32. Bölüm

666 90 6
                                    

Keyifli okumalar.

****

Ne hayatlar vardı dört bir yanı acılarla çevrili etrafında dolanan. Ne insanlar vardı hırslarının kurbanı olan. Genç kız kollarını göğsüne bağlayarak camdan dışarıda ki hengameyi izlemeye başlamıştı. Hastane gün boyunca oldukça hareketliydi. Kaza geçiren, aile arasında şiddet ve ne yaşayıp kalp krizi geçirdiği belli olmayan hastalar. Gün boyu hastanenin acil servisi bu tip hastalarla dolup taşmıştı. Genç kız başını kaldırarak hala uyuyan genç adama kısa bir bakış atmıştı. Deniz hanımı ailesi ile birlikte eve göndermişti. Selim abisi ise memlekete dönmek zorunda kalmıştı. Serdar'ın birkaç gün daha kalıp davayı takip edeceğini biliyordu. Bu yüzden içi rahattı. Üstelik babası henüz olanlardan haberdar değildi.
"Ne düşünüyorsun?" genç adam gözlerini araladığında yanında annesini beklerken pencereden dışarıyı izleyen genç kızı görünce boğazını temizleyerek sormuştu. Alya adamın sesini duyunca arkasını döndü.
"Uyanmışsın, bir şey ister misin?"
"Çok dalgınsın, ne oldu?" Cenk şüpheyle genç kıza bakarken Alya bakışlarını kaçırmıştı.
"Bir şey yok, su ister misin? Doktor katı yiyecek yemene izin vermiyor."
"Alya çok şüpheli davranıyorsun. Ne oluyor?" Alya sıkıntıyla yüzüne gelen saçlarını geriye atarak adamın yatağına yakın olan tekli koltuğa oturmuştu.
"Aslında önemli bir şey olmadı. En azından beklemediğimiz bir şey. Kenan hoca tutuklandı!" dediğinde Cenk yerinde doğrulmak istemiş ama ameliyat yeri acıyınca "Ah," diyerek yeniden yatmıştı.
"Sakin olmazsan anlatmam Cenk," diyen kız kaşlarını çatarak ameliyat olan adama bakmıştı.
"Nasıl oldu bu?"
"Bunun önemi yok sadece tutuklandığını bil yeter. Ayrıca şuanda bu hastanede tedavi görüyor?" Cenk tek kaşını kaldırarak genç kıza bakmıştı.
"Hastanelik olacak kadar ne oldu Alya?" dediğinde Alya derin bir nefes alarak başını iki yana sallamıştı.
"Hadsizce davrandı diyelim. Üstelik bu kez birçok şahit var. Kolay kolay kurtulamaz." Cenk başını iki yana sallarken Alya yeniden bakışlarını dışarıya çevirmişti.
"Annenler gelmiş, senin adına sevindim. Özlemiştin."
"Evet çok özlemiştim." Alya gülümserken Cenk'te ona katılmıştı.
"Serdar abin bu yüzden mi geldin?" genç adam merakla kıza bakarken Alya başını sallayarak onu onaylamıştı.
"Davayı duydu ne olduğunu öğrenmeye geldi. Geldiği günde davayı çözmüş oldu," diyen kız kendini tutamayarak kıkırdamıştı.
"Çok şanslısın biliyorsun değil mi?" Alya adamın sözleri ile başını genç adama çevirmişti.
"Biliyorum, ailem benim her şeyim." Kapının tıklanmasıyla Serdar odaya girmişti.
"Selamünaleyküm, nasıl oldun?" Cenk genç adamın selamını alarak Alya'ya bakmıştı.
"Yatağı biraz kaldırabilir misin?" Alya başını sallayarak genç adamın yatağını biraz yukarı kaldırıp genç adamın rahat olup olmadığını anlamak için dikkatle yüzüne bakmıştı. Alya geri çekilerek pencere kenarına giderken Serdar onun kalktığı yere oturmuştu.
"Nasıl oldun?"
"Daha iyiyim teşekkür ederim. Sizde burada yoruluyorsunuz." Cenk gerçekten mahcup bir şekilde Serdar'a bakmıştı. Alya iki adamın konuşması için izin isteyip kantine gitmek için odadan çıkmıştı. Alya'nın odadan çıkmasıyla Cenk merakla genç adama baktı.
"Alya bir şeylerden bahsetti, ne oluyor?" Serdar genç adamın endişeli ifadesi karşısında mutlu olsa da belli etmemişti.
"Şu hoca, Alya'ya saldırmaya kalktı!" dediğinde Cenk öfkeyle yerinde doğrulmuş, dikkatsizce yaptığı bu hareketle canı yanarak "Ah" diye inlemişti.
"Aşağılık herif onu mahvedeceğim," diye söylenirken Serdar genç adamın penyesinin üzerindeki kanı görünce endişelenmişti.
"Sakin olmalısın, şu haline bak yaran kanadı." Genç adam yatağın kenarında ki butona basarak sağlık görevlisini çağırmıştı. Genç adamın yarası kontrol edildiğinde ameliyat dikişlerinin açıldığını gören hemşire doktora haber vermişti. Doktor genç adamı muayene ettikten sonra kaşlarını çatarak genç adamı azarlamıştı.
"Henüz yeni ameliyat oldunuz Cenk Bey, ani hareketler sizin iyi değil. Yaranızı açmışsınız. Böyle devam ederseniz sizi yeniden ameliyata almak zorunda kalırız." Doktor bir yandan dikişleri yenilerken diğer yandan genç adamı azarlıyordu. Cenk'in yüzü adamın sözleri ile asılsa da aklında sadece Alya vardı.
"Alya'yı çağır!" Cenk'in emir verir gibi konuşması Serdar'ın tek kaşını kaldırmasına neden olmuştu.
"Sen şimdi bana emir mi verdin?"
"İster emir say ister rica ama onu hemen buraya çağır. Hem o adamın bu hastanede olduğunu söyledi ya yakınlarıyla karşılaşırsa?" dediğinde Serdar düşünemediği gerçekle hemen odadan çıkmıştı. Nasıl bu kadar dikkatsiz davranabilmişti. Kantine doğru hızlı adımlarla ilerlerken kulağına yankılanan seslerle daha hızlı koşmaya başlamıştı. Koridoru döndüğünde karşısına çıkan görüntüyle öfkeyle ileri atılmıştı.
"Çek o ellerini kardeşimin üzerinden!" Serdar öne çıkarak genç kızı kolundan yakalayan adama sert bir yumruk atmıştı. Ani gelen darbe ile savrulan adam Alya'yı da kendiyle çekmiş ama son anda Serdar kardeşini tutarak arkasına almıştı.
"Abi sakin ol!" Alya Serdar'ın kolunu tutarak saldırısını engellemeye çalışmıştı.
"Kim bu adam?" diye sorsa da kim olduğunu tahmin edebiliyordu. Üstelik onlara sinsi bir şekilde bakan Ayfer'i görünce emin olmuştu.
"Sen?" diye öne çıkan adam güçlükle kendini toplamıştı.
"Sakın bir daha ona elini süreyim deme, Allah yarattı demem gebertirim seni," diye bağıran Serdar arkasında ki kardeşine baktığında Alya'nın başını diğer tarafa çevirdiğini görünce şüpheyle yüzünü kendisine çevirmişti.
"Kim yaptı bunu?" Alya'nın yüzünde ki kızarıklığı görünce gözü dönmüştü.
"Önemli değil abi, hadi gidelim."
"Ne demek önemli değil, sana kim vurdu?" dediğinde Alya'nın bakışları istem dışı Ayfer'e kaymıştı. Koridorda ilerlerken birden kolları tutulmuş aynı hızla da yüzüne darbe almıştı. Tanımadığı bir adam kollarını sıkarken karşısında kendisine öfkeyle bakan Ayfer'de yüzüne tokadı atmıştı. Serdar kardeşine kimin vurduğunu anladığında kadının üzerine yürümek istemiş ama genç kız abisinin koluna asılarak onu durdurmuştu.
"Lütfen abi, daha fazla olay çıkmasın,  burası hastane." dediğinde Serdar sıkıntıyla nefesini dışarıya vermişti.
"Hemen darp raporu alıyoruz. Bende güvenlikten kamera görüntülerini alıyorum. Bu yaptıkları yanına kar kalmayacak. Hem suçlu hem güçlü olmaya çalışmanın bedelini ödeyecekler." Serdar öfkeyle umursamaz bir şekilde duran kadına bakınca yine sinirlenmiş ama kardeşini daha fazla üzmemek için Alya'yı da alarak odaya doğru yönelmişti.
"Abi kantine gitsek?" Alya Cenk'in kendisini bu şekilde görmesini istemiyordu.
"Neden odaya gitmek istemiyorsun?"
"Cenk'in endişelenmesini istemiyorum. Zaten yaralı..." dediğinde Serdar genç kıza hak vermişti. Cenk olanların tamamını bilmemesine rağmen çok endişelenmişti. Dengesiz hareketleri genç adamın yarasını açmasına neden olmuştu.
"O zaman hadi sen elini yüzünü yıka sonrada bir çay içelim." Alya başını sallayarak lavaboya girmişti. Yanağında ki kızarıklık artarken kantine indiğinde buz istemeyi düşünmüştü. Elini yüzünü yıkadıktan sonra lavabodan çıkınca abisini kendisini beklerken bulmuştu. Serdar'ın bakışları sürekli genç kızın yanağında ki kızarıklığa gidiyordu.
"Nasıl becerdi sana vurmayı?" Serdar ortamı biraz olsun yumuşatmak istemişti.
"Anlamadım?"
"Sen koskoca adamı dövdün gidip bir kadından dayak yedin. Sana yakıştıramadım." Alya abisinin sözlerine göz devirerek önüne dönmüştü.
"Abi dalga geçmeyi bırak. Nasıl olduğunu anlamadım zaten. Birden saldırdılar."
"Zaten diğer türlüsü düşünülemezdi. Hadi gidelim de yüzüne buz koyalım." İkili kol kola kantine inerken genç kız hemen biz buz torbası istemişti. Alya yüzüne buz koyarken bir yandan da abisine bakıyordu. Genç adam önlerine çay koyarken Alya geriye yaslanıp boştaki elinin parmaklarıyla masada ritim tutmaya başlamıştı.
"Ne düşünüyorsun?"
"Buraya gelmemeliydim diye düşünüyorum."
"Saçmalama Alya sen gelmeseydin o adi herif kim bilir kaç öğrencinin canını yakacaktı. Seninle gurur duyuyorum Alya, sende kendinle gurur duymalısın." Alya abisine duygulanarak bakarken Serdar ileri uzanarak genç kızın elini tutmuştu.
"Zor zamanlardan geçiyorsun Alya ve bu bir süre daha devam edecek gibi. Okulda başın dik bir şekilde olmanı istiyorum. Sen yanlış bir şey yapmadın. Bunu sakın unutma." Alya başını sallarken gülümsemişti.
"Teşekkür ederim abi," dedi.
"Neden?"
"Biliyorsun başkası olsa benim yaşadıklarımı kaldıramazdı. Özellikle günümüzde kadınların sürekli suçlandığını bilirken..."
"Sakın, bir daha bu şekilde konuştuğunu duymayayım. Sende Arya da bizim başımızı öne eğecek bir şey yapmadınız."
"Yine de çok şanslıyız." Alya çayından bir yudum alırken yüzündeki soğuk yüzünden dişi sızlamıştı. Bardağı masanın üzerine bırakarak abisine baktı.
"Odaya çıkalım abi, Cenk yalnız kaldı. O kadın Cenk'in odasına gidebilir."
"Hadi o zaman," diyen genç adam ayaklanırken Alya da abisinin peşinden kalkmıştı. İkili odaya doğru ilerlerken Alya yanından geçen hemşirelerden birinden yüzünü kapatmak için kapatıcısını istemişti. Serdar kardeşinin yüzündeki kızarıklığı kapatmasını beklerken bir yandan da abisiyle telefonda konuşuyordu. Alya işini halledip abisinin yanına geldiğinde genç adam da telefonu kapatmıştı.
"Bizimkilerle mi konuştun?"
"Evet, Aras'ta gelmiş az önce. Akşama doğru hastaneye gelecekler."
"Anladım, Arya'dan ayrı kalamamıştır." Serdar kardeşinin sözlerine gülerken Alya da ona katılmıştı.
"İkisi de çok mutlu, onlar için başta endişelenmiştim ama şimdi iyi ki evlendiler diyorum. Hem bedavadan dayı olduk," dediğinde Alya gülmüştü.
"Ecem hepinizin kalbini kazandı."
"Senin kazanmadı mı?" Alya yüzünde kocaman gülümsemeyle abisine dönmüştü.
"Kazanmaz mı? Ufaklığa hayranım. Bir gün benim de..." derken birden abisiyle konuştuğunu hatırlayarak susmak zorunda kalmıştı. Serdar kızın susmasıyla tek kaşını kaldırarak kardeşine baktı.
"Devam et seni dinliyorum."
"Neyse hadi..." Alya hızla öne çıkarak odanın kapısını açıp içeriye girmişti. Genç adam kardeşinin arkasından gülerken başını iki yana salladı. ,
"Nerede kaldınız?" Cenk'in üzerinde ki kanı gören genç kız hızla yanına gitmişti.
"Yaran kanamış ne oldu?"
"Önemli bir şey değil, abartma Alya. Siz nerede kaldınız?" genç kız dolaba yönelerek içinden evden getirdikleri kıyafetlerden bol bir tişört çıkartarak abisine dönmüştü.
"Abi sen ona yardım edebilir misin?" Serdar genç kızın elinde tişörtü alırken Alya odanın dışına çıkmak istemişti.
"Alya banyoya geç," diye uyarıda bulunan Serdar göz işareti ile yüzünü işaret etmişti. Alya hemen odadaki banyoya girerken Serdar genç adama üzerini değiştirmesinde yardım etmişti.
"Gelebilirsin Alya," diye seslenen Serdar, abisinden aldığı mesajla eve gitmesi gerektiğini söyleyerek oradan ayrılmıştı. İkili yalnız kaldıklarında Cenk bir süre sonra ilaçların etkisiyle uykuya dalmıştı. Uyandığında ise yanı başında Sefa ve Asya'yı karşısında bulmuştu.
"Kaçağı yakalamışsın." Cenk genç kıza gülümseyerek Sefa'yı işaret etmişti.
"Evet, zor oldu ama onu bulmayı başardım." Sefa omzunu silkerken araya girmişti.
"Sende postu deldirmişsin. Seni de yalnız bırakmaya gelmiyor hep bir sorun çıkarıyorsun."
"Sefa adamı rahat bırak." Asya araya girerken cam kenarında oturup gurubu izleyen genç kız hareketlenince Cenk'in dikkatini çekmişti.
"Saat kaç?"
"Akşam yediye geliyor."
"Annemler hala gelmedi mi?" Alya gelen soruyla başını iki yana sallamıştı.
"Az önce aradılar, yolda geliyorlar."
"İyi bari sende eve gider dinlenirsin." Alya sessiz kalırken Sefa genç kıza dönerek sormuştu.
"Nasılsın? Olanları duyunca çok üzüldüm. Bir yandan da senin adına sevindim. Adam kendi ayağına sıkmış resmen." Alya bu konunun çok dillendirilmesinden yana değildi. Asya da gülümseyerek kıza bakmıştı.
"Ayrıca söylemek istiyorum ellerine sağlık. Öğrencilerden duydum Kenan hocayı elinden zor almışlar."
"Sen adama mı saldırdın?" Cenk endişeyle genç kıza bakmıştı.
"Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum."
"Bu olay nerede oldu?" Cenk üstelerken Sefa adama cevap vermişti.
"Senin odanda Alya'ya saldırmaya çalıştı." Cenk öfkeyle ellerini sıkarken Sefa'ya dönmüştü.
"Odamda kamera vardı onu da delil olarak verin!" Genç kız adamın sözlerine şaşırırken diğerlerinin de ondan farkı yoktu.
"Kamera mı?"
"Evet, son olanlardan sonra yönetimle konuşup odama görüntülü kamera taktırdım. Ses kayıt etmiyor ama görüntü vardır."
"Sen odana kamera mı taktırdın? Benim niye bundan haberim yok," Alya'nın çıkışı ile Cenk'te aynı şekilde çıkışmıştı.
"Olması mı gerekirdi?"
"Elbette gerekirdi. O odayı birlikte kullanıyoruz. Ya kıyafet değiştirseydim o zaman ne olacaktı?" Cenk kızın sözleriyle gerilerek sormuştu.
"Üzerini değiştin mi?" adamın tedirgin çıkan sesi Sefa'nın kahkaha atmasına neden olmuştu.
"Ne gülüyorsun Sefa, burada ciddi bir konu konuşuyorlar." Asya da genç adama katılırken Alya kaşlarını çatarak ikiliye bakmıştı.
"Komik bir durum yok burada hocam. Ayrıca çok şükür ki öyle bir durum olmadı." Cenk aldığı cevapla rahatlarken Asya gülmeye başlamıştı.
"Bu kadar gerilme Cenk senin için iyi değil." Asya'nın takılmasıyla kapının açılması bir olmuştu. Kapıdan içeriye ilk olarak Arya'nın girmesiyle Asya şaşkınlıkla kıza bakmıştı. Bakışları Alya ve Arya arasında gidip gelirken Arya gülümseyerek içeri girmişti.
"Misafirin olduğunu bilmiyordum, kusura bakma Cenk." Arya'nın konuşmasıyla Alya göz devirmişti.
"Kapıyı tıklattığını duymadım Arya, hayırdır?" Alya'nın sorusuyla Arya göz kırparak kendi konuşma yöntemiyle kısaca 'baskın yapmak' istediğini belirtmişti.
"Hoş geldin Arya sende mi buradaydın?"
"Ne yapalım buralar karışmış gibiydi bir el atalım dedik." Arya ikizinin yanına geçtiğinde Asya şaşkınlığını henüz atlatamamıştı.
"Yolda görsem ikinizi aynı kişi sanardım." Arya karşısında ki kızın şaşkınlığına gülmüştü.
"Merhaba ben Arya, görüldüğü üzere Alya'nın ikiziyim. Siz?" Arya ikiliye bakarken Sefa öne çıkarak "Ben Sefa, Alya'nın okulunda öğretim görevlisiyim. Yanımda ki de Asya, şaşkınlıktan kendini tanıtmayı unuttu." Sefa'nın sözleri ile kendine gelen Asya adamın karnına dirseğini vurarak konuşmuştu.
"Memnun oldum, Asya bende."
"Annemler gelmedi mi?" Cenk genç kıza sorarken Arya cevap verecekken odanın kapısı açılıp aile üyeleri bir bir odaya giriş yapmıştı. Oldukça kalabalık olan grup ziyaret saatini verimli geçirmek istiyordu.
"Hoş geldiniz," diyen Cenk Alya'nın anne ve babasına elini uzatmıştı. Yaşlı çift genç adama elini öptürürken Sefa ağzının içinden "Öp tabi kayınlarının elini," diye konuşurken yanında ki genç adamın bakışlarını görünce yutkunmak zorunda kalmıştı. Serdar genç adamın sözleriyle kaşlarını çatsa da bir şey söylememişti.
"Alya hadi biz dışarı çıkalım. Burası çok kalabalık oldu." Alya Serdar abisiyle odadan çıkarken Arya da peşinden gitmişti. Üçlüye Selim de katılırken dört kardeş yan yana oturarak geriye doğru yaslanmıştı.
"Nasıl oldun abicim?" Selim sorarken Arya yanında oturan kardeşine bakmıştı.
"Bir şey mi oldu?" olanlardan haberi olmayan Arya sorarken Alya başını sallayarak "Evde konuşuruz," dedi. Aras'ın da onlara katılmasıyla konuşmanın seyri değişmişti. Yarım saatlik ziyaret saati bittiğinde Alya ailesiyle birlikte hastaneden ayrılırken Deniz Hanım oğlunun yanında refakatçi olarak kalmıştı.
***
Genç kız elindeki salata tabağını masanın ortasına bırakırken hep birlikte terastaki masaya geçmişlerdi. Ahmet Bey başköşede yerini alırken hemen karşısında büyük oğlu Selim oturmuştu. Emine Hanım kocasının yanındaki yerini alırken yan yana oturan kızlarına sevgiyle bakmıştı. Uzun zamandır tüm çocuklarıyla aynı masada bulunmamıştı. Aras ve Serdar yan yana kızların karşısına otururken Cemile'nin de onlara katılmasıyla yemeğe başlamışlardı. Şen şakrak geçen yemekten sonra çay içmek için daha rahat yere salona geçmişlerdi. Serdar ve Selim bir birine işaretle olanları babasına anlatmaları gerektiğinin zamanı geldiğini anlatmaya çalışmıştı.
"Baba size önemli bir şey söylememiz gerekiyor." Ahmet Bey iki oğlunun da gece boyu gergin olduğunun farkındaydı.
"Sizi dinliyorum, akşamdan beri bir karın ağrınızın olduğu belli."
"Konu bizimle alakalı değil baba, Alya ile ilgili." Ahmet beyin bakışları kızına döndüğünde Alya elini sıkan Arya'dan destek alarak bakışlarını kaçırdı.
"Alya kızım ne oluyor?"
"Abimin anlatması daha doğru olur baba. Sadece şunu bil ben iyiyim. Her şey yolunda." Aras merakla genç kıza bakarken ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"Dava ile alakalı mı?"
"Ne davası?" Ahmet Bey damadına dönerken Aras susmuştu.
"Baba, Alya'nın çalışmasının çalındığını biliyorsun. Bu yüzden dava açmıştı. Aslında bir davası daha vardı. Bu sabah o dava için önemli olay yaşandı."
"Ne davası, neler oluyor beni delirtmeden anlatın. Kızımın başı dertte mi?"
"Alya'nın değil ama diğer tarafın başı oldukça belada." Ahmet Bey Serdar'a dönerken Selim sıkıntıyla nefesini dışarı vererek konuya girmişti.
"Okulda bir hoca kız öğrencilere tacizde bulunuyormuş. Maalesef bizim kızı da taciz etmeye çalıştı!" dediğinde Ahmet Bey hiddetle yerinden kalkmıştı.
"Sen ne diyorsun Selim, bu nasıl olur?"
"Baba sakin ol, Alya kendini savunabildi. Ona bir şey olmadı. Bu gün davayı geri alması için kızı sıkıştırmaya çalışmış. Neyse ki Serdar oradaydı!" dediğinde bakışlar bu kez Serdar'a dönmüştü. Genç adam dişlerini sıkarak elini yumruk yapmıştı.
"Bana gerek kalmadan adamı Alya'nın elinden almak zorunda kaldık."
"Emine sen biliyor muydun bu olanları?" Emine Hanım gözleri dolu bir şekilde kızına bakıyordu.
"Nereden bileyim ben Ahmet Bey, kızlar bana bir şey söylemedi." Emine Hanım yerinden kalkarak kızının yanına gidip Arya'yı kenara çekip Alya'nın yanına oturup kızını göğsüne çekmişti.
"Ah benim kuzum neden bana söylemedin?" kadın kızına sıkıca sarılırken Ahmet Bey burnundan soluyordu.
"Adnan'ın bu olanlardan haberi var mı?" Alya babasının sorusuyla hemen atılmıştı.
"Taciz olayını bilmiyor baba, diğerini zaten hepiniz biliyordunuz." Adam yerinden kalkarak salonda sinirle dolanmaya başlamıştı.
"Nerede o adam şimdi? Karakolda mı?"
"Hastanede baba, çıkınca karakola alacaklar." Serdar'ın cevabı ile adam ona bakmıştı.
"Bu durum ne kadar ciddi? Alya zarar görür mü?"
"Söyledim ya baba, Alya'ya bir şey olmayacak. Ama o ikisi bu durumdan kurtulamayacak."
"O ikisi?" Ahmet Bey şüpheyle oğluna bakmıştı.
"Kenan ve yeğeni Ayfer hoca." Serdar konuşmasını bitirirken Emine Hanım araya girmişti.
"Bu sizin söz olayınızı ortaya atmanıza neden olan kadın değil mi?"
"Ne sözü?" Ahmet Bey bu kez şaşkınlıkla karısına bakmıştı. Emine Hanım ağzından kaçırdığı sözleri geri almak istese de alamazdı.
"Emine sana sordum ne sözünden bahsediyorsun?" Alya babasının sert çıkan sesiyle ürkerek annesine sokulmuştu.
"Ahmet Bey sakin ol lütfen kalbin var biliyorsun."
"Beni delirtmeyin Emine, her şey olmuş bitmiş ben kızımın başına gelenleri en son öğreniyorum."
"Baba sakin ol lütfen, kalbin var biliyorsun." Arya babasının yanına giderek onu yerine oturtmuştu.
"Arya sen neden bana anlatmadın? Hani benden bir şey saklamayacaktınız?"
"Saklamadık ki baba, kesinleşince zaten anlatacaktık. Anlattık da!" diyen Arya babasının boynun sarılarak yanağını öpmüştü.
"Kızma tontonum önemli olan Alya'nın iyi olması değil mi?" Ahmet Bey kızının tatlı diliyle keyiflenmişti.
"Bu söz meselesi nedir?"
"Şu Ayfer denen kadın hırsızlığının üstünü örtmek için Cenk ile Alya'nın kendisine kumpas kurduğunu söyledi. Aralarında ilişki olduğunu söyleyince..." Arya sustuğunda Alya araya girmişti.
"Dayım sözlü olduğumuzu söylemimizi istedi. Bu şekilde üzerimize gelmeyeceğini düşündü."
"Sizde kabul ettiniz öyle mi?" adamın çıkışıyla Emine Hanım araya girdi.
"Benim haberim vardı Ahmet, kızın üzerine gitme."
"Ne yani şimdi tüm okul sizi sözlü mü biliyor?" Alya utanarak bakışlarını kaçırmıştı. Aile üyelerinin içinde şüphesiz en keyifli olan kişi Aras'tı. Baldızının bakışlarını kaçırmasından büyük keyif alıyordu.
"Ben söylemiştim, sizin kaderiniz bağlandı." Aras kendisine ters bakışlar atan iki erkek kardeşe imayla gülümsemişti.
"Yine aynı dedikodu olayları öyle mi?" Ahmet beyin gözleri Arya ve Aras'a gidip gelirken Aras yerinde rahatsızca kıpırdanmıştı.
"Bizi karıştırmasanız babacım?" Aras adamı yumuşak karnından vurmaya çalışırken "Sen sus damat," diye uyarı almıştı. İki erkek kardeş Aras'ın ifadesine gülerken yaşlı adamın bakışları bu kez karısını bulmuştu.
"Sen de bilmene rağmen bana söylemedin öyle mi?"
"Ne öyle Ahmet Bey, kızlarımı sana mı ispiyonlayayım. Hem Cenk dürüst bir çocuk. Deniz Hanım da öyle," derken Ahmet Bey ve diğerleri şaşkınlıkla kadına bakmıştı.
"Anne?"
"Ne, bakmayın bana öyle. Karar elbette Alya'ya kalmış ama Cenk'in damadım olmasını isterdim. Hem ailesi de düzgün..." Alya şaşkınlıkla annesine bakarken ne söyleyeceğini bilememişti. Ahmet Bey kaşlarını çatarak hem kızına hem de karısına bakmıştı.
"Bu iş böyle olmaz. Sürekli aynı şey... Bu kez kararı kızıma bırakmayacağım. Madem bir yola çıktınız tamamına erdirin."
"Baba?" Serdar ve Selim şaşkınlıkla babalarına bakarken Alya ve Arya babasının bu çıkışına inanamamıştı.
"Baba sen ne söylüyorsun?" adam kızının sözlerini duymazdan gelerek konuşmuştu.
"Emine Hanım ara Deniz hanımı oğluyla konuşsun. Biz buradayken nişanı yapalım."
"Ay hemen!" diye ayaklanan Emine Hanım herkesi şoka sokarken Ahmet Bey oldukça kararlı bir şekilde kızına bakmıştı.
"Bu işler çocuk oyuncağı değil Alya, bir şeye kalkıştığınızda devamını getirmelisiniz. Madem adınız sürekli yan yana anılıyor o zaman sonuçlarına da katlanacaksınız." Ahmet Bey son sözlerini söyleyerek odadan çıkarken arkasından şaşkınlıkla bakan aile üyeleri donup kalmıştı.
"Buyurun cenaze namazına!" kardeşler birbirine bakarken Ahmet beyin kararlı duruşu karşısında ne yapacaklarını bilememişlerdi. Bildikleri tek şey babası bir şeye kesin karar verirse onu kimse vazgeçiremezdi.

***

Yorumlarınızı bekliyorum.

GELİNCİK ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin