Umarım beğenirsiniz🖤keyifli okumalar. Yıldızlara dokunduysak başlayalım mı??
BÖLÜM-11-
Sabah ışıkları kara bulutların arasından sızıp şehri aydınlatana kadar uyumadı Korhan. Aklı karman çormandı. Zahir'le olan görüşmesinden sonra sürekli zihnini aynı soru cümlesi istila ediyordu.
'Peşinde kimler var ve neyi arıyorlar?'
Kokusunu alıyordu Korhan. Yaklaşan ve içini daraltan bir şey geliyordu.
Beyninin içinde ucu bucağı görülmeyen bir soru listesi vardı. Üstün körü bir hesap yaptığında o adam siteye Ahu ikinci sınıfın ikinci dönemine başlayacağı zaman girmişti. Buna göre dört yıldır sürekli, sessizlik içinde kızı gözetlemişti. Ahu'nun konuşma tavrından adamla çok konuşmaları olmadığı net anlaşılıyordu.
Adam bir gözcüydü!
Ama neyi gözlüyordu orada tıkandı Korhan.Her gününe aynı saatte başlar ve aynı düzenle devam ederken şu bir kaç hafta onu tekrar en dibe çekmeye çalışıyordu. Hayatta en değer verdiği gitmişti. Niye, nasıl hiç bir soruya cavap bulamamıştı ama avucunun içinde bir gerçek vardı.
Sûhan!!!Sûhan yoktu artık. Kalbi sıkıştı, nefesi daraldı. Sûhan yoktu değil mi?
Annesi düştü zihnine. Ona söyleyemezdi! Ona bir kaybı daha olduğunu acımasızca söyleyemezdi. Annesi insanlar tarafından "saf" olarak nitelendirilen biriydi. Korhan onun bu dünya için fazla merhametli ve fazla iyilik dolu olmasının sonucu olarak böyle etiketlendiğini biliyordu.Şimdi babasından kalan ve Korhan sayesinde olabilecek en güzel şekliyle düzenlenmiş evlerindeydi. Yanına güvendiği bir kadını yerleştirmişti.
Bir dava sonucu tanıştığı, hayatta kimsesi kalmamış bir kadını...İyi arkadaş olmuşlardı. Emine hanım diğer insanların aksine annesinin kalbinin aklığını görüyor ve onu saf olarak nitelendirmiyordu.
Akli melekeleri için bir raporu yoktu ama hayatta korunmasız kalırsa yaşayamayacak bir kırılganlığı ve kötüye dair her şeyi reddeden bir yapısı vardı. Babası da o yüzden çok sevmişti annesini.
Korhan emindi, babasının ailesiyle hiç bir bağının kalmama nedeni annesinin durumuydu. Yıldıray ailesinin kanına yakışmayan bir kadındı neticede. Mesela türlü saray oyunları bilmezdi. Kendine yöneltilen kötülüğü anlayamazdı. Zarar gördüğü kişiye bile merhamet ederdi ve gülerken bir çocuk neşesi taşırdı.Hayır! Asla onların bahsettiği gibi zihinsel bir engeli yoktu. Sadece...
Sadece kalbinde bir süveyda ile doğmamıştı.
Babasının kaybında bile hatırlıyordu Korhan annesinin metanetini. Salondaki babasının resmine her gün bakıp "çocuklara çok iyi baktım bu gün Tarık" deyişini asla unutmazdı. Korhan hukuk fakültesini kazandığında büyük bir gururla o resmin karşısına geçmiş ve " o senin gibi çok akıllı, çok iyi anne oldum ona" demişti. Aferin bekleyen bir çocuktan farkı yoktu. Dikiş dikerek kazandığı üç kuruşları bile müjde verir gibi o resime anlatırdı. Sûhan'ın yaramazlıklarını, Korhan'ın onlar için yaptıklarını her gün rapor verir gibi atlamadan o resimle paylaşırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİYAN
Romansa"Benim güzel ateşim... Sana yalan söyledim." Gözleri aralanmış kız, ona anlamak ister gibi bakıyordu. Siyah incilerinden yayılan ışıltı bir kulu kör edecek kadar büyüleyiciydi. "Senden bir şey değil bir çok şey bekliyorum Ahu Nar." "Korhan..." "Seni...