Keyifli okumalar.
***
Genç kadın sıcaktan bunalmış bir şekilde yerinde dönmeye çalışırken bedenine dolanan kollar yüzünden başarılı olamamıştı. Gözlerini aralayarak kolların sahibine bakmaya çalışmış ama kocası kendisini o kadar sıkı sarıyordu ki bu mümkün olmamıştı.
“Cenk,” genç kadın kocasına seslense de adamın keyfi oldukça yerinde olduğu için kıpırdamamıştı. Sıcak bir yana daracık alanda sıkışıp kalan Alya nefes almakta zorlanmaya başlamıştı. Dün ikindi vakti geldikleri kamp alanında öğrencileri nasıl kalacakları konusunda planlamış, dört kişilik çadırlarda kızların kalacağı çadırlar ortaya alınacak şekilde çadırlar kurulmuştu. Şimdiyse kocasıyla kaldığı iki kişilik özel çadırlarının içinde daracık uyku tulumunda sıkışıp kalmıştı.
“Cenk uyan artık boğulmak üzereyim.”
“Hım…”
“Hayatım, kocacım…” Alya sesinin tonunu yumuşatarak kocasına seslenirken azda olsa görebildiği yüzün gevşediğini fark edince hafif gülümsemişti. Cenk’in gün geçtikçe ona olan düşkünlüğü bazen Alya’yı şaşırtıyordu. Fark etmişti ki Alya’nın ona söz arasında basit bir ‘canım’ kelimesi bile adamı mest etmeye yetiyordu.
“Alya…”
“Uyandın mı? Kalk hadi sıkıştım burada. Çocukları kaldırıp arazi gezisine çıkacağız. Tatile gelmedik.”
“Biraz daha uyusak ne olur. Temiz hava, kollarımda karım…” Alya adamın uyku sersemi konuşmasına kıkırdarken söylenmeden edemedi.
“Biraz daha kalkmazsan karın kurdeşen dökecek. Hadi kalk artık, biz böyle yaparsak öğrenciler ne yapsın. Dışarıdan sesler gelmeye başladı bile.” Cenk homurdanarak yandaki fermuarı açıp dirseklerinin üzerine doğrulmuştu. Karısına üstten bakarken yeni uyanmanın verdiği koyulukla genç kadının koyu mavilerine aşkla bakmıştı.
“Maşallah, Allah özenerek yaratmış sanki,” dediğinde Alya gözlerini büyüterek kocasına bakmıştı. Cenk’in ağzından ilk kez böyle bir cümle duyuyordu. Utanan genç kadın elini kocasının göğsüne koyarak hafif geriye itelemişti.
“Cenk?”
“Efendim karıcım,” Alya adamın gözlerine dalıp giderken çadırın dışından gelen boğaz temizleme sesiyle hızla kendine gelmişti.
“Cenk hocam, uyandınız mı?” Alya utançla başını geriye atarken dışarıdan seslenen Asya hocaya Cenk cevap vermişti.
“Geliyoruz Asya hocam, uyandık.” Neyse ki çadırın kumaşı kalındı da dışarıdan içerisi belli olmuyordu. Cenk yerinde doğrularak karısının da uyku tulumundan çıkmasına yardım etmişti. Alya üzerini giyinirken hazır şallardan birini hızlıca başına geçirdi. Cenk karısına yardım ettikten sonra üzerini giyinerek uyku tulumunu toplayıp kenara koymuştu.
“Hadi çıkalım, bir şeyler atıştırıp araziye çıkmalıyız.” Alya adamın sözleriyle kenara çekilerek Cenk’in önden çıkmasını beklemişti. Karı koca çadırdan çıkıp ileride kurulan alana doğru ilerlerken kendi imkanlarıyla yaptıkları su deposundan ellerini yüzünü yıkadıktan sonra okulun tahsis ettiği yemek arabasına geçerek sıraya girmişlerdi. Yeni uyanan öğrencileri kahvaltısını alıp bir ağacın dibine çökerek kahvaltısını yaparken Asya ve Sefa hoca eksik öğrenci olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Yaklaşık otuz öğrenci vardı ve üç hoca on kişilik guruplar halinde öğrencileri arazide gezdirecekti. Normalde Alya’nın görevi olmasa da Cenk karısını da yanında götürmek istemişti. Onlar için ayrı bir macera olacağını düşünüyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GELİNCİK ÇİÇEĞİ
Fiction généraleTATLI HATA hikayesinde ki İkizlerden Alya'nın hikayesi. Keyifli okumlar!