36. BÖLÜM

4.2K 188 23
                                    

Merhaba canlarım inşallah iyisinizdir.
Çoğu arkadaş yazmış yeni bölüm diye. Deprem sırasında Hataydaydım şimdi memleketimdeyim fakat anlayacağınız üzere bu durumu atlatmak çok da kolay değil. Allah'ım bir daha böyle bir şey yaşatmasın. Allah'ım vefat edenlere rahmet eylesin, yaralılarımıza şifalar versin.
Sizin isteğiniz için elimden geldiğince yazdım inşallah beğenirsiniz.
Başlamadan önce oy verir misiniz? 💓

Barlas'ın ağzından

Sabah erken kalkmış depoya gidiyordum. Dün şerefsiz Hilal'i aramış tehtid etmişti.

Bize arabayla ateş eden adamların olduğu depoya gidip onları konuşturacaktım, bu kadar sustukları yeterdi.

Deponun önünde durup indim. Korumaların sayısı azdı. Kaşlarımı çattım, ben buraya bu kadar az koruma koymamıştım.

Beni gören korumalardan biri yanıma geldi.
"Hoşgeldin abi." üstünde biraz tedirginlik var gibiydi.

"Diğerleri nerede?" dedim sertçe. Korkuyla birkaç adım geriledi.

"A-abi adamlar kaçmaya çalıştı. Diğerleri yakalayıp tekrar bağladılar. Şimdi de başlarında duruyorlar."

Her kelimesinde sinirim daha da arttı. Demek aramızdaki hain buradaydı!

Hızla içeri girdim. İçeri girmemle demir kapı gürültüyle açıldı, bütün gözler bana döndü.

Sandalyede bağlı adamlara yaklaştım.
"Yerlerini söyler misiniz yoksa başka yöntemler mi kullanayım?"

Birbirlerine bakıp gıcık gıcık sırıttılar. Zor yolu kullan diyorlardı. Cenk'e işaret verdim. Başını sallayıp gitti.

"Bunu siz istediniz ama söylemediğinize pişman edeceğim!" dedim sertçe.

Cenk'in getirdiği aletlere bakıp penseyi aldım. Alt kademelerden başlayacaktım. Acı seviyesini kat kat arttıracaktım.

"Önce senden başlayalım."
Bağlı olan elini tutup tırnaklarını tek tek sökmeye başladım.

Koca depoyu acı çığlıkları doldurdu. Yanındaki adam korkuyla ona bakmaya başladı. Sırıttım, daha yeni başlamıştık.

Tuzu alıp parmaklarına bastırdım. Bağırarak sandalyede debelenmeye başladı.

Penseyi bırakıp aletlerin içinden çekici aldım. Diğerine yaklaştım.

"A-abi y-yapma ne olur."
"Yerlerini söyleyecek misin?" kararsızca baktı.
"Bilmiyorum yerlerini abi lütfen."
"O zaman yalvarma sus. Bakalım sen ne kadar dayanabiliyorsun."

Yalvarmalarını dinlemeyip çekici parmaklarındaki eklemlerin üstüne teker teker serçe vurdum.

Kemikleri yerlerinden çıktı. Acıdan gözleri baygın baygın bakıyordu. Daha yeni başlıyoruz demiştim.

Kemiklerinin çıktığı eklem yerlerine elimle bastırdım. Gözlerini büyütüp bağırmaya başladı.

Daha sonra kafası geri düştü, bayılmıştı. Diğerine baktım, gözlerindeki korkuyla net bir şekilde görebiliyordum.

"Size ilk başta söylemeniz için fırsat tanıdım fakat siz söylememeyi tercih ettiniz yani siz istediniz bunu!" dedim sertçe.

Çekici bu sefer köprücük kemiğinin üstüne getirdim. Bu kemik küçük bir darbeyle kırılabilirdi ve bütün vücudun dengesini bozardı. Aynı zamanda her hareket edişinde acı içinde kıvranmasına neden olurdu.

Çekici kaldırıp vurdum. Kırılma sesiyle birlikte omzu aşağı düştü. Acı içinde bağırdı. Aynı şeyi yanındaki adama da yaptım.

"Limonu getir." dedim Cenk'e.
"Siz de başlarını arkadaki kısma yerleştirip sıkıştırın." dedim korumalara.

Şimdi ise başları geri yaslı ve sabitti. Cenk limonu kesip getirdi, korumalara verdi. Adamların yanlarına geçip hazırda beklediler.

"Şimdi son bir şans veriyorum. Yerlerini söylüyor musunuz yoksa susmaya devam mı edeceksiniz?"

"Abi valla bilmiyoruz."
"Abi gerçekten bilmiyoruz yapma abi."

Korumalara işareti vermemle limonları gözlerinin içine sıkmaya başladılar. Başlarını sallayıp debeleniyorlardı ama kafaları sabitti.

Bunların bu acı dolu bağırışlarını çok dinlemiştim.

"Yeter sıkmayın." Depodaki adama doğru ilerledim.

"Ben gelene kadar bunları kendilerine getirin."

Odaya girip masaya oturdum. Arkamdan Cenk de geldi.

"Kameralara bağla bilgisayarı." birkaç işlemden sonra deponun içini gösteren kameralara bağlanmıştı.

"Biraz geri sar." adamlara işkence ederken içlerinden biri telefonuyla bir şey yapıyordu. Kaşlarımı çattım.

"Ne zaman girdi işe?" dedim adamı göstererek.

"Bir hafta oldu diye biliyorum abi." elimle yüzümü sıvazladım.

"Normal ayarlarına geri getir." videoyu dikkatlice incelemeye başladım.

Az önce şüphelendiğim adam diğerlerinden ayrılıp biraz uzaklaştı. Telefonuyla birini arayıp konuşma yaptı. İçimizdeki haini bulmuştum sanırım.

"Kimi aradığını öğren hemen." dedim sertçe.
"Tamam abi."

Cenk odadan çıktığında kafamı geri yaslayıp gözlerimi kapattım.

***

Kapının tıklamasıyla kafamı kaldırdım.
"Kiminle konuştuğunu öğrendim abi."
"Söyle." dedim sertçe.
"Abi tahmin ettiğin gibi içimizdeki hain o. Telefonla da bilgi aktarımı yapıyormuş."
"Şerefsiz." sinir tüm vücudumu ele geçirmişti.

Hızla yerimden kalkıp içeri geçtim. Sandalyedeki adamlara baktım. Gözleri kıpkırmızı olmuştu.

Belimdeki silahı çıkarıp ikisininde kafasına sıktım. Sonra silahı ona doğrulttum.

"Şimdi sonunun onlardan kötü olmasını istemiyorsan yerlerini söylersin."

Ellerini havaya kaldırıp birkaç adım geri gitti.

"Abi ben bir şey bilmiyorum." silahı havaya kaldırıp bir el ateş ettim. Çıkan sesle gözlerini kapattı.

Sonra silahı geri ona doğrulttum.
"Son hakkın yoksa sonraki kurşunu beyninde bulursun." dedim sertçe.

"Abi ***** deposundalar."
"Alın şu şerefsizi, bağlayın."

Cenk'e döndüm.
"Adresi duydun Cenk. Hakan'a da haber ver baskın düzenleyin hemen."
"Tamam abi."

Odama geçerken telefonum çaldı. Hilalim arıyordu. Gülümseyerek açtım.

"B-Barlas." dedi ağlayarak.

İnşallah beğenmişsinizdir. Yaşadığınız illeri yazar mısınız canlarım? 💓

Oy vermeyi, yorum yapmayı ve takip etmeyi unutmayın lütfen.
SEVİLİYORSUNUZ 💞

KARANLIK SEVDA (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin