54. Bölüm

631 82 6
                                    

Keyifli okumalar. Bol yorum istiyorum...

****

Kadın salonda bir sağa bir sola dönüp dururken civcivini kaybetmiş anne tavuk gibi kabarıp duruyordu. Kendisini izleyen kızına dönerek kızgın bir şekilde söylenmişti.

“Git şu kardeşini uyandır Cemile, kızı götürdü odaya bir daha çıkmadı. Kıza dokunursa vallahi oklavayla kırarım bacaklarını,” diye söylenmeye başlamıştı. Cemile gülmemek için kendisini kasarken annesinin kızarmış yanaklarına içi giderek bakmıştı.

“Aşk olsun anne, Cenk öyle biri mi?”

“Ben anlamam, evli mevli dinlemem ben. Daha düğün olmadı, anası babası duyarsa ne derim ben onlara.” Kadın kızının yerinden kıpırdamadığını görünce iyice sinirlenmişti.

“Kızım kalksana ne oturuyorsun?” Cemile annesinin ani bağırmasıyla yerinde sıçramıştı.

“Anne uyandıracaksın.”

“Uyansın, git kaldır kardeşini bak oklavayı alacağım.” Cemile gülerek salondan çıkarken Deniz Hanım hala söyleniyordu.

Genç kız gözlerini araladığında bedenine dolanan kolların varlığını hissedince başta ne olduğunu anlayamasa da burnuna gelen tanıdık kokuyla başını hafif kaldırarak kolların sahibine bakmıştı. İçeriden gelen seslerle utansa da olanları geri alamayacağı için derin bir iç çekerek sakinleşmeye çalıştı. Cenk o kadar sıkı sarmıştı ki bedenini kıpırdamasına bile yer bırakmamıştı. Deniz hanımın bağırtısını duyunca kıkırdamadan edememişti. Kadının oğluna saydırması nedense komiğine gitmişti.

“Bakıyorum da kaynananın kocana kızması hoşuna gitti.” Alya kulağına gelen boğuk sesle yutkunurken utanarak bakışlarını kaçırmıştı.

“Sen uyanık mıydın?”

“Annemin bağırtısına uyumak ne mümkün.” Cenk’in keyifli sesi Alya’nın içini sıcacık etmişti.

“Ben neden buradayım Cenk,” derken bile adamın kollarından ayrılmaya pek hevesli değildi.

“Salonda uyuya kaldın, rahat uyuman için seni odaya getirdim.” Alya başını sallarken farkında olmadan adamın göğsüne daha da sokulmuştu. Cenk onun saklanma çabasına gülümserken başını kızın saçlarına gömerek derin bir nefes almıştı. Alya onun bu hareketiyle daha da utanarak yerinden kıpırdandı. Hala bulunduğu duruma inanamıyordu. Asıl inanmakta güçlük çektiğiyse bu kadar rahat oluşuydu.

“Kalkalım yoksa annen bizi oklava ile kovalayacak.” Alya yerinden kıpırdanırken Cenk homurdanmıştı.

“Biraz daha böyle kalsak,” dediğinde Alya derin bir iç çekti.

“Hadi Cenk, annem birazdan odayı basacak, ayıp oldu zaten.”

“Neden ayıp olsun, çift nikahlı karımsın,” dediğinde Alya gülmeden edememişti. Güçlükle de olsa genç adamın kollarından sıyrılarak yatakta doğrulup oturur pozisyona geldi. Etrafına bakınırken Cenk merakla sordu.

“Ne arıyorsun?”

“Telefonum nerede? Saat kaç oldu?” Cenk yan taraftaki komodinin üzerinde ki telefonuna uzanarak eline almıştı.

“Saat sekize geliyor,” dediğinde Alya acele ile yataktan kalkmıştı.

“Namazım geçti, “ derken Cenk onun hızla odadan çıkışını şaşkınlıkla izlemişti. Ağzını açıp itiraz bile edememişti. Kapının tekrar açılmasıyla Alya’nın döndüğünü düşünen Cenk kapıya gülümseyerek baktığında annesinin kızgın bir şekilde elinde oklava ile kendisine baktığını görünce yutkunarak “Ciddi olamazsın anne,” dedi fısıltı gibi bir sesle.

GELİNCİK ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin