Çılgın Dostluklar

4.5K 298 30
                                    

"Berfiiiiin!"
Sesimi olabildiğince yükseltiyodum.
"Berfiiin! Yardım ediiiiiin!"
Artık bağırmaktan boğazım acıyodu. Ama susmamakta kararlıydım.
"Yardım ediiiin!"
Bi adam koşarak yanıma geldi.
"Noldu kızım?"
"Kardeşim düştü! kardeşim o benim, düştü! Ambulans çağırın! Çabuk!"
Adam hemen telefonunu eline aldı. Ben az önce kardeşim düştü demiştim. Ve onun için hıçkıra hıçkıra...hayır böğüre böğüre ağlıyodum. Kalbimden bi parça eksilmişti. Şimdi onu kardeşim gibi görüyodum. Ölmesini istemiyodum. İstememiştim de zaten. Tek istediğim benden uzak durmasıydı. Ama şimdi yanımda olmasını istiyodum.
Berfin çırpına çırpına suyun üstüne çıktı. Onu görünce su elementiyle denizi tam onun olduğu kısımdan ayırdım. Sonra hava elementiyle yanıma getirdim. Titriyodu. Hem de çok. Hava soğuktu tabii üşüyodu.
Ateş elementiyle onu ısıtmaya çalıştım. Mosmor olmuş dudaklarıyla etrafa korkarak bakıyodu.
"A-abla. "
"Özür dilerim. "
Ona sımsıkı sarıldım. Göz yaşlarım çok akıyodu. Engel olamıyodum.
"Ağlama. "
Alnında kan vardı. Alnından yaralanmamıştı ama kan alnına akmıştı. Bunu görmek daha çok ağlamama neden olmuştu.
"Melis?"
"Şeyma!"
Yanıma oturdu.
Şeyma-Bu kim?
Melis-Kardeşim.
Şeyma-Ne?!
Bana çatılmış kaşlarıyla baktı.
Melis-Kardeşim o benim! Bişeyler yapın!
Şeyma-Tamam tamam sakin ol. Ambulansı aradınız mı?
Melis-Birileri aradı.
Şeyma, Berfin'in kafasına dikkatlice baktı.
Şeyma-Melis bu böyle olmicak gibi. Ambulansın gelmesi uzun sürer, burası hastaneden çok uzak. Bizimkileri arıyorum hemen.
Şeyma telefonunu eline alıp benden uzaklaştı. Bende ağlamaktan geberiyodum. Berfin git gide nefes almakta zorlanıyodu ve ben daha çok endişeleniyodum.
Yaklaşık on dakika sonra Furkan, Marcelin, Şeyma, Esra, Mert ve Koray koşarak yanıma geldiler. Yanlarında tanımadığım bi çocuk daha vardı. Berfin'e yaklaşınca Şeyma'ya dönüp soran gözlerle ona baktım.
"Şifa gücü var. "
Başımı sallayıp elini Berfin'in kafasına koymasını izledim. Çocuğun elleri beyaz bı ışık tutuyomuş gibi parlarken Berfin'in alnına akan kanların şiddeti azaldı. En sonunda Berfin etrafa daha dikkatli bakmaya başladı ve ayağa kalktı. Bana sımsıkı sarıldı, ben de ona.
Selin-Biri açıklama yapsın.
Melis-Bu Berfin, benim kardeşim.
"Ne?!"
Melis-Yani kayıp kardeşim.
Esra-Hikayeyi bilmiyorum ama öncelikle manyak grubumuza hoş geldin.
Berfin'e sarıldı.
Marcelina-Ben açıklama bekliyorum.
Melis-Gelin şu sahile inelim.
Sahile indik ve kumların üstüne oturduk.
Melis-Ailem...yani gerçek ailemden bahsediyorum, ben doğduktan beş ay sonra annem yine hamile kalmış. Beni almak için geliceklerini biliyolarmış ve Berfin güvende olsun diye onu teyzeme yollamışlar. Berfin beni öğrendiği zaman yanıma gelmeye korkmuş sonra teyzem ölünce beni bulmak için gelmiş.
Şeyma-Peki o kızın kafası nasıl yarıldı?
Melis-Az önce uçurumdan düştü.
Şeyma-Hangi uçurum?
Melis-Bak işte şurası.
Az önce bulunduğumuz yeri gösterdim.
Melis-Berfin iyisin di mi?
Berfin-Evet.
Furkan-Beyler kalkın içecek bişeyler alalım.
Kalkıp arkamızda kalan yolun karşısındaki markete gittiler. Sahile geldik. Kasım ayı bitmek üzere, kabul ediyorum soğuk ama bu tatlı bi soğuk ve şu an sahilde bulunmaktan memnunum.
Esra-Koray'la hala birliktesiniz di mi?
Başım birden öne eğildi. Gözlerim yaşardı.
Melis-Hayır. Şey...beni aldattı.
Esra-Ne?!
Selin-Ben bunun ağzına ederim!
Melis-Ya Selin lütfen. Zaten o olayı atlatmaya çalışıyoruz.
Selin-Yaptığını haklı...
Melis-Onu haklı çıkarmıyorum. Sadece konuyu kapat.
Oflayarak yerine oturdu. Sinir bozucu sessizliği bozan Şeyma oldu.
Şeyma-Ee hazır buluşmuşken bişey yapalım mı?
Esra-Ne gibi?
Şeyma-Bilmem. Siz karar verin.
Selin-Lunapark!
Melis-Aklımıza başka bişey gelmiyo zaten.
Koray, Mert ve Furkan ellerinde teneke kutularda soğuk çay getirdiler.
Selin-Ben soğuk çay sevmem.
Furkan-Biliyorum. Sana vişne suyu aldım.
Evet. Furkan ve Selin, Koray ve benim aksime birbirlerine sadık kalmışlardı ve onları böyle mutlu görmek her ne kadar birazcık da olsa canımı acıtsa da bişey söylemedim. Zaten söylemeye hakkım yoktu.
Koray bana ve Berfin'e birer soğuk çay uzattı.
Esra-Bu arada lunaparka gidiyoruz.
Mert-Nerden çıktı?
Esra-Nerden çıktıysa çıktı boşver. Melis hadi uçur bizi.
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Esra-Neye binicez?
Berfin-Gondol olur mu?
Gondol diyince hepimizin suratı asıldı. Ne diceğimizi bilemedik ve birbirimize baktık.
Berfin-Kötü bişey mi söyledim?
Melis-Tabiiki gondola binebiliriz ama gondolda korkup ruhumu çekiyolar diye bağıran bi Batu'nun olmaması kötü.
Berfin-Ne?
Melis-Sonra anlatırım.
Mert-Bence binelim. Batu'nun anısına.
Melis-Ve Seçil. Ve Asya. Ve Hande.
Hande dememle Mert'in yüzünde tarifsiz bi acı gördüm. Furkan koşarak jetonları almaya gitti. O sırada telefonum çaldı. Ushan arıyodu.
Melis-Efendim.
Ushan-Nerdesin yine kayboldun.
Melis-Off o kadar uzun bi hikayeki. Sonra anlatırım ama şu an eski arkadaşlarımla beraberim.
Selin bağırdı. "Hee çok eskiyiz biz mübarek tarih öncesinden kalmayız. Yakında müzeye çıkıcaz gelirsin artık sergiye. "
Ushan bi kahkaha attı. "Tamam. Hadi dikkatli ol yine başını belaya sokma. "
Ben başımı belaya sokmuyorum. Bela benim başımı ittiriyo.
Melis-Tamam. Bay bay.
Telefonu kapatır kapatmaz Furkan geldi.
Furkan-Hayırdır ben gelince kapattın telefonu, sustun falan.
Göz kırptı.
Melis-Saçmalama Furkan.
Elinden jeton alıp gondola doğru yürüdüm. Köşelerde bi yer oturduk. Ben, Berfin, Mert ve Esra yan yana oturduk. Önümüzde de Koray, Şeyma, Selin ve Furkan vardı.
Gondol hareket etmeye başlarken hepimizin kafasında aynı düşünce vardı: Keşke Batu burda olsaydı ve "Ruhumu çekiyolaaağğğr!" diye cırlasaydı.
Gondol iyice havaya kalkınca kollarımı iki yana açtım ve bağırdım.
"Ruhumu çekiyolaaağğğr!"
Gondol aşağı indi ve tekrar havaya kalkınca hepimiz bağırdık.
"Ruhumu çekiyolaaağğğr!"
Gondol tekrar aşağı indi ve yukarı çıktı. Yukarı çıkınca sadece biz değil, gondoldaki herkes bağırdı.
"Ruhumu çekiyolaaağğğr!"
Gondol tekrar indi. Tekrar yukarı kalktığında bu defa lunaparktaki herkes bağırdı.
"Ruhumu çekiyolaaağğğr!"
Seni unutmadık Batu. Seni unutmadık Seçil. Seni unutmadık Hande. Seni unutmadım Asya.
Gondoldan indikten sonra bütün paramızın bittiğini fark ettik. Otobüs paramızda yoktu, yani benim evim yakın ama diğerlerinin değil.
Şeyma-Melis bizi iki dakikada uçuruversene.
Furkan-Bence bu işi Batu gibi çözelim.
Şeyma-Nasıl?
Furkan-Otostop çekelim.
Şeyma-Yok artık!
Furkan kaldırımın kenarına geldi ve baş parmağını sallayarak arabalara dur işareti verdi ama araba durmadı.
Şeyma-İşe yaramaz. Kimse durmaz.
Hayır durur. Eğer bu Batu'nun tekniğiyse durucaklar.
Furkan'ın yanına gittim. Elimi omzuna attım. O da elini benim omzuma attı. Halay çekmeye ve arabalara dur işareti vermeye başladık. Çok geçmeden diğerleri de Furkan ve bana katıldı. Uzun bi kuyruk olmuştuk ve çok dikkat çekiyoduk. En sonunda bi araba durdu. Arabaya bindik ve evi en yakın olan ben olduğum için önce beni eve bıraktılar. Berfin ile beraber eve girdik. Berfin biraz çekngen davranıyodu.
Melis-Çekinmene gerek yok.
Berfin kanepelerden birine, yani benim oturduğum kanepe değil öbürüne oturdu. Ama çok usturublu oturuyodu. Yani odada yaşlı bi teyze varmış da ona saygılı olmaya çalışıyomuş gibi.
Melis-Berfin doğru düzgün otur. Çekinme. Bu arada gel sana kalıcağın odayı gösteriyim.
Ona Koray'ın odasını gösterdim.
"Bu oda artık boş. Madem öyle sen al. "
"Teşekkür ederim abla. "
"Aramızda kaç yaş fark var demiştin?"
"1. "
"O zaman abla demek tuhaf olmuyo mu?"
"Haklısın. "
Güldü. Bu eve geldiğinden beri ilk defa.
Melis-Bişey sorucam?
Berfin-Ne?
Melis-Karanlık fobin var mı?
Berfin-Evet.
Melis-Canımsın yaa.
Güldü. Bu defa ben de güldüm. Sanırım iyi anlaşıcaz.
Berfin-Şeyy yanlış anlamazsan biley sorucam.
Melis-Tabii sor.
Berfin-Bu akşam napıcaz?
Melis-Sanırım arkadaşlarımı çağırabilirim.
Berfin-Bu sabahkileri mi?
Melis-Hayır. Çağıracağım kişiler Çatlak Üçlü, bu sabahki Mert, TTNET bağlantısı Aytekin ve acıların çocuğu Berke. Bir de sevgilim Ushan.
Berfin-Neden acıların çocuğu?
Melis-Sevgilisi Nisa gibi bi çatlak da ondan.
Telefonu elime alıp bizim takımı çağırdım. Koray hariç. Ushan'la aynı mekanda olunca kötü oluyo.
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Aytekin-Napalım?
İlayda-Gerçek mi cesaret mi oynayalım.
Aytekin-Olur bence.
Nisa çantasından bi şişe çıkarınca hepimiz yere oturup daire oluşturduk. Nisa şişeyi çevirmeden önce duyuru yaptı.
"Şişenin bu kısmı soru. "
Şişenin arkasını gösterdi.
"Bu kısım cevap. "
Şişenin kapak kısmını gösterdi ve şişeyi çevirdi.
Soru kısmı bana, cevap kısmı Aytekin'e gelmişti.
Melis-Gerçek mi cesaret mi?
Aytekin-Cesareeett.
Herkes ovvv diye bağırdı. Her kafadan bi fikir çıkıyodu ama gürültü yüzünden hiç birini anlamadım. En sonunda susun diye bağırdım.
"Ben karar vericem. "
Düşündüm. Aytekin hemen hemen ne söylersek yapabilirdi. Çılgın bi kişiliği vardı ve bu kişiliği bizi her zaman güldürmüştür.
"Twerk yap. "
"Ne?! Yapmam. "
"Sanki sınıfta hiç yapmadın!"
"Evet Aytekin sınıfta yapmıştın. "
"İyi tamam. Melis çok fena intikam alcam. "
Telefonumdan Jason Derulo-Wiggle Wiggle açtım. Aytekin ayağa kalktı. Tam başlicakken "Abi yapmıyım nolur yaa." dedi. Hepimiz hayır yapıcaksın diye bağırmaya başlayınca bize tekrar götünü döndü.
Hepimiz aynı anda bağırdık.
"You know what to do with that big fat butt
Wiggle wiggle wiggle!"
Aytekin nihayet başlamıştı biz de gülme krizine girmiştik. Artık o kadar çok gülüyoduk ki yere vurmaya başlamıştık. Nakarat bitince Aytekin yerine oturdu. Müziği kapattım ama hala gülüyoduk.
Aytekin-Yeter artık susun. Hadi oyuna dönelim.
Zar zor da olsa kahkaha atmayı bıraktık. Hala kıkırdıyoduk ara sıra kahkaha atıyoduk ama en azından azaltmıştık gülmeyi.
Soru: Mert. Cevap: İlayda.
İçimden maç 90 dakka diye geçirdim. Ama bunların kavgası 90 dakkayıda aşar.
Mert-Gerçek mi cesaret mi?
Eğer gerçek derse Mert'in sorucağı soru belliydi. Cesaret derse de beni öp derdi.
İlayda-Gerçek.
Mert-Şu an aşk denen şeyi hissedebiliyo musun?
İlayda zorlanıyodu. Ne cevap vereceğini bilemiyodu bunu yüzünden anlamıştım. Bu oyunu bozmalıydım. Koşarak mutfağa gidip bi bardak su aldım sonra Mert'in kafasına döktüm.
Melis-Ya ayağım takıldı.
Mert üstünü kurulamak için banyoya gidince İlayda bana dudaklarını hareket ettirerek "Teşekkür ederim. " dedi.
Şişeyi tekrar çevirdik. Aytekin soru, ben cevap.
Aytekin iki elini birbirine vurup intikam için hazırlanıyomuş gibi yaptı.
"Gerçek mi, cesaret mi?"
"Cesaret. "
"Ushan'ı öp. "
"Çüş!"
"Banane. "
Ushan'ı yanağından öptüm. Aytekin alkışlamaya başladı. Ateş elementiyle birazcık kıçını yakmamla alkışlamaya kesti. Sonra bana tip tip baktı.
"Yakıcak yer mi bulamadın?"
Onu umursamayıp şişeyi çevirdim. Soru Zeynep, cevap Nisa.
Nisa-Valla ben gerçek diyorum.
Zeynep-Çok merak ediyorum, o aküyü çalarken aklından ne geçiyodu?
Nisa-Berke'nin gitmemesi. Bilmiyon mu mal?
Zeynep-Bak vururum ağzına mal deme.
Şişeyi tekrar çevirdi.
Soru Berfin, cevap Berke.
Berke-Cesareeeeet.
Alkışlar, tezauratlar ve Berke'nin "Sağolun. Var olun. " diyerek havalanması.
Berfin şişeyi Berke'ye uzattı.
Berfin-Bi kız gibi kırıtarak Fondoten şarkısını söyle.
Berke eline şişeyi alıp mikrofonmuş gibi yaotı ve kırıtarak şarkıyı söylemeye başladı. Mert'de geri sönmüştğ ve Berke'yi öyle görünce kocaman aöılmış gözleriyle Berke'nin yanına gidip şişeyi elinden aldı.
Mert-Ah be jader dostum, naptıkar sana?
Berke'ye sarılınca biz de gülmeye başladık. Mert ve Berke selam verip yerlerine oturdular.
Ushan-O diilde Nisa'nın önünde karizman çok çizildi.
Zeynep-Sanki Nisa'nın hali çok başka.
Nisa, Zeynep'e bi dirsek attı.
Bu mutlu halimizi bozacak bişey olmasından çok korkuyorum. Ve eminim ki hepimiz korkuyoruz.
AKŞAM İLAYDA'NIN AĞZINDAN
Melis'in evinden çıktım ve yolda yürümeye başladım. Arkamdan Nisa ve Zeynep'te geldi. İkisi de koluma girdi ve beraber yürümeye başladık.
Mert bana seslenince donup kaldım.
Mert-Gelsene.
İlayda-Ben kızlarla gidicem.
Nisa-Hayır gelmicek.
Zeynep-İlayda seninle gelmeyi kabul ediyo.
İlayda-Hayır etmiyorum.
Nisa-Ediyo. Neden bi sor bak neden sorsana.
İlayda-Neden?
Nisa-Barbiecim çünkü... Zeynep'in tuvaleti geldi.
Zeynep-Evet ayne... Ne?!
Nisa-Ee şey..Zeynep'in tuvaleti var. Biz Melis'e gitcez altına yapmasın diye.
Zeynep-Salak daha düzgün konuşsana. diye fısıldadı.
Nisa-Hadi İlayda yürü.
İlayda-Beklerim yaa bişey olmaz.
Zeynep-Bekleyemezsin sen!
İlayda-Beklerim.
Zeynep-Sus!
Zeynep bağırmaya başladı.
Zeynep-En son öyle dediğinde kapıyı yumruklamadın mı okulda? Hadi Zeynep hadi Zeynep diye! At koşturdu sanki. Hayret bişey. Yürü git! Mert al şunu şimdi iki saat kapımı ymruklicak.
Nisa-İyi akşamlaaaar.
Nisa ve Zeynep koşarak kaçtı. Tabii onları öldürüceğimi biliyolar ya kaçtılar.
Mert-Ee nasılsın?
İlayda-Yaklaşık 5 saniye öncesine kadar iyiydim. 6...7...8...9...
Mert-Neyse hadi eve gidelim.
Hiç ses çıkarmadan yürümeye başladık. Otobis durağına varınca otobüse bindik. Yol boyunca da konuşmadık. Bizden başka kimse yoktu. Rahat rahat konuşabilirdik halbuki.
Eve geldim.
Mert-İyi geceler.
İlayda-Neden yaptın?
Kaşlarını çattı. "Neyi?"
İlayda-Neden o aptal soruyu sordun bana?
Mert-Merak ediyorum.
İlayda-Neyi?
Mert-Gerçekten benden nefret mi ediyosun?
İşte buna cevap veremiyodum.
İlayda-İyi geceler.
Kapıya dönmüştüm ki yine konuştu.
Mert-Bana cevap verir misin?
İlayda-Mert lütfen... İyi geceler.
Kapıyı açıp apartmana girdim ve koşarak eve gittim.
BİLİN BAKALIM NOLDU!!!??? ZEYNEPİN NAKLİNİ KABUL ETMEDİLER. DÜZCE'DE YANİ BİZİMLE KALIYO!!! HERKES ANLASIN ÇATLAK DÖRTLÜ AYRILMAZ. EVET DÖRTLÜ ÇÜNKÜ BİZ GERÇEK HAYATTA ZEYNEP, İLAYDA, NİSA VE BEN DÖRTLÜYÜZ. EE YB NASILDI? UZUN Bİ BÖLÜM OLDU. VOTE VE YORUM BEKLİYORUM. BU ARADA ARKADAŞLAR YILBAŞI FRAGMANINI İZLEYENLER BANA HEP KİM ÖLCEK DİYE SORUYO. ONU SÖYLEYEMEM SÜRPRİZİ KAÇAR. AMA FRAGMANI İZLEYİN VE İPUÇLARIYLA BİŞEYLER ANLAMAYA ÇALIŞIN.

Güçler Okulu 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin