41. Bölüm

696 91 10
                                    

Merhaba arkadaşlar. Hikaye nasıl gidiyor. Yorum yaparsanız sevinirim.

****

Genç kız üzerini düzelterek karşısında ki binaya iç çekerek bakmıştı. Bu gün oldukça gergin bir gün olacaktı. Haftalardır beklediği duruşma sonunda görülecekti.

“Hazır mısın?” Alya yanı başında biten adama başını çevirdiğinde şaşırmıştı. Onun geleceğini düşünmüyordu. Aynı saatte dersi olduğu için dayısıyla kendisi gelmişti duruşmaya.

“Senin dersin yok muydu neden geldin?”

“Seni böyle bir günde yalnız bırakamazdım. Hadi içeri geçelim.” Cenk genç kıza yolu gösterirken Alya nefeslenerek büyük binanın girişine doğru ilerlemeye başlamıştı. Merdivenleri çıkarak kapıdan içeriye girdiklerinde karşı tarafın avukatı ve Ayfer hocayı görmüşlerdi. Alya gerilse de Cenk kızın koluna tutarak kendisine bakmasını sağlamıştı. Alya önce kolunu tutan ele bakmış sonra da gözlerini genç adama kaldırmıştı.

“Sakin ol ve haklı olduğunu aklından çıkarma Alya. Onların seni ezmesine izin verme.” Alya yutkunurken Cenk genç kızın kolunu bırakarak öne çıkmıştı.

“Hadi gidelim ve şu davayı alalım.” Alya adamın arkasından ilerlerken Cenk normal duruşunun aksine oldukça ciddi bir ifadeyle etrafına bakınıyordu. Ayfer hocayla gözleri çakıştığında kadının pişkin gülümsemesi Alya’nın sinirini bozmuştu. Kadın kendinden oldukça emin duruyordu ve bu durum Alya’yı oldukça sinir ediyordu.

“Cenk, Alya,” ikili kendilerine doğru gelen avukat Han’ı gördüklerinde adama doğru dönmüşlerdi. Üzerinde ki cübbesiyle oldukça etkileyici görünüyordu. Normal koşullarda kendilerine karşı neşeli olan Han’ın duruşmanın görüleceği mahkeme koridorlarındaki ciddiyeti ürperticiydi.

“Han abi ne durumdayız?” Alya genç adama bir süredir ‘abi’ demeye başlamıştı ki bu durum Cenk’in oldukça hoşuna gidiyordu.
“Merak etme Alya, bu gün o kadın oldukça yüklü bir tazminat ödemek zorunda kalacak.” Alya adamın sözleriyle yüzünü buruşturmuştu.

“O kadının parasını istemiyorum özür dilemesini istiyorum.”

“O da olacak merak etme. Hem senden hem de zamanında çalışmasını çaldığı diğer öğrenciden özür dileyecek. Ayrıca unvanı da geri alınacak.” Alya başını sallarken dayısı da onlara katılmıştı. Mübaşirin onların adını söylemesiyle mahkeme salonuna doğru ilerlemişlerdi. Kapıdan gireceği sırada yanına beliren kadınla bakışları ona dönmüştü.

“Bir şey elde edemeyeceksin biliyorsun değil mi? Buradan çıkınca okuldan atılman için elimden geleni yapacağıma emin olabilirsin.”

“Elbette nasıl isterseniz. Ama bir daha o okula ayak basacağınızı sanmıyorum.” Alya kadına cevap vererek hızla salona girmişti. Arkasında öfkeli bir kadın bıraktığının bilincinde davacı kişilerin durduğu bölüme geçerek Han’ın yanında yerini almıştı. Ayfer ve avukatı karşısına geçtiğinde Han’ın kaşlarını çattığını görünce Alya duraksamıştı.

“Ne oldu?”

“Şu karşımızdaki adam, görmüş olabileceğin en ahlaksız avukattır.” Alya adama kısa bir bakış atarak yeniden Han’a dönmüştü.

“Bizi ilgilendiren bir durum var mı?”

"Elbette yok ama seni sıkıştırmak isteyecektir. Bazen bel altı sorular sorabilir.” Alya tek kaşını kaldırarak Han’ın sözlerine gülümsemişti. Bu gibi saldırılarda asla pes etmezdi. Hakimin gelmesiyle hepsi birden ayaklanmıştı. Kadının ‘oturun’  demesiyle duruşmayı açmıştı. Gösterilen belgeler ve deliller ışığında dava ilerlerken hakim önce Alya’ya sonra da Ayfer’e bakmıştı.

GELİNCİK ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin