40. Bölüm: FİNAL

490 18 5
                                    




İyi okumalar... ♥


Bazen gerçekleri öğrenmektense o tatlı yalanlarla kendini avutmayı tercih ederdi insan. Kaldıramayacağı onca yük omuzlarında onu yorarken bir yalana bile muhtaç yaşardı. Bazısı ise o yüklerin arasına, gerçeklerden bir parça koyabilmek için çırpınırdı. Ağır olacağını, taşıyamayacağını bilirdi. Ama boyun eğerdi işte. Kandırılmak daha ağır gelirdi belki de.

Ben ikincisiydim. Kandırılmak, aldatılmak, ihanete uğramaktansa, her şeyin yükünü kendi üzerime alırdım. Etrafımdakiler bana yardım etmek isterdi. Onlara izin vermezdim. Kimse benim hayatımın sorunları ile baş etmek zorunda değildi. Kimse benim hayatım için kendi hayatını mahvedemezdi. Buna izin vermezdim.

Tabii onların kendi hayatları için benim hayatımı mahvetmelerine de izin vermezdim. Geçmişte, beni sevmediklerini düşünürken ki affediciliğim ara ara gururuma dokunsa da, gerçekleri öğrendiğim için affetmemin onların hakkı olduğunu biliyordum. Üç sene boyunca onlara olan nefretim ve öfkem onların canını yeterince yakmışken onların bana olan merhametine kör olmuştum. Keşke elimde olsaydı ayılmak, bu karmakarışık zihnimi toparlamak.

Her neyse, artık her şey geride kaldı.

Ben toparlandım.

Artık hedefim bir arayış içinde olmak değil, önüme bakmaktı. Hayata; sevgilimle, bana değer veren aile bireylerimle, beni geleceğe taşıyacak derslerimle yürüyordum artık. Artık mutluluğum kimse için cehennem değildi. Artık kimse başkalarının çıkarları için beni harcamıyordu. Artık ne düşmanımız, ne de bizi birilerinden koruyacak o kaba korumalarımız yoktu. Artık yalnızca hayatımızı yaşıyorduk.

Eksik hissetmiyorduk. Olgay abim yoktu ama biz eksik hissetmiyorduk. Bunun için kendimi suçlamıyordum çünkü biri kendini bu olanlar için suçlayacaksa bu kişi abim olmalıydı.

"Ay, Seyhan! İçim şişti artık, anladık kız kesin sana aşık!" Duru öfkeyle Seyhan'a bakarken Seyhan öyle eğleniyordu ki, Duru'nun öfkesi zevkine zevk katıyordu. "Sevgili olun da kurtulalım ya! İki aydır car car anlatıp duruyorsun!"

"Allah'ım nasip et, nikah masasına oturmaya şu yaşımda bile kabulüm..."

"Ne yap biliyor musun? Git imam nikahını kıydır kızla, sonra ne bok yersen ye. Haramdan her türlü kaçınırsın da kızı en ince ayrıntısına kadar anlatmaya gelince aşk dersin!"

"Ulan kızı görsen sen de en ince ayrıntısına kadar incelersin..."

"Aman," Omuz silkti. "Bana ne be? Bu konuda rahatsız olan tek kişi ben olamam değil mi? Ha, İdris? Haksız mıyım?" diye sordu Sıraç'ın arkadaşı olup bize sonradan dahil olan İdris'e. İkisi de aynı üniversitedeydi. Aramızdaki tıpçı sayısı ikiye yükselmişti sayesinde.

İdris Duru'ya her konuda gaz veren kişiydi. Duru'nun eril enerjisini fitillemeye bayılıyordu çocuk resmen. Bu yüzden Duru konu her ne olursa olsun İdris'ten destek almak için onu alttan alttan dürtüyordu. Bu içimizdeki Seyhan'ı delirtiyordu tabii. Gerizekalı çocuğumun geliştirdiği strateji: Duru'ya kendisini anlatıp sevdiği kişinin aslında o olduğunu anlaması için çabalamak ancak anlamadığı her saniye kıskanmasını sağlamaktı. Duru ne kadar zeki bir kız olsa da bu konuda beyninde hasarlar oluştuğundan hiç şüphem yoktu.

"Haklısın Duru; bu korkak madem bu kadar iddialı, kıza iki aydır neden cesaret edip de onu sevdiğini söyleyemiyor?" Güldü. "Ben sana aşık olduğumdan beri bunu sana sürekli söylüyorum oysa ki..."

"Lan!" diye yükseldi Orhan'la Seyhan. Timur ve Uğur sırıtırken konudan bağımsız olmaları hoşlarına gidiyor olmalıydı. "Lan sen Duru'ya mı aşıktın?"

ERİK AĞACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin