Merdivenlerden inip Arden'in kapısının önünde durdu. Kapıyı tıklatınca ses gelmediği için içeri girdi. Arden sessizce sarsıla sarsıla iç çekerek ağlıyordu.

"Arden..."

"Git abi... Lütfen,"

Ömer umursamazca Arden'in yanına otururken derin bir iç çekti. "Neden ağlıyorsun?" Nedenini biliyordu. Ama açık açık söylesin istiyordu nedenini.

Arden omuz silkip susarken, Ömer onu kollarının arasına aldı. "Damla..."

"Doğum günüm,"

"Doğum günün olduğunu biliyorum... Kutlamadığımız için mi ağlıyorsun?"

"Sence umurumda olur muydu? Doğum günüm konu değil." Yutkundu. "Bana bir haber geldi..."

"Ne haberi?"

"Konak... Konak yanmış abi,"

Ömer duraksadı. Bedeni kaskatı kesilirken kalbinde bir şeylerin koptuğunu fark etti. Şok içinde kardeşine bakarken boğazına koca bir yumrunun oturduğunu hissetti. "Şaka mı yapıyorsun amına koyayım?"

"Hayır." Kesin bir dille onu reddettiğinde Ömer alnını sıvazladı.

"Gidiyorum," derken ayağa kalktı. Odayı saniyeler içinde terk ederken Arden ise arkasından bomboş bakmayı çare bulmuştu.

ERİK AĞACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin