10. BÖLÜM

14.3K 728 42
                                    

Lütfen başlamadan oy verir misiniz?
İyi okumalar🌹

Barlas'ın ağzından

Sabah yine mekana geldim. Düşmanlar, işler derken bir türlü bitmiyorlardı şerefsizler. Zaten meleğimin yanından da ayrılmak zorunda kalmıştım.

Onun kokusuyla uyumak hayalimden bile güzeldi. Onu izlemiştim tüm gece uyumamıştım. Uyurken çok tatlı duruyordu. Hele pembe aralık dudakları, öldürecekti bu kız bir gün beni.

Korkuyordu benden. Gözlerindeki korkuyu net bir şekilde görüyordum. Sıkıntıyla yüzümü sıvazladım. Yaptığım hareketler onu korkutuyordu,biliyordum.

Telefonumun sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Güvenliği için peşine taktığım korumalardı arayan. İçime bir sıkıntı doğdu,kalbim ağrımaya başladı.
"Ne oldu çabuk söyle."dedim sert bir sesle.
"A-abi okuldaki laboratuvarda yangın çıktı. Yenge alevlerin arasında kaldı."

Beynimden vurulmuşa döndüm. Sevdiğim alevlerin arasında kalmıştı. Kalbimdeki ağrı arttı.

Mekandan koşarak çıktım. Arabalara makas atarak ilerliyordum. Ona bir şey olursa yaşayamazdım. Ben onsuz olamazdım. Bağırarak direksiyona vurdum. Belki yanıma alsam daha güvende olacaktı.

Okulun bahçesinde arabayı bırakarak hemen laboratuvara koştum. Herkes toplanmıştı. Nazlı dizlerinin üstüne çökmüş ağlıyordu.

Kapının oradan alevler çıkıyordu. Kafamı ellerimin arasına alıp ne yapacağımı düşündüm. Sınıfa açılan ama daha sonra kullanımını yasakladıkları kapıyı gördüm. Hemen yanına gittim. Kilitliydi.

Birkaç denememde kırılmadı kapı. Hızlı olmalıydım Hilalim için. Kapı büyük bir gürültüyle yere düştü. Dumandan hiçbir yer görünmüyordu.

Biraz ileride yerde yatan sevdiğimi gördüm. Kalbim hiç şimdiye kadar böyle ağrımamıştı. Kucağıma alıp dışarı çıkardım. Arabaya doğru koştum. Beni gören korumalar hemen kapıyı açtı. Sevdiğimle arka koltuğa oturdum ve onu kucağıma yatırdım.

"Hilalim biraz daha dayan güzelim yetiştireceğim seni."
Öndeki adama bağırdım sinirle
"BAS LAN GAZA DAHA HIZLI GİT."

Elimi yanağına koydum ve okşadım. Alnını öpüp
"Dayan ömrüm bırakma beni. Sensiz yapamam." Alnımı alnına yasladım.

Gözlerini hafifçe açıp acıyla inledi.
"Ah"elini koluna koyacaktı, izin vermedim. Dokunsa yanığı fark edecek ve daha çok korkacaktı.

"Dayan meleğim hastaneye gidiyoruz." Bana bakıp gözlerini geri kapattı.

Sonunda hastaneye geldik. İçeri koştum.
"SEDYE GETİRİN DOKTOR YOK MU?" Getirilen sedyeye yatırdım sevdiğimi.

Müşahade odasına alınırken elini bırakmak zorunda kaldım. Ona bir şey olmasından deli gibi korkuyordum.

Sinirle duvara yumruk atıp bağırdım. Koruyamamıştım onu. Herkes korkuyla bakıyordu. Maskem yoktu ve herkes beni tanıyordu.

Hızla korumaların yanına gidip yumruğumu geçirdim. Ardı ardına yumruk atıyordum.
"BEN SİZİ BOŞUNA MI TUTUYORUM LAN."
Her kelimemde yumruk atıyordum.

Hepsine dönüp bağırdım.
"ÇABUK BANA NEDEN OLDUĞUNU BULUN HEMEN. YARIM SAATİNİZ VAR BULAMAZSANIZ KENDİNİZİ ÖLMÜŞ BİLİN."

"T-tamam a-abi."

Bir saattir bekliyordum içeriden çıkmalarını. İçimdeki sinir geçmemiş daha da harlanmıştı. Hilal'i görmeden içim rahatlamayacaktı.

İçeriden çıkan doktorla hızla yerimden kalktım.
"Durumu nasıl önemli bir şeyi var mı?"dedim sert bir sesle.

"Ö-önemli bir şeyi yok. Kolunda ve bacağında biraz yanık var onlarda kremlerle geçer zamanla izi de kalmaz. Bir de ciğerleri dumandan biraz etkilenmiş. Şuan oksijen veriyoruz. Bugün müşahade altında tutacağız."

"Ne zaman görebilirim?"
"Şimdi girebilirsiniz ama hastayı çok yormayın. Bir de hasta olabildiğince istirahat etmeli, ayağa çok kalkmamalı. Dumandan ötürü baş dönmesi olabilir."

Kafamla onaylayıp içeri girdim. Yanındaki sandalyeye oturdum ve elini tuttum.

 Yanındaki sandalyeye oturdum ve elini tuttum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elinin üstündeki kızarıklığa baktım. Eş zamanlı olarak kaşlarım çatıldı. Yanıklar sadece kolunda ve bacağında yok muydu?

Kapı bir anda açılıp içeri önce Nazlı arkasından Cenk girdi. Nazlı gelip Hilal'in elini tuttu. Cenk yanıma gelip

"Abi anca bu kadar oyalayabildim."dedi.
Kafamı sallayıp önüme döndüm.

"Durumu nasıl?"dedi Nazlı.
"İyi doktor kolunda ve bacağında yanık var dedi. Şimdi de oksijen veriyorlar."dedim soğuk bir sesle.

Böyleydim başkalarına. Soğuk ve sert. Tek Hilalime karşı duvarlarım yıkılırdı.

"Elinin üstüne ne oldu?"dedim Nazlı'ya. Eliyle gözyaşlarını sildi. Soruma cevap vermedi. İçime sert bir nefes çektim.

"Nazlı."dedim sert sesimle.
"Uykusunu açmak için kahve almıştı. Laboratuvara girerken kapıda biriyle çarpıştı. Kahvede eline döküldü. Ben de zaten revire krem almak için gitmiştim."

Kafamı Cenk'e çevirdim. Ne demek istediğimi anlamıştı. Kafasını sallayarak odadan çıktı.

Nazlı arada kısa bakışlar atıp önüne dönüyordu. Ne var der gibi kafamı salladım.
"Masken yok."dedi eliyle yüzümü işaret ederek.
"Kim olduğumu biliyor musun?"
"Daha önce yüzünü görmemiştim ama hakkında bazı şeyler duydum."

Biliyordum ne dediklerini. Adam öldürdüğümü, çok acımasız olduğumu söylüyorlardı. Doğruydu ama bilmedikleri bir şey vardı.

Hakedenleri öldürüyordum.

Sevdiğime baktım tekrar. Yanıma alacaktım. Zorluk çıkaracaktı ama alışacaktı elbet. Çünkü yanımda daha güvende olacak.

Önemli lütfen aşağıyı okur musunuz?

Gerçekten emek veriyorum. Ne yazacağımı ileri ki bölümlerde nasıl ilerleyeceğimi sürekli düşünüyorum. Lütfen desteğiniz için bir oyu da çok görmeyin.

KARANLIK SEVDA (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin