Keyifli okumalar
***
Genç kadın sabah erkenden kuş sesleriyle gözlerini araladığında bedenine dolanan kolların varlığıyla gülümsemişti. Yerinde usulca dönerek uyuyan kocasının yüzüne bakmıştı. Genç adam o kadar huzurla uyuyordu ki kadın ister istemez iç çekmişti.
Düğünleri olalı bir haftayı bulmuştu. Bu bir hafta boyunca Karadeniz kıyı şeritlerini gezmişler, bazen küçük pansiyonlarda bazen yayla evlerinde bazen de çadırda kalmışlardı. Şimdiyse kendi evlerinde kendi odalarında evlendikleri akşamın sabahından beri ilk kez gözlerini açıyordu. Dışarıda tam bir yaz havası vardı ve parlayan güneş kadife perdenin arasından ışık huzmesi olarak odaya giriyordu. Sessizce genç adamın kollarından sıyrılarak bir süre daha uyuyan yüzünü izlemişti. Duvardaki taş kolları olan saate baktığında sabahın yedisi olduğunu görünce gülümseyerek kocasını uyandırmadan yataktan kalktı. Bu gün evlerinde ilk kez kahvaltı yapacaklardı ve Alya bu kahvaltıyı evin arka kısmında bulunan deniz manzaralı küçük balkonlarında yapmak istiyordu.
Üzerine uzun hırkasını geçirerek kenarda duran yazmasını başına takıp sessizce odadan çıkmıştı. Mutfağa geçince ilk işi çay suyunu koymak olmuştu. Mutfak penceresinden dışarıya baktığında Deniz annesinin de uyanmış olduğunu anlamıştı. Kadının perdeleri açılmış, bazı pencerelerde evin havalanması için aralanmıştı.
Alya çay suyunu koyduktan sonra kahvaltılıkları çıkarmak için dolabın kapağını açıp kahvaltılıkları çıkarıp masanın üzerine bırakmıştı. Sessizce masaya götüreceklerini hazırladıktan sonra kaynayan suyla çayını demleyerek yeniden pencereye gözü kaymıştı. Deniz annesi dışarıya çıkıp evin arkasına doğru ilerliyordu. Merakla kadını takip ederken elinde birkaç parça eşyayla yeniden evine girecekken dayanamayarak gülümsedi. Kadın o kadar naif hareket ediyordu ki bazen onun gerçekten bu kadar kibar olabileceğine inanamıyordu.
Karadeniz kadını güçlüdür, heybetlidir ve yeri geldiğinde herkese kafa tutabilecek kadar cesaretlidir. Bu durum genelde onları daha kaba ve kavgacı hale getirse de asla geri adım atmıyorlardı. İnadı hiçbir şeye benzemedi. Annesi de öyleydi ancak Deniz annesi bunun yanı sıra oldukça kibar ve naifti.
Kahvaltılıkları dizdiği tepsiyle birlikte arka balkona taşımaya başladığında temiz havayı içine çekti. Evini çok sevmişti. Rüstik bir havası vardı ve sabahtan akşama kadar evin içinde kalsa asla sıkılmazdı. Elindekileri bankondaki masanın üzerine bırakıp yumurtayı hazırlamak için mutfağa dönmüştü. Ocağın başına geçtiğinde beline sarılan kollarla yerinde zıplamıştı.
“Cenk ne yapıyorsun?” adam homurdanarak karısına cevap vermişti.
“Yine beni yalnız bırakıp kalkmışsın.” Adamın sesinden hala uyanamadığı belliydi. Alya gülümseyerek bir elini kaldırıp boynunda sokulan adamın yüzüne yaslamıştı.
“Kahvaltı hazırlıyordum, hadi gidip elini yüzünü yıka.” Cenk genç kadına biraz daha sarılarak derince kokusunu içine çekmişti.
“Bir daha benden önce kalkma yataktan,” dediğinde Alya başını iki yana sallamıştı.
“Oldu kahvaltıyı bundan sonra sen hazırlayacaksan neden olmasın.”
“Hazırlarım ne var bunda?” diye konuşan Cenk geri çekilerek karısını kendisine döndürmüştü. Genç kızın gözlerine içi giderek bakarken Alya utanarak bakışlarını kaçırmıştı.
“Kaçırma gözlerini benden. Bazen evlendiğimize inanamıyorum. Buna alışmam için yanımdan biran olsun ayırmak istemiyorum seni,” diyen adamla genç kadının yüzü iyice kızarmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/301889921-288-k1336.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GELİNCİK ÇİÇEĞİ
General FictionTATLI HATA hikayesinde ki İkizlerden Alya'nın hikayesi. Keyifli okumlar!