Medya HilalGözlerim açılmamaya yemin etmiş gibiydi sanki. Elimin üstündeki eli hissediyordum. Ama gözlerimi bir türlü açamıyordum.
Ağzımın içi kurumuştu. Zar zor
"Su."diye mırıldandım. Elimin üstündeki el hemen çekildi. Birkaç saniye sonra kafamın altında bir el hissettim.Yavaşça kaldırdı kafamı. O sırada gözlerimi kısıkta olsa açabilmiştim. Bardağı yaklaştırınca dudaklarımı araladım. Kana kana içtim suyu. Çölde kalmış gibi hissediyordum.
Bardağı çekince gözlerimi yüzüne çevirdim. Nazlı'yı görmeyi beklerken hiç tahmin etmediğim birini gördüm. Onu.
Maskesi yoktu. Mavi gözlerini gözlerime dikmiş derin bir şekilde bana bakıyordu. Okulda Cenk ile onu konuşurken görmüştüm. O zamanda böyle derin bakmıştı bana.
"S-sen" lafımı toparlayamamıştım. Alnımı öptü.
"Zorlama kendini güzelim. Dinlenmeye ihtiyacın var."kafamı yavaşça yastığa koydu.Kolumda ve bacağımda sızı hissedince kolumu kaldırıp baktım. Sarılmıştı. Yanmış olmalıydı. Yoksa bu kadar sızlamazdı.
Sargımın üstünü öptü ve kapıya yöneldi.
"Doktoru çağırıp geliyorum meleğim."Bakışlarımı tavana dikip düşüncelere izin verdim beni ele geçirmeleri için. Beni o mu getirmişti acaba?
Yüzünde neden maskesi yoktu? Benim çıkaracağımı söylemişti oysaki.
Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Annem!
Annem nerdeydi? Haberi var mıydı?Yavaşça yataktan kalmaya çalıştım. Kolumun ve bacağımın sızısı artmıştı. Kapı bir anda açıldı. Önde o arkasında doktor içeri girdi.
Hızlı adımlarla yanıma geldi.
"Neden kalkmaya çalışıyorsun?" sert sesiyle irkildim. Fark etmişti.
Omuzlarımdan hafifçe ittirerek geri yatırdı.
"Kalkma meleğim bir daha." az öncekine nazaran sesi daha yumuşaktı.Doktor boğazını temizleyerek dikkati üstüne çekmeye çalıştı.
"Kendinizi nasıl hissediyorsunuz Hilal Hanım?"
"İyi gibiyim. Yanlız kolum ve bacağım sızlıyor."
"Barlas Bey sizi getirdiğinde kolunuzda ve bacağınızda yanıklar vardı. Kremleri kullanırsanız birkaç güne ağrısı dinecektir. Düzenli kullanın lütfen çünkü düzenli kullanmanız halinde iz de kalmayacak.""Teşekkür ederim."
"Ne demek görevim." dedi ve odadan çıktı.Demek beni buraya o getirmişti. Kafamı ona çevirdiğimde sanki gözlerini benden ayırmamış gibi bana bakıyordu.
Dudaklarımı yalayarak ıslattım. Gözleri dudaklarıma düştü.
"Teşekkür ederim beni kurtardığın için."Yatağın yanındaki sandalyeye oturup elimi tuttu.
"Çok korktum canımın içi sana bir şey olacak diye. Seni öyle görünce nefesim kesildi, kalbim ağrıdı. Ben canımı kurtardım meleğim bu yüzden teşekkür etmene gerek yok." dedi ve elimin üstünü öptü.Derin bir nefes almak istedim ama hırıltılı bir ses çıkmıştı boğazımdan. Ciğerlerime de hafif bir ağrı girmişti. Elimi göğsüme koydum.
Yerinden kalkarak yandaki oksijen maskesini aldı. İpini yavaşça kafamdan geçirdi.
"Ciğerlerin dumandan etkilenmiş güzelim. Bir saat arayla takacağız." kafamı salladım.
"Annemin haberi var mı?"
"Yok meleğim. Nazlı iki gün için annenden izin aldı. Birlikte vakit geçireceğinizi söyledi."En azından endişelenmeyecekti. Zaten hastanede yeteri kadar yoruluyordu. Bir de benim için endişelenmesini istemiyordum.
Birkaç dakika sonra kapı tıklandı. Takım elbiseli bir adam elinde poşetle içeri girdi. Kafasını eğerek
"Abi istediğin kremleri aldım."
Yerinden sert bir şekilde kalktı ve poşeti sertçe aldı.
"Dediğimi yaptınız mı?"
"Yaptık abi."
"Tamam çık." dedi soğuk bir sesle.Adam odadan çıktı. Barlas yanıma gelip kremleri çıkardı. Sandalyeye oturup kolumu dizine koydu. Sargıyı açıp kremi koluma değdirdi.
Ağzımdan acı bir inleme çıktı. Kafasını kaldırıp bana baktı.
"Acıdı mı?" Kafamı olumlu bir şekilde salladım.Çenesi kasılmıştı. Koluma üfleyerek kremi sürdü. Sıra bacağıma gelmişti. Bacağımı kendime çekerek
"Nazlı nerede? O sürsün." Utanmıştım. Yanaklarımın ısındığını hissetmiştim.
Yanaklarıma bakarak güldü.
"Utanma güzelim senin sağlığın için sürmem gerek."Mecburen izin verdim. Kremi sürüp sargıyı geri sardı. Gözlerim kapanıyordu. En son hatırladığım alnımdaki dudaklardı.
🌙🌙
Yeni bir güne Nazlı'nın sesiyle uyandım.
"Cırlama Nazlı." diye azarladım.
"Özür dilerim canım benim. Kendini nasıl hissediyorsun?"
"İyiyim ama artık çıkmak istiyorum buradan."
"Tamam canım Barlas çıkış işlemleri için gittim."Bu kızın şuan adama sövmesi gerekmez mi?
"Barlas mı? Senin şuan ona demediğin şey kalmamış olması lazımdı."
Kafasını kaşıyarak
"Aslında az önce biraz tartıştık sayılır zaten sende sesime kalktın."
Kaşlarımı çattım.
"Ne oldu?"
"Gereksiz bir konu boşver hadi gel giyinmene yardımcı olim."Nazlı'nın yardımıyla giyindim. Aslında kendimde giyinirdim ama bacağımdaki yanık biraz fazlaydı ve eğilince canım yanıyordu.
Kapı birden açıldı ve içeri Barlas girdi. Beni görünce gözleri parladı sanki.
"Hadi ışığım çıkıyoruz." Dedi ve beni kucağına aldı.Kaşlarımı çatarak debelenmeye başladım.
"Bırak beni ben kendim yürürüm." Kollarını sıkılaştırdı ve kaşlarını çatarak bana baktı.
"BIRAK." Debelenmeye devam ettim.
"Güzelim zorlama beni istersen. İstemeyeceğin şeyler yaptırma bana.""Ne yapacaksın ki?" İstemediğim ne yapabilirdi?
"Konuşmamızı unutmuşsun anlaşılan. En son seni yanıma almaktan bahsetmiştim meleğim hatırladın mı?"
Dedikleriyle derince yutkundum. İşte bu en son isteyeceğim şey bile değildi.
Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canlarım 🌹
Okumak istediğiniz sahneleri de önerilerinizi de yazabilirsiniz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK SEVDA (FİNAL)
Teen Fiction"Neyi anlamıyorsun sana aşığım. İste canımı vereyim. Ama yapma nolur gözlerin öyle bakmasın dayanamam." Herkesin korktuğu adam bana yalvarıyordu. Korku dolu gözlerle ona bakarken uzaklaştım ondan. Gözlerindeki hayal kırıklığı okunuyordu "Seveceksi...