🎼 Palaye Royale - Nightmares In Paradise...
"Cara..."
Aynı orman, aynı kan kokusu.
"Cara..."
Bu sefer çığlık atmıyordu, fısıldıyordu. İsmimi şehvetle fısıldıyordu.
Arkamda duran adam bir başkasıydı. Vücuduma hançeri saplaması gereken eller karnımı okşuyordu. Ensemde hissettiğim sıcak nefes boynumdan kulaklarıma doğru yavaş ve sıcak öpücükler konduruyordu.
Kulağıma geldiğinde dudakları tenime sürterken tekrar fısıldadı.
"Seni bulacağım Cara."
...
Nefes nefese ve ter içerisinde uyandığımda güneş ışıkları bütün odayı doldurmuştu, gözlerim yine köşelerde gölge arasa da bulamamıştım. Elim yastığımın altındaki hançere gitti, kabzasını sıkıca kavrayıp uyanmış olduğuma ikna olana kadar bekledim.
Yataktan kendimi sürükleyerek çıkartıp soğuk suyla yüzümü ve boynumu yıkayarak kabusun etkisinden kurtulmaya çalıştım. Artık bıkmıştım, sürekli aynı sahneyi yaşayarak uyanmaktan usanmıştım.
Hançeri odada bırakıp tekrar yakalanma riskini alamazdım, üzerime daha fazla dikkat çekmek istemiyordum. Dolabın içerisinde hançeri saklayabileceğim elbise aramaya koyuldum, şehrin modası benden yana değildi. Hiçbir elbise belinin hançeri saklamama uygun yapısı yoktu.
Dolabın yanındaki çekmeceyi açıp elime gelen ilk iç çamaşırını aldım. Kendime ince uzun bir kumaş elde etmek için hançeri kullanarak çamaşırı boydan boya kestim. Elimde kalan kumaş parçasını üst bacağıma sıkıca sarıp açılmayacağından ya da düşmeyeceğinden emin olmak için düğümledikten sonra hançeri arasına sıkıştırdım.
Artık hançer hep yanımda olacaktı. Tenime değen soğuk metali ürpermeme sebep olurken kıyafetimi giymeye başladım. Karnımdaki yara izini her seferinde görmezden geliyordum. Bir an önce aşağı inip kendimi kahvaltı masasına atmak istiyordum.
Odamın kapısını açmamla birlikte uzun boylu, belinde devasa kılıcıyla ve sert bakışlarıyla bir şehir muhafızı önümü kesti.
"Refakatçi olmadan odadan çıkış yapmanız yasak."
Afallayarak olduğum yerde durdum. Özgürlüğüme hala kavuşmadığımın farkındaydım ancak odamın önüne bir muhafız dikileceğini tahmin dahi edemezdim.
"Ben..."
"Hey! Çekil kadının önünden." Valery koridorun başında gözüktü, beni muhafızla kuracağım anlamsız tartışmadan kurtarmıştı.
Devasa adam Valery'ye başıyla resmi bir selam verdikten sonra oda kapısının yanındaki duvarda nöbet tutacağını düşündüğüm yerini aldı.
"Bunun için özür dilerim. Lütfen, gel benimle." Tutmam için uzattığı koluna girip beni merdivenlere yönlendirmesine izin verdim.
Kahvaltı masasına geldiğimizde Helena kocaman gülümsemesiyle beni karşıladı.
"Cara, bugün çok daha iyi görünüyorsun."
Hançerden kimseye bahsetmemiş gibi görünüyordu. Omuzlarıma çöktüğünü bile fark etmediğim yük birden hafifledi. Bana ihanet etmemişti.
"Öyle hissediyorum. Kapımın önünde nöbet tutan muhafızı saymazsak, gerçekten iyiyim."
Valery sandalyemi çekip oturmamı bekledikten sonra derin bir nefes çekip konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gök ve Gece
FantasyCara'nın elinden alınan hayatı için intikam yemini ettiği adam, yaşadığı büyülü toprakların en büyük kabusuydu. Karanlığın Çocuğu. Kaderlerinin daha onlar doğmadan önce bir kehanetle birbirine bağlandığını bilmiyordu. Geçmişinin gölgesi olan bu ad...