20. BÖLÜM

9.5K 332 9
                                    

Lütfen başlamadan önce oy verir misiniz? 🌸
Arkadaşlar okunma sayılarıyla oy sayılarına bakıyorum ve gerçekten üzülüyorum. Oy vermek zor değil bu emek için. Bu bölümü Barlas'ın ağzından yazdım ve zorlandım. Çünkü onun gibi düşünmem gerekiyordu. Onun konuşma tarzına, davranışlarına dikkat etmem gerekiyordu. Lütfen bir oyu da çok görmeyin. Neyse inşallah bölümü beğenirsiniz 😘

Medya temsilidir

Barlas'ın ağzından

Odanın içinde dolanıyordum endişeyle. Mert'in izini bulduklarını söylemişlerdi. Şimdi ise haber bekliyordum. Daha doğrusu beklemeye çalışıyordum. Çok özlemiştim sevdiğimi.

Derin bir nefes aldım. İçimdeki özlem beni bitirecekti. Odaya gidip dolabının kapağını açtım. Kapağı açmamla kokusu burnuma doldu.

Gözlerimi kapatıp kokusunu içime çektim. Ama benim sadece kokusuna değil onun varlığına ihtiyacım vardı.

Onsuz bir ev hiçti benim için. Sesi, kokusu, neşesi yoktu. Elimi sıkışan kalbimin üstüne koydum. Ne diyebilirdim ki o da sahibini istiyordu.

"ABİ YERLERİNİ BULDUK." diye bağırarak odaya giren Cenk ile hızla aşağı inmeye başladım.

"Hemen adamları topla." dedim sert bir sesle, kafasını sallayarak hızla yanımdan ayrıldı.

Çalışma odamdaki çekmeceden silahımı alıp belime yerleştirdim. On beş arabayla yola koyulduk.

' Korkma meleğim seni almaya geliyorum.' diye mırıldandım ve hızımı arttırdım.

🌙 🌙

Şehirden baya uzaklaşmış ormanlık bir alana gelmiştik. Harabe bir yerde durduk.

Benim arabadan inmemle bütün korumalar da benimle birlikte indi.

Elimle binanın etrafını sarmalarını gösterdim. Bir kısmı etrafı sararken diğer kısmı benimle kaldı.

Yanımdaki Cenk'e dönerek
"Hiç biri elimizden kaçamayacak, sorun istemiyorum sessiz ilerleyeceksiniz ve benim emrimi bekleyeceksiniz." dedim buz gibi bir sesle.

Bugün Mert için yolun sonu gelmişti. Ona gününü gösterecektim. Canımı kaçırdığına bin pişman edecektim onu. Ona yapacağım şeyler aklıma gelince yüzümde şeytani bir gülümseme oluştu.

Silahımı çıkarıp ilerlemeye başladım korumalarla birlikte. Binanın etrafında birkaç kişi duruyordu.

Girişte telefonla konuşan adamın kafasından vurmamla korumalarda ateş etmeye başladı. Benim kurşunum onlar için emirdi. Benden önce ateş edemezlerdi.

Kısa sürede girişteki adamları vurmuştuk. Temkinli bir şekilde içeri girdim. İçeri girmemle burnuma yanık kokusu geldi.

Adımlarımı hızlandırdım. Karşıma çıkan adamları vuruyordum. ACIMADAN. Onlar benim olana acımadılar bende onlara acımayacaktım.

"BARLAS." sevdiğimin adımı bağırmasıyla koridorda koşmaya başladım.

"BARLAS." bu seferki daha kısık çıkmıştı.
"DAYAN ÖMRÜM GELİYORUM." diye bağırdım.

Yanan odanın önüne geldim. Ellerimi başıma koyarak içeri nasıl gireceğimi düşündüm. O sırada elinde yangın söndürme tüpüyle Cenk geldi.

Hızla sıkmaya başladı. Kapıya tekme atarak kırdım. İçeri girerek yerde yatan sevdiğimi kucağıma aldım. Kucağıma almamla yerdeki kanı gördüm. Kafası kanıyordu!

"Abi çabuk çıkmalısınız." Cenk'in sesiyle kendime geldim ve hemen dışarı çıkıp arabaya doğru koştum.

Dışarı çıkınca korumaların yere diz çöktürmüş Mert ve Ömer'i gördüm.

"Geç kaldın Barlas." diye alayla bağırdı Mert.

"Depoya götürün bu piçleri." diye tısladım sinirle Cenk'e.

Arabaya binip Hilal'i kucağıma yatırdım. Ellerindeki ve ayaklarındaki ipleri çözdüm. Bilekleri morarmıştı. Bacaklarında ve sırtında kemer izleri vardı.

Gördüklerimle donup kaldım. Ben saçının teline zarar gelmesinden korktuğum yarime ne yapmışlardı. Sinirden köpürüyordum. Öldürecektim seni şerefsiz.

"DAHA HIZLI GİT LAN." diye bağırdım korumaya.

"Özür dilerim meleğim daha erken gelmediğim için özür dilerim." dedim alnını öperek.

Hastanede durmamızla içeri koştum.
"SEDYE GETİRİN."

Acil ameliyata aldılar kafasından darbe aldığı için. Sinirle sandalyeye tekme attım.
Daha erken bulmalıydım.

İki hemşire koşarak ameliyathaneye malzeme yetiştiriyordu. Birini durdurdum.
"Ne oluyor?"
"Ben bilgi veremem. Lütfen kolumu bırakın hastaya yetiştirmem lazım malzemeleri." dedi.

Elinde kan vardı. Hızla kolunu bıraktım. Kanaması fazlaydı. Kafamı ellerimin arasına alarak hızlanan kalbimi dinledim. Yerinden çıkacaktı korkudan.

Sonra üstüme baktım. Meleğimin kanı üstüme ve ellerime bulaşmıştı. Deli gibi duvarı yumruklamaya başladım. Ona bir şey olursa nasıl yaşayacaktım ben?

Kolumun tutulmasıyla kafamı kaldırdım.
"Abi böyle yapma hem yenge de seni böyle görmek istemez." dedi Cenk.

Sandalyelerden birine çöktüm. Karşımdaki duvarı izlemeye başladım ruhsuz bir şekilde. Tam onu buldum demişken ne yapmışlardı ona?

Tam dört saat. Dört saat boyunca oturduğum sandalyeden kalkmadım. Ameliyat bitmemişti. Gözlerimi ameliyathane kapılarına dikmiş açılmasını bekliyordum.

Sonunda o kapı açılınca yerimden hızla kalktım.
"Durumu nasıl doktor?" doktorun yüzü hüzünle kaplandı aynı anda içimi bir korku.

"İki defa kalbi durdu ama güçlüymüş geri hayata döndürdük. Kafasına aldığı darbeden dolayı beyin kanaması geçirdi. Müdahale ettik, hasta uyanana kadar yoğun bakımda kalacak. Fakat ne zaman uyanacağını bilemeyiz."

"Ne demek bilemeyiz doktor açık konuşsana." dedim sinirle. Her kelimesinde kalbim acıyordu.

"Şöyle ki hastanın uyanıp uyanmaması kendine bağlı. Biz durumuna göre birkaç gün sonra ilaçları vermeyeceğiz ve uyanmasını bekleyeceğiz. Bu durum hastaya bağlı. Belki hiç uyanmak istemeyedebilir." dedi.

Nefessiz kaldım. Geriye doğru sendelendim. Cenk hemen tutup sandalyeye oturttu.

"Abi hemen kötü düşünme yengem çok güçlü, uyanacaktır." dedi.

Kandırmaya çalışıyordu beni. Ya uyanmak istemezse o kadar acıdan sonra belki de istemeyecek. Ben ne yapacaktım onsuz, nefessiz.

Elime damlayan şeyle ağladığımı anladım. Karşımdaki adam şok olmuş bir şekilde yüzüme bakıyordu. Daha önce annemin ölümü hariç hiç ağlamamıştım.

Cenk şoktan çıkıp sarıldı.
"Abi kendini toparla bak yoksa yengem uyandığında seni azarlar. Emin ol uyanacak çünkü sana karşı bir şeyler hissettiğini düşünüyorum." dedi.

Gerçekten hissediyor mudur? Sevmeye başlamış mıdır?

Benim sevdiğime ihtiyacım vardı. Kokusuna, varlığına, adımı o dudaklarından duymaya ihtiyacım vardı. Beni sinirlendirmesini bile özlemiştim.

Yorum yaparken bazı arkadaşlar dikkat etmeden yazıyorlar. Lütfen yorumlarınızı karaktere de olsa küfür içermeden yazarsanız sevinirim. Ki diğer okuyanlar da bu durumdan rahatsızlık duyabilirler. Lütfen bu duruma dikkat edin yorumları çok ağır küfür içerdiği için silmek zorunda kalıyorum.

Oy vermeyi ve düşüncelerinizi güzel bir şekilde yazarak yorum yapmayı unutmayın. Seviliyorsunuz 🌹



KARANLIK SEVDA (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin