3 aydır yoktum.İyi okumalar...
Bazen bir şeyi hayatınızdan çıkarmak isterdiniz, çıkarırdınız ve... Yavaş yavaş kendinizi mutlu hissetmeye zorunlu kılmaya başlardınız.
Ama hayır.
Mutlu hissetmezdiniz, aksine bir şey diye adlandırdığımız kişi ya da bir eşya ile kurduğunuz bağ, anılar ve yaşanmışlıklar, özleminizi açığa vurur. Mutluyum, dersiniz fakat içten içe nefret ettiğiniz şey bile düşününce güzel gelir insana. Özlersiniz. Kurtulmak için bin takla attığınız şey uğruna, çaresizlikten kıvranırsınız hatta.
"Benim güzelim uyanmış mı?" diyerek yaklaştım yatağın yanına. Sessizce etrafı izleyen İkra, beni görünce gözleri büyüdü. Ben ona şirince gülümseyince ise sırıttı. Minik bedenini yavaşça kucağıma aldım ve vücudunu göğsüme bastırdım. O kadar sessiz ve usluydu ki, bu beni şaşırtmıştı. Çünkü cırlamadan uyandığı çok nadir görülüyordu.
"Allah'a şükür uyanmış... Uykucu bebe." Kaan abim şerefsiz sırıtışıyla İkra'ya bakarken İkra resmen kahkaha attı. İkimiz de gülerken İkra ellerini omuzlarıma vurup ağzını boynuma yasladı. "Ulan cilveye bak! Yerim ben bunu!"
"O daha bir aylık?" dedi Yağmur, Arden abimle odaya girerken.
Arden abim göz devirip güldü. "Yağmur ablasından kapmış bir şeyler işte... Niye şaşırdın ki?"
"Aylardır bu anı bekliyormuş gibi konuştun? Laf sokmak istersen her zaman sokabilirsin, seni umursamıyorum Arden." Yağmur Arden abime ismiyle mi hitap etmişti? Arden abimin gözleri büyüdü ve derin bir nefes verip bu sefer gözlerini kıstı.
"Ne dedi? Arden mi dedi?"
"Evet-"
"Konuşma lan benimle."
"Bu mu?"
"Bu."
"Asıl sen konuşma benimle,"
"Tamam."
"Boş muhabbetinizi ortadan ikiye böleyim, şu çocuğa bakıp nasıl gergin kalabiliyorsunuz?" diye sordum ona eşsiz bir şey gibi bakarken. Burnu estetik gibiydi ve ailedeki herkes gibi renkli olan gözleri maviydi. Ben yeşil gözlü olmasını istemiştim ama onun gözleri Çakır abiminki gibi kopkoyu maviydi.
Yeşil gözlü olmasını istiyordum çünkü kardeşlerden bir tek ben ve Kaan abim yeşil gözlüydü.
İkra birden ağlamaya başladığında yine annemi sömüreceğini anlayarak kaşlarımı çattım. "Gidip annemi çağırın." Yağmur koşarak odadan çıktığında Kaan abim Arden abimin omzuna elini attı.
"Siz ne yaşıyorsunuz lan? İkinizin ilişkisini çözmek çok güç. Anlat,"
"Ergen işte..."
"Lan kes, ikiniz de tripli ergenlersiniz."
"Uzun hikaye, sonra anlatırım." diye kestirip attı. Ben İkra'yı sakinleştirmeye devam ederken annem ve babam odaya girdi. Annem onu kucağımdan alıp yatağa oturdu ve sakince üzerine yatırıp emzirmeye başladı. Arden abim kapıya bakarken öksürdü. Ardından küfrederek odadan çıktı. Yine neyin peşindeydi?
"Allah'ım, yine mi uyuyor bu çocuk?" diye hayıflandı babam. "Sabah uyanmak bilmiyor, gece uyumak... Küçük cadı." Gözlerim büyüdü çünkü az önce dört saatlik uykudan uyanıp tekrar uyuması akıl alır gibi değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ERİK AĞACI
JugendliteraturHayat abilerim konusunda yüzüme gülmemişti belki fakat... Yaradan beni bununla imtihan etmişti. Ben her daim kalkmalıydım ve her daim dimdik durmalıydım. Çünkü insan her şeye rağmen devam etmek zorunda hisseder kendini. Devam etmezse sendeleyip düş...