Nasıl Kutlasak..? Bilmem(!?!?!)

2.7K 216 22
                                    

Bölüm şarkısı Meg&Dia-Monster

OKUMALAR ÖYLE BIR DÜŞTÜKİ BU DÜŞÜŞ, BENZINI BITINCE BILMEM KAÇ KILOMETRE YÜKSEKTEN YERE ÇAKILAN UÇAĞIN DÜŞME HIZINDAN DAHA ÇOK DÜŞTÜ!!!! VOTE VE YORUM DESEN ZATEN O DA OKUMAYLA BERABER DÜŞTÜ.
ARKADAŞLAR BU KITAP YB YAZDIĞIM GÜN 90 OKUMA ALIYORDU, 5 GÜNE YAKIN SÜREDE 300'Ü GEÇİYITDU YBLERIM. ARTIK HAFTADA 50 ZOR BULUNUYOR! YAZDIĞIM UZUN BÖLÜMLERE VE EMEKLERE CIDDEN YAZIK!
BU ARADA BU BÖLÜMDE BIR KAÇ MAZOŞIST KELİMESŞ GEÇIYOR. KIMSE YANLIŞ ANLAMASIN, NE BILEYIM MAZOŞİSTLERİ KÖTÜLÜYOR GIBISINDEN.

Selin

"Çıkın buradan!"
"Olmaz!"
Melis mor gözleriyle bize baktı. "Çıkın buradan! Güneş doğacak zaten!"
"Ama-" diyecek oldumki Melis bağırdı. "Lideriniz olarak EMREDIYORUM; gidin!"
Bunu söyledikten sonra karaltıyı kollarından tutup spor salonuna doğru ittirdi.
Merdivenlerde olduğum yerde durdum. Furkan omzumdan tuttu. "Hadi..."
Elini omzumdan çektim ve merdivenlerde durup bizim çocuklara baktım. "Gidemeyiz! Melis'in yanına gitmeliyiz. "
Herkes bana şaşkınca bakarken Furkan önümde dikildi. "Selin, ne olursa olsun şu an doğru olanın bu okuldan kaçmak olduğunu biliyorsun. "
"Evet! Ama yapamam!"
Sırtımı dönmüş tam merdiven inecektimki birden ayaklarım yere değmemeye başladı. Sonra tepetaklak oldum. Kafamı kaldırdığım halde önüme düşen saçlardan kurtulamamıştım bu yüzden ellerimle saçımı tuttuktan sonra kafamın, Furkan'ın poposuna çok yakın olduğunu fark ettim ve olabildiğince çekildim.
"Furkan! Indir beni! Manyak! Insan sevgilisini poposundan tutar mı? Psikopat!"
Aklıma gelenleri sıralarken Furkan beni sırtından indirmedi. Hatta umursamadı bile! Okul binasının giriş katına vardığımızda Furkan beni sırtından indirdi.
Tam ağzımı açmış psikopat dşye bağıracakken eliyle ağzımı kapattı. "Daha fazla bağırma. Lütfen..."
Elini çektiğinde sustum ama bakışlarım konuşuyordu.
Üst kattan da, koridordakiler de, herkes yanımıza koşarak geldi. Etrafta uğultular çıkarken Berfin, bana Melis'i anımsatarak "Kesin lan sesinizi!" diye bağırınca dikkatleri üzerine çekti ve hepimiz sustuk.
Elini havaya kaldırdı ve işaret parmağını kaldırarak "Sayım yapacağım. " dedi.
Sayım yaptıktan sonra kaşlarını çattı. "Ablam ve Koray nerede?"
Batu, "Melis kendisine dönüşen karaltıya savaşıyor ama- bir dakika, Koray nerede?" dediğinde bir uğultu koptu.
Nisa iki elini birbirine bir defa vurdu ve "Kesin Melis'in yanına koştu!" dedi.
Berfin elini alnına koydu. "Bir dakika... Şeyma, Zeynep ve Emir..." dedi.
Seçil söze atıldı. "Zeynep bıçaklandı, Şeyma'da Berke'yi arıyordu. "
"Ama Berke gitti. "
"O da tuzağın okul olduğunu öğrenince yardıma gitmişti. "
Yanımıza koşarak gelen Şeyma'ya baktım. "Kapı açılmıyor. Sıkışmış. "
Sedat, Şeyma'ya bön bön bakarak "Telefondan ara. " dedi.
"Kapalı. "
Furkan söze atıldı. "Bakın. Her şeyden önce; güneş doğmadan bu okuldan çıkmalıyız yoksa o karaltılar bize dönüşecekler. Hatta biri Melis'e dönüşmeye başladı bile. "
Ilayda elini kaldırdı. "Biri bana dönüşmeye başladı bile. "
Mert "Dönüştükten sonra bizi öldürüp yerimize geçecekler bu yüzden hemen çıkmalıyız. " dedi.
Şeyma ellerini bacaklarına vurdu. "Zeynep! Zeynep bıçaklandı! Ölürse şimdi onun yerine geçecekler!" dedi.
Anında "Koşun!" diye bağırdım ve kantine doğru koşmaya başladım. Kapıya vardığımızda kapıdan biraz uzakta durduk. "Üçe kadar sayacağım. " dedim.
"1-2-3!"
Hepimiz bağırarak, çığlık atarak kapıya doğru koştuk. Kapı açıldı ve büyük bir grup olduğumuz için adım atacak yer bulamayız üst üste yere yığıldık. Birbirimizi aşmaya çalışarak emekleyerek kantinde yürümeye başladık. Zeynep ve Emir'in yanına vardığımızda Zeynep'in kapalı gözlerine baktık.
Ağzım kocaman açılmıştı. Hem şaşkınlıktan hem de korkudan. Kesinlikle "o" şeklinde değildi. Çığlık atmak istiyor ama gücü yokmuş gibi.
Çığlık at Marcelina. Bir arkadaşın daha öldü. Hadi çığlık at.
Olmuyor.
Şaşkınım.
Korkuyorum.
Kırgınım.
Ve-ağlayan bir erkek var! Emir.
Itır donuk bakışlarıyla Zeynep ve Emir'e baktı.
Etrafıma baktım. Hepimizin gözlerinde duygu vardı. Gözlerimiz dolmuştu. Birsürü duygu geçiyordu.
Nisa hıçkırarak, Ilayda elini ağzına bastırmış bir şekilde ağlıyordu. Mert, elini İlayda'nın omzuna sardı. Ilayda, yüzünü Mert'in göğsüne gömüp ağlamaya başladı.
Peki Itır..? Itır'ın gözlerinde hiç bir duygu göremiyordum.
Ağlamamak için insanlar boğazımdaki yumruyu bastırmaya çalışırken dudakları büzüşür (mesela benim), ama Itır tamamen düzdü. Her zamanki beyaz yüzü, kabarık kıvırcık ve lacivert saçları, donuk bakışları, büzüşmemiş ve düz dolgun dudakları.
Yavaş yavaş, küçük adımlarla Zeynep'e yaklaştı. Zeynep'in önünde dimdik durdu. Boynunu sola doğru hafifçe yatırıp Zeynep ve Emir'e baktı.
Itır'a baktım. "Şey... Itır, neden öyle bakıyorsun?"
Başımı eğip Itır'ın yüzüne baktım. Kahverengi gözlerine baktım... Siyah göz bebeğinin siyah kısımları, suya dökülmüş boya damlası gibi gözünün gerş kalanına bulaşmaya başladı.
Hemen kafamı çektim. "Iı çocuklar... Itır'a bir şeyler oluyor..."
Itır sağ elini, sağa doğru hızla savurdu ve Emir sağa doğru uçarak kantin duvarına yapıştı.
Çığlık atarken elimle, çenemden burnuma kadar kapattım. Hepimiz Itır'a korkuyla bakarken O, bize döndü. Iki elini aynı anda bize doğru savurdu ve çığlıklar eşliğinde duvara yapıştık. Sırtım duvara sertçe vururmen dişlerimi sıkarak acıyla inledim. Meraklı bakışlarımı Itır'a çevirdim. Elini Zeynep'in alnına koydu. Siyah gözlerini yavaşça kapattı. Başını geriye atıp tavana bakar gibi kaldırdıktan sonra ağzını açtı. Ağzından siyah dumanlar çıkmaya başladı. Duman havaya süzülerek çıkarken dehşetle olanları izledim.
Esra büyük bir şaşkınlıkla "Aman Allah'ım..!" dedi.
Itır'ın Ağzından çıkan dumanlar kesilince gözlerini açtı. Kahverengi gözleriyle etrafa baktıktan sonra olduğu gibi yere yığıldı.
Duvara yapılan bizler de yere yığıldık. Hemen ayağa kalkıp Zeynep ve Itır'ın yanına gittik. Itır'ın köpeği Emma başını havaya kaldırmış, hala tavanda süzülmekte olan siyah dumanlara bakıyordu ve yüksek sesle havlıyordu.
Itır gözlerini açtı. Derin bir nefes aldı. "Zeynep'i ele geçirmelerine az kalmıştı ama ruhu çıkarmayı başardım. Şimdi Zeynep ölmeden önce çıkarın onu buradan. " dedi.
"Sen iyi misin?" dedim endişeyle.
"Yorgunum. "
"Pekala. " dedikten sonra Emir Zeynep'i kucağına aldı. Aytekin de Itır'ı kucağına aldıktan sonra koşarak kapıya yöneldik.
Karaltılardan biri kapıyı kapattı. Anahtarları elinde sallayarak bize baktı. Ve onun... Sarı saçları vardı! Sadece yüzü vardı, vücudunun geri kalanı tamamen siyahtı ve yüzü İlayda'yla tamamen aynıydı.
Karaltı Ilayda gülümseyerek İlayda'ya baktı. "Ovv, Barbiecik bensiz mi gideceksin?"
Mert bir eliyle İlayda'yı arkasına çekti. Sinirli bir sesle "Ver anahtarları!" diye emretti.
Karaltı Ilayda işaret parmağını Mert'e doğru sallayarak cıkcıkladı. Sonra işaret parmağıyla sol tarafını göstererek "Şu kırık camı görüyor musunuz?" diyerek kırılan pencereyi işaret etti.
Hepimiz kırık pencereye baktık. Karaltı Ilayda gülümseyerek anahtarı kırık camdan fırlattı. Biz ona dehşetle bakarken karaltının arkasından dolaşan Berfin'e baktık. Elindeki cam sürahiyi karaltının kafasına geçirdi. Karaltı yere düşünce tam sevinecekken kantinin cam kapısından okul koridoruna baktığımızda diğer karaltıların kantine doğru koştuğunu gördük. Batu anında "Hassiktir!" diye bağırdı.
Seçil hızlı davranarak "Yangın çıkışına gidelim!" dedi ve yangın çıkışının olduğu kapıya doğru koşmaya başladı.
Hepimiz kapıya koşarken Hande, "Ama o kapı sadece dışarıdan açılabiliyor, girersek bir daha çıkamayız. " diye itiraz etti.
Haklıydı. Yangin çıkılı kapısı sadece dışarıdan açılıyordu. Kapıdan içeri girdiğinizde küçük bir odacaklar karşılaşıyorsunuz. O odanın içinde bir kapı daha var ve o kapı yangın çıkışı merdivenlerinin kapısı ama hep kilitli tutuluyor.
Seçil kapıyı işaret etti. "Bunu mu tercih edersin," sonra kantin kapısını kırmaya çalışan karaltıları gösterdi. "...yoksa bunu mu?" Sonra kapıyı açtı. "Şahsen ben bunu seçiyorum. " dedi ve içeri girdi. Hepimiz küçük odacığa oluştuktan sonra kapıyı kapattık.
Işığı bulup açıktan sonra Seçil yangın çıkış merdivenlerinin kapısını açmaya çalıştı. "Kilitli!"
Furkan söze atıldı. "Kızlar, kredi kartınız var mı?"
Hep bir ağızdan "Kredi kartı mı?" dedik.
Göz devirdi. "Tamam, tel tokadınız falan var mı?"
Sedat tek kaşını kaldırıp "Bu kapı tel tokayla açılmaz. " dedi.
Nisa cebinden karta benzer bir şey çıkardı. "Ben de otobüs kartı var. "
Furkan hemen kartı eline aldı. Kapıyı açmaya çalışırken kantinden gürültüler geliyordu.
Hepimiz yere oturmuş çaresizce Furkan'ın kapıyı açmasını bekliyorduk.
Aytekin kafasını kaldırıp "Acaba Melis ve Koray n'apıyor?"
Şeyma düz bir sesle "Onları orada bırakmamız gerekiyordu. Doğru olanı yaptık. " dedi.
Ilayda kafasını kaldırıp tavana baktı. "Doğru olan... Neden hep en kötü şeyler doğru olan? Arkadaşını bırakmak kötüdür ama doğru olan bu..!"
Itır kararlı bir sesle konuştu. "Kurtulacaklar. " Sonra kucağındaki Zeynep'e bakarak ağlayan Emir'e baktı. "Kurtulacağız. HEPIMIZ. "
Furkan tepinerek "Açtım! Kapıyı açtım!" diye bağırdı.
Hemen ayaklanıp odadan çıktık. Daireler hareketler çizen merdivende düşmemeye çalışarak olabildiğince hızlı inmeye başladık. Merdivenden inince bahçede, kapıya doğru koşmaya başladık. Kapıdan çıktığımızda, okul bölgesinin tamamen dışında olduğumuzda çığlık sesleri ve okul binasından gökyüzüne doğru süzülen siyah dumanlar bize kazandığımızı söylüyordu.
Biz kazandık.
Peki Melis ve Koray?

Güçler Okulu 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin