"Benim güzel ateşim... Sana yalan söyledim."
Gözleri aralanmış kız, ona anlamak ister gibi bakıyordu. Siyah incilerinden yayılan ışıltı bir kulu kör edecek kadar büyüleyiciydi.
"Senden bir şey değil bir çok şey bekliyorum Ahu Nar."
"Korhan..."
"Seni...
Canım okurlarım bölüme geçmeden tekrar bir UYARI yapmak istiyorum ki olmadık şeyler sorgulanmasın. Bu bir kurgudur. Şu anın Türkiyesini yada Türkiyenin yöneticilerini hedef gösterme gibi bir düşüncem asla yok. Yanlış yerlere çekilmeye, gerçek bir siyasi amaç güdülmeye asla çalışmıyotum. Kendimce öyle olsa böyle olsa dediğim düşünceleri gerçeklikten soyutlayarak bir şeyler yazıyorum. Bunu lütfen göz ardı etmeyiniz.
Ama bir hayalim var bu doğru. Şifa da ve Ziyanda sık sık dile getirdiğim İNŞALLAH dediğim bir hayal. Turan ilkesini kendi hayalimdeki gibi yaşamak isterim. Sadece Türk ırkını üstün görerek değil ama. Türklerin Savaş onuruyla yönettiği ve kimsenin ırkına, diline, dinine bakmadan özgürce yaşayacağı dünya diliyorum. Bunu yaşamadan ölmek istemiyorum. Birilerinin de mazlum olan halklar için savaş verdiğini kurgularımda yaşayarak ruhumu mutlu ediyorum. Belki bir çoğunuz anlamayabilirisiniz ama çok fazla anlayanım da olacaktır.
Bu da benim İnşAllahım işte, keyifli okumalar hepinize🦋🖤
BÖLÜM-33-
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Korhanın, Ahunun yüzünde aradığı cevap gözlerini kapatmasına neden olmuştu. Kulakları uğulduyordu.
Ahunun yüzünü kavrayan elleriyle tekrar aralandı kehribarları. Ahunun dolu dolu olan ama saf mutluluk akan incilerine baktı.
"Yaşıyorlar Ahum..."
Tekrar ederse gerçekliği kesinleşecekti sanki. Ya da Ahu ne kadar çok bu kelimeyi söylerse Korhan o kadar çok inanacaktı.
Ahunun hızlı hızlı başını sallaması, yüzündeki ellerinin tenini okşar gibi minik hareketlerle sakallarında dolaşması ve yüzündeki gülümseme...
Sağ yanağında bir tanecik yer bulmuş gamzesini gösterecek kadar güzel bir gülümseme...
Korhanın aylar önce gördüğü ama artık varlığından umudunu kestiği o ışık saçan gülümseme...
"Hayattalar...Allahım nefes alıyorlar..."
Ahunun sayıklar gibi tekrar ettikleriyle elini başının ardına yaslayıp ona sıkı sıkı sarıldı.
Korhanın su damlası hayattaydı. Minik bebekleri... Narin çiçekleri bir yerde nefes alıyordu.
Ahunun, Ahisi o toprağın altında değildi. Bir mezar başında beni bırakma Ahi diye feryat eden Ahunun, Ahisi nefes alıyordu.
Şimdi ise asıl olan soru beyinine balyoz gibi düştü. Neredeydi o zamana kardeşleri? Kimin elinde, ne haldeydi?
Ahuyu sıkı sıkı sararken ardında ikisini izleyen adamın gözlerine baktı Korhan. Kalbindeki bu deli çarpıntıyı kontrol etmek ister gibi derin derin soluk aldı.