16. Bölüm: "Nadir Mutluluk."

2K 76 10
                                    




İyi okumalar...🌳


Bir Ay Sonra... 19:03

Çakır abim iş seyahatine çıkmak üzere valizini hazırlarken, ben onun yanında mum gibi dikiliyor, peş peşe sorular soruyordum. O ise bıkmadan usanmadan sorularımı cevaplıyor, bir yandan da işini yapıyordu. Boğazımı belkide beşinci kez temizledim. "Gitmek zorundasın yani?" Sinirlerinin bozulduğunu dişlerini sıkıp gülerek karşılık verdiğinden anlayabilmiştim. "Nereye gidiyordun? Massa... Sonra neydi?"

"En az elli defa bu soruyu sordun ve hâlâ tekrar ettiriyorsun bana... Massachusetts'a gidiyorum. Anladın mı güzelim? Sen sadece Amerika'da bir yer olduğunu bil, yeter o sana." dedi sanki bir şey arıyormuş gibi etrafa bakınırken.

"Anladım..." diye mırıldandım onu izlemeye devam ederken. "Ne arıyorsun?"

"Bileti?"

Soyunma odasına girerken çaktırmadan elimde sakladığım bileti yatağın köşesine bıraktım. "Kör müsün ya sen? Bak burada sevgili biletin," dedim özellikle son kelimeme vurgu yaparak. Neden gidiyordu? Neden içimdeki kötü hissin körüklenmesine sebep oluyordu?

"Tam olarak ne toplantısı bu?"

Çakır abim yanımdaki bileti alırken, doğrulup yanağımı öptü. "Sen anlamazsın," diyerek elindeki biletleri sırt çantasının içine yerleştirdi. Üzerinde beyaz bir kazak, altında ise siyah pantolonu vardı. Beyaz renk, mavi gözlerini ön plana atmıştı. O çok yakışıklıydı. Ama ben daha güzeldim. "Uraz abim gelmek istediği söylüyor, deli midir ne?"

"Onu yanımda götüreceğimi sanması, gülünç..."

"Alay etme. Bir kere hastayken evden kaçmıştı ya..." Güldüm. "Senin nasıl köpürdüğünü, onun havale geçirecek kadar ateşi olduğu için dengesiz dengesiz hareketler sergilediğini çok iyi biliyor ve hatırlıyorsun abi..." Son bir aydır yavaş yavaş hafızam yerine gelmeye başlamıştı. Şu an istesem tüm hayatımı özetleyebilirdim. Bilgilerim çok tazeydi. Bu, çok iyi hissetmemi sağlıyordu.

Üç hafta önce ilk psikatr seansıma gitmiştim. Tabii tüm olanlardan bahsetmemiştim. O zaman hayatımla ilgili ne hatırlıyorsam, bende travma etkisi bırakmış olayları ona anlatmıştım. Tavrıma bakılınca hiç bir şeyden abartılacak kadar etkilenmediğimi anlamış, sadece abilerim konusunda duygusal olduğumu vurgulamıştı.

Etkilenmiyordum çünkü unutmuştum. Kendi hayatımı bile tıpkı bir film gibi izliyordum. Bu çok acıtıyordu işte...

"O zaman okulumu bitirmediğim için babamın şirkete gitmeme müsaade etmemesi ajitasyon yapmamı sağlamıştı. Bana acıması için hasta hasta şirkete gitmem onun hareketlerini yumuşatacaktı. Ama bende ters tepti amına koyayım. Kadere bak," Uraz abimin yanımıza söylenerek gelmesi ile kahkaha attım. O ise Çakır abime döndü. "Korkma, bu sefer oturduğun yerin arka koltuğuna değil, tam olarak yanına oturacağım."

Şokla gözlerimi belertirken, bedenimi tamamen ona döndürdüm. Elinde valiz mi vardı? Yoksa ben yanlış mı görüyordum?

"Götün başın ağrıyınca sızlanırsan, çok ciddiyim orada belanı-"

"Küfretme," diye sözünü kestim uyarı dolu bir sesle. "Ayrıca neden bu kadar çabuk kabullendin onun da gitmesini? "

"Çenem öter öter durur da ondan," Uraz abimin kendini açıklaması ile Çakır abim onu onayladı. "Kulağımın zarını patlatırdı herhâlde."

"İyi be! Defolun gidin ikinizde, bana abi mi kalmadı?" Odadan çıkıp onları yalnız bırakırken, bir aydır durmaksızın her gün ağlayan ikizimin odasının önünde durdum.

ERİK AĞACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin