58. Bölüm

645 90 4
                                    

Keyifli okumalar. Hikaye hakkinda fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim.

****

Genç kız önünde ki mezar taşının üzerine elini gezdirirken gözünden akan tek damlaya engel olamamıştı. Gördüğü o rüyadan sonra hayatına devam etmeye çalışıyordu ama pek başarılı olduğunu düşünmüyordu. Üstelik rüyasında kendisine işaret edilen kişiyi yanı başında bulması ise Asya için oldukça üzücü olmuştu. Kendini suçlu hissediyordu. Sevdiği adam soğuk toprağın altında yatarken o hayatına devam ediyordu ve bu durum Asya’yı perişan ediyordu.

“Asya kızım?” genç kız arkasından gelen sesle birden titremişti. Ağır bir şekilde oturduğu yerden kalkarak arkasını döndüğünde kendisine gözü yaşlı bakan kadına ne söyleyeceğini bilememişti. Sinan’ın annesi karşısında ona ıslak gözlerle bakıyordu. Genç kızı baştan aşağıya süzerek üzgün bir şekilde başını iki yana sallamıştı.

“Melahat anne?”

“Kendine ne yaptın kızım?” kadının acı dolu bakışlarına karşılık Asya buruk bir şekilde gülümsemişti. Yaşlı kadın bakışlarını oğlunun mezarına çevirirken derin bir nefes almıştı. Başında ki türbendini düzelterek birkaç adımla oğlunun mezarına yaklaşmıştı. Yıllar olmuştu ama acısı hala tazeydi. Bir anne evladını kara toprağa koyduğunda ruhunun yarısını da oraya gömüyordu.

“Özür dilerim Melahat anne, seni görmeye gelemedim.” Genç kız mahcup bir şekilde geri çekilerek kadına yer verirken Melahat Hanım başını iki yana sallayarak kıza dönmüştü.

“Zor zamanlar geçiriyordun Asya ama bu şekilde yapmamalısın. Çok gençsin, hayatına devam etmelisin. Oğlumun huzur bulması için kendini toparlaman gerekiyor.” Genç kız kadının sözleri ile yeniden incilerini dökmüştü. Yaşlı kadın nişanlandıklarından beri Asya’yı kızı gibi bağrına basmıştı. Ne dış görünüşüne takılmış ne de oğluna kendisi için kötü bir laf söylemişti.

“Onu özlüyorum Melahat anne. Kolay değil devam etmek.”

“Yine de yapmalısın, dışarıda senin için bekleyen doğru adamı bulunca onu geri çevirmemelisin.” Asya kadının sözleri ile duraksamıştı. Ona göre bu sözler öylesine edilen sözler değildi. Kaşları çatılarak Melahat hanıma bakmıştı.

“Neden böyle konuşuyorsunuz?” kadın derin bir iç çekerek kızı cevaplamıştı.

“Annenle hala konuştuğumuzu biliyorsun değil mi Asya? Bana birinden bahsetti…” dediğinde Asya yutkunmuştu. Genç kız ne söyleyeceğin bilememişti. Kadının bahsettiği konu bu mezar başında konuşulacak bir konu değildi.

“Melahat anne lütfen, burada olmaz.”

“Neden olmasın? Sinan’ım da duyar belki sevdiği kadının hayatına devam ettiğini. Oğlum sen mutlu olunca mutlu olurdu Asya, bırak artık ölüyle yaşamayı.” Asya bakışlarını kaçırırken bir şey söyleyememişti. Kadının bakışları arkada bir yere takıldığında hüzünle gülümsedi.

“O mu?” Asya kadının ne dediğini başta anlayamamıştı. Bakışları kadının baktığı yere dönünce yutkunmadan edememişti.

“Şey…”

“Anladım kızım, hadi duamızı edelimde çıkalım buradan?” Asya kendini mahcup hissediyordu. Sefa’ın orada ne aradığını merak ederken bu işin altından da annesinin çıkacağına emindi. İkili ellerini açıp dualarını ederken yaşlı kadın güçlükle oturduğu yerden kalkarak Asya’nın yardımıyla mezarlığın çıkışına doğru ilerlemişti. Sefa genç kızın yanında ki kadını tanımasa da onun kim olduğunu hemen anlamıştı. Arabanın önünde başını hafif eğerek ikilinin yaklaşmasını beklerken kadının öne doğru atılmasıyla genç adam hızlı davranarak düşmesine engel olmuştu.

GELİNCİK ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin