FİNAL

3.9K 209 47
                                    

Bölüm şarkısı-Smash Mouth-I'm A Believer

"Kalkın kalkın kalkın! Saat 3 olmuş! Karneleri kaçırdık! "
Koray beni tutup "Melis sakin olur musun?" diyerek kanepeye oturttu.
"Saat daha 8. Senin saatin yanlış. Ayrıca bugün Perşembe!"
Berfin karışmış saçlarından elini geçirdi. "Icki içmene rağmen nasıl bu saatte uyandın? "
"Boşver şimdi. Şu videolara bakalım. "
Hepimiz telefonları elimize aldık.
Benim telefonumda gördüğüm ilk videoya tıkladım.
Sahildeyiz! Doğru ya, sahilde içmeye başlamıştık. Sahilde, etrafta koşuyoruz. Karaya vuran deniz dalgalarında zıplayarak etrafa su atıyoruz.
Hande elimdeki telefona bakarak "Hatırlıyorum sahili! Su savaşı yapmıştık! Çok eğlenceliydi!" dedi.
Videoda su savaşı yapmaya başlamıştık. Ben de hatırlıyordum. Su savaşı cidden eğlenceliydi. Sonra kamerayı, yani telefonumu Seçil alıyor. Koray beni kucağına alıp kahkahalar eşliğinde denize götürürken Seçil hepimizi çekmeye devam ediyor.
"Bunu facebook ve instagrama koymuşum ama bu video sakıncalı değil. Durabilir. " diyerek başka bir video açtım.
Videoda hepimiz "İ.İ.İ. Günü!" diye bağırıyorduk.
Marcelina kaşlarını çattı ve "İ.İ.İ. Ne?" dedi.
Zeynep, "Ilk içki içtiğimizde bir video çekmiştik ve videoda I.İ.İ. Günü, yani İçilen Ilk İçki Günü diye bağırmıştık. " dedi.
Sonra Berke, karşımdaki koltuğa atladı ve "Ama bizim 2. İçki günümüz bu. " dedi.
Nisa parmağını şıklatarak bir düşüncesi olduğunu belirtti ve "O zaman bu; İçilen Ikinci İçki Günü!" dedi.
Ayağa kalktım ve ellerimi belime koydum. "Pekala herkes buraya toplansın sayım yapıyorum. " dedim.
Herkes oflana puflana salona geldi. Sayıma başladım ve "Furkan nerede?" dedim.
Herkes hemen ayaklandı ve evin içinde Furkan'ı aramaya başladık. Marcelina endişeli bir sesle "Yok. Hiç bir yerde yok. " dedi.
"Ya tamam, sakin ol. " dedi Esra.
Mert, "Furkan'ı Arasana telefonundan. " deyince Marcelina cebinden telefonunu çıkardığı gibi arayıp kulağına götürdü.
Hepimiz sesin geldiği yöne baktık. Mert cebinden Furkan'ın telefonunu çıkardı. Ona tuhaf tuhaf bakarken "Telefonlarımız aynı, karışmış olmalı. " dedi.
Koray, "Pekala Mert ve Berke arabayı çalıştırın sahile gidelim. Orada arayalım. " dedi.
Hemen hazırlanıp evden çıktık. Etrafta araba arasak da yoktu.
Mert elini alnına vurdu ve "Lan arabam nerede?!" dedi.
Endişeli sesimi bastırmaya çalışarak "Ya sakin ol. Buluruz. " dedim.
"Nasıl bulacağız Melis?"
"Ne bileyim ben! Buluruz işte!"
Ilayda, elinde telefonla "Polisi mi arasak?" dedi.
Hemen elinden telefonu kaptım ve "Hayır! Önce neler olduğunu anlayalım. Sonra boş yere aradınız diye konuşup dururlar. Gelin, Hava Elementi'yle götürürüm sizi sahile. "
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Sahile varmıştık ve etrafta yürüyerek Furkan'ı arıyorduk.
"Furkan!"
"Furkan!"
"Gençler!" Arkamızı dönüp bize seslenen adama baktık. "Siz dün gece burada içki içen gençlersiniz, değil mi?"
Birbirimize bakarak "Evet. Biziz. " dedik.
Marcelina adama bakarak "Bizim arkadaşımız kayıp, bulamıyoruz. Siz biliyor musunuz?" dedi.
"Ben dün sizi gördüm. Servis şoförüyüm ben, servise bindirdim hepinizi. Araba kullanmanızı istemedim. Sonra verdiğiniz adrese bıraktım sizi. "
Berke iki elini birbirine vurarak "O zaman arabalarımız burada park ettiğimiz yerde. " dedi.
Adama "Teşekkürler. " dedikten sonra Mert ve Berke'nin arabasına koşarak gittik.
Arabanın camına yapışmıştıkki Mert, "Burada da yok. " dedi.
Sedat umutsuz bir sesle "Şimdi kimse Furkan'ı görmemiş mi?" dedi.
Esra da aynı umutsuz sesle "Dün yaptığımız bir sürü şeyi hatırlıyorum ama Furkan'ın nerede olduğunu hatırlamıyorum. " Dedi.
Şeyma topuklarının üstünde dönerek bize baktı. Ellerini beline koydu ve saçlarını geriye savurdu. "Herkes bütün videoları incelesin. Belki bir yere giderken biri çekmiş olabilir."
Herkes telefonlarını çıkarıp videolara bakmaya başladı.
Batu elini havada sallayarak "Bir şey buldum!" dedi.
Videoyu başlattı. Hepimiz dans ediyoruz, şarkı söylüyoruz falan.
"Bakın." diyerek ekranın uç kısımlarındaki bir yeri işaret etti. "Şuradaki kıpırtıyı görüyor musun? Oradaki kişi Furkan. Şimdi kamera iyice Furkan'a kayıyor. Veeee-Furkan'ı kaçırıyorlar!"
Ilayda eliyle yüzünü kapatıp "Allah belanı versin Metehan!" diye bağırdı.
Batu çatılmış kaşlarıyla İlayda'ya baktı. "Onu tanıyor musun?"
Mert derin bir nefes aldı ve "İlayda'nın abisi." dedi.
Şeyma "Pekala. Ne duruyoruz? Hadi İlaydaların evine!" dedi gaz verir bir sesle.
Büyük bir hareketlilikle arabalara sığıştık ve İlayda'nın evine vardık.
Apartmanın önündeyken Ilayda, "Annem ve babam bu saatte işte oluyor. Yani Metehan'a istediğiniz gibi bağırabilirsiniz. " dedi.
Marcelina, arabada bulduğu beyzbol sopasını eline alıp "Bana uyar. " dediğinde "Hey hey hey!" diye bağırarak üzerine atıldık ve beyzbol sopasını elinden aldık.
Merdivenleri ikişerli çıktık. Ilayda kapıyı açıp "Metehan!" diye çığırdı.
Metehan odasından çıkıp "Ne bağırıyorsun mal?!" diye bağırdı. Sonra bizi görünce suratı asıldı. Tam bir şey söyleyecekken Marcelina koşarak Metehan'ın üstüne atladı. Biz, daha Marcelina koşmaya başladığında kocaman açılmış ağızlar ve gözlerle olayı izlemeye başlamıştık. Metehan yere düşünce Marcelina, Metehan'ın üstüne çöktü. Bluzunun yakasını tutup çekti ve "Nerde lan Furkan?!" diye bağırdı.
Metehan, dehşetle Selin'e bakarken Selin, "Nerde lan. Furkan?! Çabuk söyle! Valla gebertirim seni!" diye bağırdı.
Metehan hiç ağzını açmadan işaret parmağıyla bir odayı işaret etti. Koşarak o odaya gittik ve Furkan'ı yatakta uyur vaziyette bulduk.
Metehan ayağa kalktı. "Ben aslında Mert'i alacaktım ama karanlıkta pek seçememişim. Bu da bütün gece uyudu zaten. " dedi.
Ilayda kızgın bir sesle "Lan zaten Mert'i niye kaçırıyorsunki?" dedi.
"Şu kız isteme meselesinde biraz baskı yapacaktım. " dedi hiç çekinmeden.
Berke kahkaha atarak Nisa'ya baktı ve "Çok şükür benim ablam Beril bu kadar fena değil. " dedi.
Nisa ukalaca gülümsedi ve "Sıkıyorsa bu kadar fena olsun. Ben daha fenayım!" dedi.
Bir kolumu Berfin'in omzuna attım. Gözlerimi Aytekin'e sabitleyerek "Acaba ben de mi Aytekin'e böyle bir teknik uygulasam..?" dedim.
Aytekin gözlerini kocaman açtı ve "Ne gerek var Melis, ben buradayım işte. " dedi.
Berfin de bana aynı şekilde bakarak "O anladı zaten mesajı." dedi.
"Göreceğiz."
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
"Bugün burada, hep beraber toplanmamızın nedeni; bu sene Güçler Okulu'ndan mezun olan 11. sınıfları takdim etmek."
Oturduğumuz sandalyelerden sahnedeki konuşma yapan müdürü izliyorduk.
Üstümde lacivert bir dar kot, üstüne göbeği biraz açık, uçları püsküllü gri bir bluz vardı ve sıfır koldu. Üstünde "This Way" yazıyordu. Maşalı saçlarımın yüzümün önüne gelen kısmını tel tokayla başımın arkasına tutturmuştum ve hafif bir makyaj yapmıştım.
Heyecandan gebermek üzereydim ve heyecanımı bastırmak istermişçesine sürekli gülümsüyordum.
"Mezun olan öğrencilere, güçlerine uygun iş teklifleri gelecek ve kabul edip etmedikleri belli olacak."
Müdür, her zamanki gibi gri saçlarını sıkı bir topuz yapmış ve o topuza bir kurşun kalem takmıştı.
Elindeki Zarfta yazan ismi okudu. "Ulaş Kaya."
Ulaş sahneye çıkarken onu alkışladık.

Güçler Okulu 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin