Kireci Çözülemeyen Hayallerim

2.9K 238 6
                                    

Koray ve ben mutfaktaki masaya oturmuştuk. Onu çağıran bendim ve diriltme meselesini konuşmak istiyodum.
"Koray... Bişey söylemeliyim. Ben ailemi seçmek istiyorum. Ama size ihanet edicekmiş gibi hissediyorum. "
"Saçmalama! İhanet falan değil bu. Aileni seçicek olman gayet doğal. "
"Ay, rahatladım. "
Gülüp bana sarıldı, ben de ona.
"Büyüyü ne zaman yapıcaz?"
"Güzel soru. Hadi hazırlan çıkıyoruz. "
Söylediklerime çok şaşırdı ama sesini çıkarmadı. Ben de bizim çocuklara mesaj attım ve en son Zeynep'in kaybolduğu ormana gelmelerini söyledim. Sanem'in yanına gittim. Benim odamdaydı ve yatağımda oturmuş müzik dinliyodu.
"Kalk. Seçimimi yaptım. "
"Öyle mi?"
"Evet! Oraya gidince öğrenirsin. "
Omuz silkip montunu giydi. Koray'da Berfin'e haber verdi. Hep beraber evden çıkıp ormana gittik. Yol boyunca kalbim öyle bi atıyoduki... Aileme kavuşucam düşüncesi. Koray'ı beğenicekler mi? Beni tanicaklar mı? Berfin ve benim isimlerimizi karıştırıcaklar mı? Bu tür düşüncelerle çıktım yola. Ormana gittiğimizde bizim çocukların bizden önce geldiklerini gördüm.
Sanem-Eee, kimi seçtin Melis?
Melis-Ailemi. Annem ve babam.
Sanem-Peki. Kolunu uzat.
Melis-Kolum mu?
İstemeden de olsa kaşlarım çatıldı.
"Elimi kessen olmaz mı?"
Bana göz devirdi. "İki kişi birden canlandırıcaz, yani çok kan gerekli olduğu için iğne getirdim. "
"İğne yapabiliyo musun? Cidden ben hemşirelere bile zor aldırıyorum, ıskalama sonra damarı. "
"Sen merak etme. Ustası oldum ben bu işin. "
Bana göz kırptı. Bu sefer ben göz devirdim. Gözlerimi sımsıkı kapatıp iğneyi batırmasını bekledim. İğneyi batırınca içimden çıkar çıkar diye hakyırmaya başladım. Sanki biri kolumdaki deriyi çekiştiriyo. İğne çıkınca nihayet gözlerimi açtım. Bi kan torbasına kanımı toplamıştı. Kanı yere dökerek yıldız çizdi. Yıldızın ortasında durdu.
"Ailenin mezarının nerde olduğunu biliyo musun?"
"Ne alaka?"
"Ona göre büyü yapıcam. "
"Hayır bilmiyorum. "
Sanem bişeyler mırıldandı. Sonra iki elini aynı anda havaya kaldırdı ve kanı döktüğü yerlerden ateş çıktı. Artık Berfin ve ben çok çok heyecanlanmıştık. Birbirimizin koluna girmekle sarılmak arası tuhaf bi pozisyondaydık. Ayaklarımızı yere vuruyor, saçımızla oynuyoduk. Gözümün önünde iki beyaz, parlak silüet belirdi. Yavaş yavaş bu karşımdaki iki parlak şeyin gözlerini seçebildim. Ve saçlarını.
Annemin gözleri benimkiler gibiydi. Kahverengi ve yeşil arasında kalmış. Annemin dirseğine kadar kıvırcık saçları vardı. Saçları kalın bukleler olarak dökülüyodu. Ve-çok güzeldi.
Babamın gözleri tamamen kahverengiydi. Berfin'in gözü gibi... Saçları kahverengiydi ve kıvırcıktı. Saçları beyaz değildi, tamamen koyu kahveydi çünkü beni ellerine geçirmek için annem ve babamı erken yaşta öldürmüşlerdi.
Annem ve babam... İsimleri neydi? Bunu dahi bilmiyodum. Şu an onlara kızını bul desem belki arkadaşlarımdan herhangi birine kızım derler.
Annem ve babam tamamen bi beden bulmuş halleriyle karşımızda durdular. Üstlerinde kot pantolon ve uzun kollu bluz vardı. Dikkatimi çeken karın kısımlarında giysinin yırtık olmasıydı. Demekki öldürülürken üstlerindeki giysilerle gömülmüşlerdi.
Berfin direk annem ve babamın boynuna atıldı.
Babam Berfin'in bileklerine baktı. Sonra "Berfin!" diye bağırıp ona sımsıkı sarıldı. Bense napmam gerektiğini bilmiyodum. Onun adını hatırlamışlardı. Benim ismimi hatırlamamalarından ve kırılmaktan korkuyodum.
Annem-Melis nerde?
Bileklerimi kapatan montumun kollarını sıyırdım ve bileklerimi havaya kaldırıp onlara gösterdim.
"Burdayım!"
Koşarak onlara sarıldım. Ağlamaya başlamıştım.
Göz ucuyla Sanem'e baktım. Gülümseyerek bize bakıyodu. Sonra yüz ifadesi değişti. Elini karnına götürdü. Sonra da boğazına. Nefes alırken zorlanıyomuş gibi bi hali vardı. En sonunda acıyla çığlık atıp dizlerinin üstüne çöktü. Hemen yanına koştuk.
"Sanem iyi misin?"
Tek söylediğim buydu. Heyecandandı işte. Sanem'i kaldırmak için kollarını tuttum.
"Dokunma bana! Kandırdınız beni!"
Kıvranırken bi yandan da bana bağırıyodu.
"Ne saçmalıyosun?"
"Ailen ne kadar güçlü... Ah! Bunu bana söylemeliydin! Senin yüzünden burda acı çekiyorum. Ölme ihtimali var bu gibi durumlarda, haberin var mı acaba?! Neden söylemedin bana?"
"Ben bi-bilmiyodum. "
"Yalancı!"
Beni ittirince kıç üstü yer oturdum.
Ayağa zar zor kalktı ve ellerini iki yanında açtı. Hala ateşi yanan yıldıza bakarak bişeyler söylüyodu.
Melis-Sanem napıyosun?
Annem ve babamın elleri beyaz beyaz parlamaya başlamıştı.
"Bunu yapamazsın!"
Sanem'e doğru bi adım attım. Tam ona dokunacakken kalkan gibi bişeye çarptım. Kendimi ne kadar ittirsem de ordan geçemiyodum. Ateş dalgalanmaya başladı. Artık ateş çok şiddetli bi şekilde dalgalanıyodu. En sonunda Sanem ateşi söndürdü. Kalkan da ortadan kalkmıştı. Sanem'i yere serip resmen üstüne oturdum. Saçlarını çekiyodum. Ara sıra yüzüne tokat atıyodum. Yüzünün acıyla buruşmuş olması bana zevk veriyodu. 

Koray-Melis sakin ol!

Beni kolarımdan tutup kaldırmaya çalıştı. Kollarında tepinerek kurtulmaya çalıştım. Sanem ayağa kalkmaya yeltenince Toprak elementiyle Sanem'i yere sabitledim. Koray'dan kurtulunca Sanem'in üstüne tekrar atlayıp mor mor parlayan gözlerimle ona baktım. Elimde bi ateş topu yaptım. Tam atıcakken Koray bağırdı.

"Melis kendine gel!"

Yine Şeyma'yı az kalsın öldürüceğim günkü gibi olmuştu. Ateş topunu bi ağaca fırlattım ve ağaç yanmaya başladı. Bizim çocukların çığlıklarını duyabiliyodum. Sanem'in alevle parlayan saçlarını çekmeye devam ettim. ama bu yeterli gelmedi. Daha büyük bi acı çekmesini istiyodum.

Ayağa kalkıp ruh elemetiyle ellerimi ve gözlerimi mosmor parlattım. Sanem bana korkuyla bakarken onu havaya uçurdum ve gçlerini almaya başladım. Güçlerini alınca yere düştü. Güçlerini mor bi top haline getirip ellerimin arasına aldım ve ellerimi birbirine bastırıp bi elimi ileri diğer elimi arkaya doğru iterek güçlerini yok ettim. Sanem ağlarken bütün sihir gitmişti. Ağaçlar artık yanmıyodu ve gözlerim parlamıyodu.

sanem ağlayarak ordan kaçarken ben de ağlamaya başladım.

olanları düşünüyodum.

Derler ya annen tam bi melektir. Annem çok güzeldi. 

Baban hayatının en büyük aşkıdır. O an babama aşık olmuştum resmen.

Ben ağlarken Berfin yanıma geldi ve birbirimize sarıldık. ikimiz ağlamaya devam ederken bizim çocuklar çevremizi sardı ve büyük bi grup kucaklaşması yaptık.

1HAFTA SONRA

İşte yine o ormandayız. Ailemi ilk ve son kez gördüğüm yerde. Etrafa öylece bakkınırken bizim çocuklarda bana tuhaf tuhaf bakıyodu. Bi şey ima ediyolardı sanki.

Ben ne var der gibi bakarken Koray yanıma gelip elimi tuttu. 

"Bişey söylemem lazım."

Öyle bi umut ve heyecanla bakıyoduki... üstüne bir de bizim çatlak grubunun imalı bakışlarını eklersek ortaya nasıl bi anlam çıkarmam gerekiyo bilemiyorum.

Güçler Okulu 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin