13. Bölüm

800 90 3
                                    

Keyilfi okumalar!

***

Genç kız duydukları karşısında şaşkınlığını gizleyemiyordu. Karşısında ki kadının sözlerini anlamakta güçlük çekerken Arya ikizinin beyaza kesen yüzünden hoşlanmayarak araya girmişti.

"Alya ne alaka?" dediğinde Deniz Hanım üzgün bir şekilde genç kıza bakmıştı.

"Bilmiyorum ama sesindeki kararlılık beni korkuttu açıkçası. Lütfen o kadına karşı dikkatli ol kuzum," dediğinde Alya kadının endişesini giderebilmek için ona gülümsemişti.

"Merak etme Deniz teyze, o kadın benimle baş edecek zekaya sahip değil," dediğinde aslında kendisi de endişeliydi. Emin olduğu ve inandığı bir şey varsa o da düşmanın küçük de olsa asla küçümsememekti.

"Neyse bu konuyu kapatalım, Deniz teyze neler yapıyorsun? Buraya alışabildin mi?" Arya'nın sorusu ile kadın sıkıntıyla nefesini dışarıya vermişti.

"Alışmayıp da ne yapayım, Cenk'ten başka kimim var ki? Oğlum burada görev yapıyor, ben de onun yanında göçebeyim." Alya kadının üzüntüsüyle yerinden kalkarak onun yanına oturup elini tutmuştu.

"Üzülme Deniz teyze, bak ben varım şimdi, birbirimize yaverlik yaparız değil mi?" dediğinde herkesi güldürmüştü.

"Ne gülüyorsunuz, yalan mı?" dediğinde Deniz Hanım kızın eline hafifçe vurmuştu.

"Öyle tabi kızım, Allah razı olsun senden yalnızlığımı giderdin."

"Allah senden de razı olsun teyzem, o nasıl söz öyle. Allah izin verdiği sürece her zaman yanında olacağım."

"İnşallah."

"Ayy içim şişti," diyen Arya duygusal anı bozmuştu. Küçük kızın sesi kulaklarına geldiğinde Arya hemen yerinden kalkarak kızını odadan alıp salona getirmişti.Deniz Hanım hemen küçük kızı dizine oturtarak sevmeye başladı. İçinden oğlunun da Ecem gibi tatlı çocukları olması için dua ediyordu. Arya ikramlıkları hazırlayıp servis ederken bir yandan da küçük kızın yemeğini hazırlayıp ona yedirmeye başlamıştı. Keyifli geçen bir akşamın ardından Aras'ın eve gelmesi ile Deniz Hanım evine giderek akşamı bitirmişlerdi. Herkes odasına çekilirken Alya yatsı namazını kılarak yatağına uzanmıştı. Başucu lambasını yakarak okuduğu kitaba kaldığı yerden devam etmişti.

***

Genç adam sabah erkenden gözlerini açarak yatağından kalktı. İki gündür üzerinde olan yorgunluğun nedenini elbette biliyordu. Kaç gündür doğru düzgün uyuyamamasının yanı sıra senede birkaç kez kendisine uğrayan grip kapısını çalmış durumdaydı. Odasının penceresini açarak içeriye temiz hava girmesini sağlamıştı. Dolabından aldığı havlusu ile banyoya giderek ılık bir duş aldı. Annesi henüz uyanmamıştı. Mutfağa geçerek ocağın üzerine çay suyu koyarak dolaba yöneldi. Kahvaltılıkları masaya dizerken içeriden annesinin kalktığına dair sesler geliyordu.

Kadın mutfağa girdiğinde oğlunun masayı hazırlayıp çayı demlediğini görünce gülümseyerek genç adama bakmıştı.

"Hayırlı sabahlar evladım, erkencisin bu sabah." Cenk annesine gülümseyerek bakmıştı.

"Hayırlı sabahlar anacım, hayırlı sabahlar." Kadın oğlunun yüzünü okşarken adamın hafif olan ateşini fark ederek telaşlanmıştı.

"Oğlum ateşin var senin, hasta mı oluyorsun?"

"İyiyim ben, her zamanki durumlar işte. Sen endişelenme, sen masaya geç ben çay demini alana kadar fırına gidip geleyim," dedi. Genç adam üzerine hırkasını alarak evden çıkmıştı. Kapıdan çıkarken merdivenlerden aşağıya inen Aras'ı görünce onu beklemeye başlamıştı. Aras yanına geldiğinde verdiği selamı alarak onunla birlikte fırına doğru yürümeye başladılar.

GELİNCİK ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin