Güvende Değilsek?

3.3K 259 21
                                    

Bölümü bir seferde yazdım hatalar olabilir.
Bölüm Fragmanı!!! (Dizi gibi s.s.) bölüm şarkısı Maroon 5-Animals lütfen şarkıyla okuyun.
Doktor-Bu hastahaneye Güçler Okulu'ndan kimse giremez.
Melis-Bir gün bize ihtiyacınız olacak ve yardım için götünüzü yırtacaksınız!
##############
Müdür-Eğer o şeyler gerçekse onları öldürmeniz gerekecek, gerçek değillerse sizi kandırdıklarını fark ettiğinizde oyun bozulur.
Koray-Mert'in boynunu kırdılar. Bana gayet gerçeklermiş gibi geldi
Müdür-O zaman onları öldürmeniz gerekecek.
###############
Eğer acil bir durum olursa Güçler Okulu'na kaçacağız.
##################
Batu-Eğer deodorant sıkarsak o boklar alev alıp patlar!
#################
Şeyma-Ikinizin birbirinizde ne bulduğunu anladım.
Zeynep-Wtf?!
###############
Seçil-Pekala kızlar beni dinleyin. Hepiniz Tabiiki normal hayatta cici davranıyorsunuzdur, ben hariç! Ama bu gece cici kız yok. Yumruklar konuşacak güzellikler!
################
Ilayda-Cici kızlıktan çık dedik sana!
Nisa çığlık atarak karaltıya sopayla vurur.
###################
Emir-Zeynep!
Zeynep-Sorun değil. Gerçekten...
Emir-Ambulans çağırın!
Şeyma-Hastahane bize yardım etmiyor!
#############
Nisa-Berke!
##################
Melis-Sen... Bensin!
Ooo, hayır Melis. Ben seni yok etmeye gelen gölgeyim!

MELİS
Hastahaneye, Mert için gittik.
Mert oflayıp "Ben iyiyim. Neden gidiyoruz ki hastahaneye? Ne gerek var?" diye söylendi.
Artık stresten çığlık atacağımı düşünüyordum ama kendime hakim olup derin bir nefes aldım ve yavaşça verdim. Ağzımi tam açmış cevap verecekken Mert tekrar "Ne gerek varki hastahaneye? " dedi.
Nefes al Melis. Sakin ol. Içinden say. 1-2-3-4-5-6-bir boka yaramıyor bu yöntem!
"Hastahane kokusundan nefret ediyorum. "
"Ay yeter! Mert bir sus!" diye ciyakladım.
Bana kaşlarını çatarak baktı. "Ne bağırıyorsun Melis? Küfür mü ettim? He, ne bağırıyorsun? "
Ellerimi havaya kaldırıp parmaklarımı birini tırnaklar gibi büktüm ve "Yaaaağğhhh!" diye bağırdım.
Batu elini uzak dur der gibi bana doğru uzatarak "Melis, calm down." dedi.
Tekrar derin bir nefes aldım ve konuya döndüm. "Boynunda herhangi bir sorun olabilir. Belki küçük bir travma olmuş olabilir ve sana bir boyunluk falan verirler."
"Berke burada doktora ne gerek var?"
"Bir yaralanmadan bahsetmiyorum; travmadan bahsediyorum. "
Hastahaneye varmıştık nihayet.
Şeyma "Annem bu hastahanede hemşire yani başhekim bize yardımcı olacaktır. " dedi.
Başhekimin yanına gittik. Odasına girdiğimizde gülümseyerek "Kapıyı kapatın lütfen. " dedi.
Kapıyı kapattıktan sonra Mert'i işaret ederek "Hasta." dedim.
Mert bana gözlerini irileştirerek baktı ve "Boynumdan..." diye açıklamada bulundu.
" Boynundaki sorun tam olarak ne?"
"AVM'DE süper bir gece geciriyorduk sonra böyle karaltı gibi şeyler-"
Mert'i lafını keserek "Boynu tutuldu. " dedim.
Esra bana eğilip "Cidden mi? Çocuğu o kadar zorla getirdin ve bir boyun tutulması mı?" dedi.
Hiç aldırış etmeden normal bir şekilde dikilmeye devam ettim.
Adam kaşlarını çattı. Sonra tekrar gülümsedi ve elini Mert'e uzattı. "Nüfus Cüzdanı lütfen. "
"Yanımda değil."
"Önemli değil, T.C. kimlik numarasını söylersen de olur."
Mert T.C. kimlik numarasını söyleyince doktorun yüz ifadesi değişti. Ayağa kalktı. "Hiç bir sorun yok, gidebilirsiniz. "
"Pardon?" dedim imayla. "Siz ciddi misiniz? "
"Gayet ciddiyim."
"Ne bir röntgen çektiniz ne de bir tutulma kremi verdiniz. Siz bizi resmen şutluyorsunuz."
"Kusura bakmayın ama Güçler Okulu öğrencileri olarak daima bela pesindesiniz ve hastahaneye bela getirirsiniz de bir hasta zarar görürse başhekim olarak ilk bana hesap sorulur. Bu yüzden gidin."
"Saçmalık!" diye bağırdım.
Furkan lafa atılıp "Nerede lan hipokrat yemini?!" diye bağırdı.
Adam gayet sakin bir şekilde bilgisayar ekranında yazarları okumaya başladı.
"Mert Eren. 17 yaşında. Güçler Okulu lisesinde 11. sınıf öğrencisi.
Sicili:
-Sarhoş araba kullanımı
-Araba kazası
-Ehliyetsiz araba kullanma (ceza ücreti ödendi)
-Kanun dışı büyüler
-Gece Klübünde kavga ve mal zararı
Peki, seninkine bakalım mı Melis?"
Dişlerimi sıkarak "Tabii." dedim.
"Melis Doğan. 17 yaşında. Güçler Okulu lisesinde 11. Sınıf öğrencisi.
-Kehanet savaşı
-Okulda kavga
-Okul malına zarar verme
-Güçlerini kontrol edememe
-Birini neredeyse öldürme"
Şeyma elini kaldırıp "O kız benim." dedi.
"Bıçaklama
-Kaçırılma
-Cinayet olay yerinde bulunma
-Sevgilisini öldürme. "
Koray el kaldırıp "Ben buradayım. " dedi.
Içimden "Evet! Koray Güney is back!" diye bağırdım.
Adam hiç bozuntuya vermeden saymaya devam etti.
"-Kanun dışı büyüler yapma.
-Okulda çoğu kez ceza alma
-Hastahane morgundan ceset kaçırma"
Koray tekrar elini kaldırıp "Evet! Ben hala buradayım. " dedi.
Tekrar bana dönüp "Daha fazla saymama gerek var mı?" dedi ukala bir tavırla.
Gayet sakin bir şekilde "Hayır. " dedim. Sonra doktor masasının karşısındaki siyah, deri sandalyelerden birine oturup bacak bacak üstüne attım ve "Çünkü; bize yardım edeceksin. " dedim yapmacıkca gülümseyerek.
Adam küçük bir kahkaha attı. "Nedenmiş o?"
Tam cevap verecekken Şeyma lafa atladı. "Annem bu hastahanede çalışıyor, bu yüzden bize yardım etmelisiniz. "
Adam sinirli bakışlarını Şeyma'ya çevirdi. "Şeyma, bu hastahaneye Güçler Okulu'ndan olmana rağmen annen burada çalışıyor diye gelebilirsin; sana izin var ama onlara yok. Özellikle de..." dedi ve işaret parmağıyla beni işaret etti. "...bunun gibi bela dolu bir kıza izin hiç yok. "
Elimi dramatik bir şekilde kalbimin üstüne koyup büyük bir mutlulukla gülümsedim. "Ah teşekkür ederim, iltifat ediyorsunuz!"
Mert bir kaç adım öne çıkıp yanıma geldi. "Melis önemli bir şey yok, iyiyim ben. Gidelim. "
Yüzümü ciddileştirip gözlerimi doktor bozuntusundan ayırmadan "Hayır!" diye sertçe çıkıştım. "Güçler Okulu'ndan gelmişsek ne olmuş yani? Bir doktor olarak yardım etmeniz gerekmiyor mu?"
Sonra ayağa kalktım. "Bir gün hepinizin bize ihtiyacı olacak. Senin bile! O zaman yardım etmemiz için götünü yırtacaksın. "
Adam dişlerinin arasından "Güvenliği çağırmadan çıkın. " dedi.
Ona kötü kötü bakarken Koray yanıma geldi ve kolumdan tutup beni kaldırdı. Tek kelime bile etmedim ve Koray beni adeta çekiştirerek çıkardı. Hastahaneden çıkıp bahçeye vardığımızda Ilayda, Mert'in koluna girerek "Biz gidiyoruz. " dedi.
Herkes, "Biz de gidelim. " tarzı şeyler söyledi.
"O zaman bir gelişme olursa haber verin. " dedim ve bu konuda anlaşarak evlerimize dağıldık.
Eve geldiğimizde Koray kapıyı kapatır kapatmaz "Ne yapıyorsun Melis?" diye bağırdı.
Kaşlarımı çattım. "Pardon?"
Berfin ellerini havada sallayarak "Çıkıyorum!" diye bağırdı ve kolarak evden çıktı.
Koray'a dönüp ellerimi belime koydum. "Ne yapmışım Koray?"
"O kavga neydi?"
"Adamın yaptığı haksızlıktı ve ağzının payını verdim. "
"Bu kadar kavga etmen gerekli mi?"
"Eğer gerekirse; evet. "
"Sana göre her zaman gerekiyor. "
"Benim için her zaman ge-"
"Melis, Mert gayet iyidi. Yani orada muayene olmasa da olurdu ama tutturdun bize yardım edeceksiniz diye. "
"Mert'in iyi olduğunun farkındaydım ama adamın öyle davranmasına çok sinirlendim ve kafa tuttum."
"Ya da kafa tutmak yerine siktir et deyip gidebilirdin. "
Ellerimi dur der gibi öne doğru uzattım. "Şu an ne kadar basit bir konu için kavga ettiğimizin farkında mısın?"
Koray'ın telefonu çalmaya başladı. Telefonu "Efendim Itır?" diyerek açınca gözlerimi pörtleterek baktım ve "Neden seni arıyor?" dedim.
Eliyle telefonun üstünü kapatıp "Şimdi de kıskançlığa mı başlayacaksın?" dedi.
Ben de "Evet efendim. Başlayacağım. Niye beni aramıyor?" diye fısıldadım.
Beni duymamış gibi yapıp telefona döndü.
Hava elementini kullanmaya başladım ve telefonu havaya doğru uçurdum. Koray, güçleriyle telefonu kendine çekmeye çalıştı ama ben daha üstün çıktım. Telefon havaya uçtular Koray da uçmaya başladı. Ayakları biraz yerden kesilince telefonu bıraktı ve gülümseyerek elime aldım.
"Itırcım bir sorun mu var?"
Itır'ın telefon ekranına göz devirdiğine emindim. "Cidden mi Melis? Yani gerçekten! Ben, en azından Bring Me To Life şarkı listesinde bulunmayan birine bakmam. "
Önce afalladım ve ne söyleyeceğimi bilemedim.
Itır konuşmasına devam etti. "Neyse. O karaltı gibi şeyler bana da saldırdı. Kolum kırıldı şimdi evdeyim. "
"Ne?! Hemen geliyorum. Adres ver. " dedim.
Adresini aldıktan sonra deri ceketimi alıp ayakkabılarımı giymek için kapıyı açtım. Koray'a dönüp "Ben Itır'a gidiyorum. " dedim.
Koray bana göz ucuyla baktı. Sonra başını sallayıp "Ben de okula gideceğim. Müdürle konuşacağım. Bu arada sınavlara sonra girmemiz için konuşurum. " dedi.
Ayakkabılarımı giderken "Orada da kavga çıkarma. " diye seslendi.
Sitemkar bir sesle "Tamam!" dedim ve evden çıktım.
Şuna bak yaa! Orada da kavga çıkarma Melis! Pekala Melis sakin ol. Bu işin altından da bir şey çıkacak.
Bok da çıkabilir!
Whatta Fuck?!
Ayh Melis sus! Yürü işte!
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Itır'ın odası da tarzını yansıtıyor. Siyah bir halı, bordo renk duvarlar, gri renk dolaplar, beyaz perdeler. Duvarlarda türlü türlü rock gruplarının (Evanescence, Apocalyptica, Three Days Grace, Skillet, Linkin Purk, Skrillex) posterleri vardı.
Üzerindeki siyah, askılı bluzde Evanescence'ın Bring Me To Life şarkısından bir söz olan "Save Me From The Nothing İ'v Become" yazıyordu.
Bluzdan sonra gözüme çarpan şey; beyaz kapıya keçeli kalemle yazılmış "Not Alone" idi.
Yazıya bakarak "Red grubunun Not Alone şarkısı mı?" dedim.
Başını evet anlamında sallarken lacivert, kıvırcık saçları gözünün önüne düştü. Eliyle saçını arkaya itmek yerine başını eğip, düşen saç tutamına üfleyerek uçurmaya başladı. Gözlerinde siyah far olmadan bana biraz değişik görünmüştü ama kafamdan düşünceyi hemen attım. Yatağının üstüne, karşısına oturdum ve kolunu işaret ederek "Nasıl kırdın?" dedim.
"O karaltı gibi şeyler saldırdı işte. Çok tuhaflardı... Ağzı yok, gözü yok, saçı yok. Çizgi film karakterlerine benziyorlar. Daha cinsiyeti belli değil o şeylerin!"
Kapıyı tırmalama sesleri ve bir köpeğin acı ciyaklamasını duyduğumda Itır'a tuhaf tuhaf bakmayı kestim. Itır kapıya bakarak "Gel!" diye bağırdı. Ona ciddi misin der gibi kaşlarımı çattım. Ama golden köpek kapıyı kendi açtı ve koşarak içeri girdi. Yatağa atlayıp Itır'a sırnaşan köpeğe şaşkınlıkla bakarken Itır bana gülümseyip "Emma, ben odama girmesine izin vermediğim sürece içeri girmez. " dedi.
"Adı Emma'mı?"
"Evet. "
"Şey... Çok şirin. "
Köpek bana yaklaşınca onu okşamaya başladım. Kısa süre sonra tekrar Itır'a döndü. Itır bir yandan Emma'yı okşayıp bir yandan olanları anlatmaya başladı.
"Akşam Emma'yla bahçede oyun oynarken geldiler. Koşarak eve girdim. Bu sefer o şeyler de eve girdi. Sonra kolum kırıldı işte... Neyseki sol kolum kırıldı! Ailem biraz kızdı. Onlardan habersiz böyle büyük bir işe kalkışmam... Ne bileyim aslında haklılar. Kimseye bu kadar yakın olmadım şimdi de kıymetini bilmezmiş gibi onlardan habersiz böyle bir işe kalkıştım. Yetmezmiş gibi... Yetmezmiş gibi bu evi de tehlikeye attım. "
"Bir süre bizde kal. "
"Ben de bunu söyleyecektim, çantam hazır bile. " dedi ve dolabın dibindeki kırmızı çantayı işaret etti.
Pekala. Kız gerçekten tuhafıma gidiyor.

Güçler Okulu 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin