7. BÖLÜM

730 95 0
                                    

BU GÜNÜN İKİNCİ BÖLÜMÜ KEYİFLİ OKUMALAR!

***

Genç adam eve geldiğinden beri annesinde ki durgunluktan hoşlanmamıştı. Neyi olduğunu sorsa da bir cevap alamayınca iyice endişelenmişti. Adnan hocasıyla Alya'nın gelmesi biraz olsun annesinin moralini düzeltir diye düşünmüştü ama kadın hala moralsizdi. Mutfakta uzun süre kalan ikiliyi merak ederek mutfağa yöneldiğinde annesi ile Alya'nın konuşmalarının konuşmasına denk gelmişti. Özellikle Alya'nın son sözleri genç adamın sinirlenmesine neden olmuştu. Kolay sinirlenen biri değildi ama öğrencisinin kendisi hakkında ve diğer hocası hakkında söylediklerinden hoşlanmamıştı.

"Neler oluyor burada?"

"Oğlum?" Deniz Hanım yerinden kalkarken yanında ki kızın gerildiğini fark ediyordu.

"Az önce konuştuklarınız da neydi öyle?" Cenk sesini alçak tutmak için elinden geleni yapıyordu. İçeride duran hocasına olan saygısından sakin kalmaya çalışıyor ama başaramıyordu.

"Hocam yanlış anladınız."

"Neyi yanlış anladım Alya, az önceki sözlerinden hiç hoşlanmadım bilesin. Ayrıca Ayfer hocanın arkasından saygısızca konuşmayı sana hiç yakıştıramadım."

"Hocam..."

"Sus Alya, kalbini kırmak istemiyorum. Neler planlıyorsunuz bilmiyorum ama bundan sonra çevremce dolaşmanı istemiyorum." Cenk son sözlerini söylerken Alya donup kalmıştı. Adamın sesi alçak olsa da sözlerinde ki keskinlik, sesinde ki tını Alya'nın kalbini çoktan kırmıştı. Gözleri dolarken bakışlarını hızla kaçırmıştı. Deniz Hanım yanından geçen genç kıza seslense de Alya onu duymamıştı. Ayakkabılarını giyerek kapıyı açtığında başını çevirerek Cenk'e bakmıştı.

"Dayıma gittiğimi söylersiniz. Bunsan sonra sizinle zorunlu olmadıkça görüşmek istemiyorum. Size hayatınızda başarılar dilerim," diyerek hızla kapıdan çıkıp gitmişti. Cenk giden genç kızın ardından yutkunarak bakarken Deniz hanımın hıçkırığı ile ona dönmüştü.

"Anne?"

"Aferin sana oğlum, küçük bir şakalaşmayı ancak sen bu duruma getirebilirsin. Kalp kırmak Kâbe yıkmaya benzer evladım, az önce sen bir Kâbe yıktın," diyerek hızla odasına gitmişti. Akşam yemeği için gele hocasının yanına mahcup bir şekilde giderken Adnan Bey genç adamın yüzünden bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı.

"Ne oldu Cenk?"

"Önemli bir şey yok hocam, annem biraz rahatsızda..." Adnan Bey yerinden kalkarak kapıya yöneldiğinde Cenk adamı durdurmuştu.

"Hocam yemek yiyecektik,"

"Sonra yeriz, anladığım kadarıyla Alya eve çıktı. Bende gitsem iyi olur," diyerek kapıyı açıp çıkmıştı. Cenk kendine kızarken bir yandan da doğru yaptığına inanıyordu. Alya ve annesinin konuşmasını düşünmek istemiyordu. Hayatı yeni düzene girerken bir yıkımı daha kaldıramayacağını biliyordu. Annesinin odasının kapısını tıklatarak odaya girdiğinde kadının namaza durduğunu görünce sıkıntıyla geri çıkmıştı. Salona geçerken yarıya hazır olan yemek masası gözüne takıldı. Bu akşamın böyle bitmesine kendisi neden olmuştu. Salondaki kanepeye uzanarak bir kolunu gözünün üzerine koymuştu. Düşünceler içinde uykuya dalarken ilerde neler yaşayabileceğini kestiremiyordu.

Alya evinin kapısını açar açmaz içeriye girerek sırtını kapıya yaslamıştı. Olanlara inanamıyordu. Basit bir şaka yapmıştı ama sonucunda hocasının peşinde olan biri durumuna düşmüştü. Derin bir iç çekerek yanağından aşağıya yuvarlanan gözyaşlarını hızla silmişti. Ağlamayacaktı. Kimse için ağlamaya değmezdi. Madem Cenk Bey ondan uzak durmamı bekliyor öyle olacaktı. Deniz teyzeyi ne kadar sevse de bir daha o eve adım atmamaya kararlıydı. Gerekirse kendisi kadını çağırırdı ama Cenk'in olduğu bir ortama artık giremezdi. Başını iki yana sallayarak mutfağa geçti. Karnı oldukça acıkmıştı. Neyse ki yemeklerin hepsini aşağıya indirmemişti. Kapıdan gelen sesle başını kaldırarak içeriye giren dayısına bakmıştı.

GELİNCİK ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin