"Benim güzel ateşim... Sana yalan söyledim."
Gözleri aralanmış kız, ona anlamak ister gibi bakıyordu. Siyah incilerinden yayılan ışıltı bir kulu kör edecek kadar büyüleyiciydi.
"Senden bir şey değil bir çok şey bekliyorum Ahu Nar."
"Korhan..."
"Seni...
Şu sol alttaki yıldızı parlatıp, ışığı bir açalım önce sonra yorumlarda buluşuruz canlarım💕
BÖLÜM-5-
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Korhan, Ahu çıkıp gideli bir saat olsa bile oturduğu yerden bakışlarını çekemiyordu hâlâ. "Benden hiç bir şey kalmadı" derken nasıl da bitikti sesi. Sadece kız kardeşinin yanında olmadığı zamanlarda yaşadıklarını ve hakkında hiç bir şey bilmediği o çocuğu tanımak için Ahu Nar'a ihtiyacı varken şimdi işler çok daha karmaşık bir hal almış oldu.
Elinin ulaştığı her yer ona iki ölümünde intihar olduğunu söylerken, Ahu gibi Korhan da buna inanmamıştı. Nazlı çiçeği asla kendine böyle bir şey yapacak bir kız değildi. Kendinden vazgeçecek olsa abisine kıyamayacak kadar merhametliydi o. Korhan dağılmış ailesinden geriye kalan canını da böyle almalarını hazmedemiyordu.
Ama Ahu Nar'da olan inanç, kendininkinden bile fazlaydı. Adli tıptan çıkan ayrıntılı rapora ulaştığında kardeşini yalnız bıraktığı zamanlar da başına olmadık bir şeyin gelmiş olabileceğini bile düşünmüştü. "Belki" demişti zihninin gerilerinde duymak istemediği bir fısıltı.
"Belki o çocukla baş edemeyeceği bir derde düştü!" Ama artık o sesin sonsuza kadar susacağına emindi. Gencecik bir kızın gözlerindeki inanç tüm tereddütleri silip atmıştı. Belki de buna inanmaya ihtiyacı vardı.
Sûhan, gittiğinden beri beynine çivi gibi çakılan ağrı yine yükselmişti. Doğru düzgün beslenmeden ve uyumadan araştırma yapıyordu. Elle tutulur tek bir kanıt için girmediği delik kalmamıştı ama elinde hiç bir şey yoktu.
Sorgusuzca odasının kapısı açıldı. Zahir uzun ama zayıf bedeniyle müsade isteme gereksinimi duymadan gelip karşısına oturmuştu. Şakaklarını ovuşturarak başını öne eğdi. Acil bir kahveye ihtiyacı vardı, belki de bir miktar konyak eklese daha etkili olurdu.
"Misafirin varmış."
"Evet."
"Kimdi?"
"Suzan'dan adını öğrendin zaten Zahir, niye laf kalabalığı yapıyorsun?"
"Bilmiyormuş gibi davranırsam, haber kuşuma kükremezsin diye."
"Kız kardeşi geldi."
"Hmm. Ahu Nar'dı değil mi?"
"Ahu!"
Bir anda hiddetle verdiği tepki onu bile şaşırtmıştı. Rahatsız edici bir his kapladı içini. Kızın kendi adını "Ahu" diye tekrar edişi ve verdiği kızgın tepkiyi hatırladı. Onun gibi davranmıştı bir anda. Halbuki 'Nar' ona çok uygun bir isimdi. 'Ahu' gözlerini temsil ederken 'Nar' ruhu için seçilmiş bir ad gibi gelmişti genç adama. Arkadaşının onu irdeleyen bakışlarını fark ettiğinde kendine gelmeye çalıştı.