🎼 UNSECRET - I'm Coming For It
...
Beni yalnızlığa ve açlığa terk ederek kırmaya çalıştıklarına emindim. Çok uzun süredir hiç kimse zindana gelmemişti. Aynı senaryoyu farklı bir mekanda tekrar yaşıyordum.
Ellerimi kurtarmaya çalışmaktan vazgeçmiştim, parmaklarımı sık sık oynatarak uyuşmalarına izin vermemek dışında bir şey yapamıyordum. Bileklerimin acısı uyuyakalmama bile engel oluyordu.
Dışarıdan gelen seslerle birlikte yeni bir ziyaretçim olduğunu anladım. Kapı yavaşça açılırken elinde bir tasla Helena'yı görmek içimi hem rahatlatmıştı hem de bütün bu olan bitenle alakası olma ihtimali göğsüme derin bir acı saplamıştı. Valery bile umurumda değildi ama Helena... o benim arkadaşımdı. Ona güvenmiştim.
"Valery sana yemek getirmem için Konsey üyelerini ikna etti." Elindeki kaseye kaşığı sokarken kafasını bana çevirdi. Gözleri acı ve üzüntü ile doluydu.
"Bunlarla alakan var mı Helena?" Sesim beklediğimden daha öfkeli çıkmıştı.
Kasedeki sıvıdan kaşığa alarak ağzıma doğru uzatırken neredeyse benim bile zor duyacağım kadar sessizce fısıldamaya başladı.
"Valery seni ziyaret edecek. Onun suyuna git, gerekirse onu kandır; ellerini çözdür. İlk fırsatta kaçmana yardım edeceğim."
Ağzımı sıkıca kapatıp uzattığı kaşığı reddettim.
"Alakan var mıydı?" Onun gibi fısıldayarak sormuştum. Helena'nın bana ihanet edip etmediğini bilmek zorundaydım.
Kafasını olumsuz anlamda sağa sola sallarken bir yandan da sürekli zindanın kapısını gözetiyordu.
"İlk başta vardı. Senin korkunç biri olduğunu sanıyordum, senden korkuyordum. Ama sonra... Sana her şeyi anlatmayı çok istedim Cara. Arkanı kollamaktan başka bir şey yapmadım." Kaşığı tekrar ağzıma uzattı. "İçine seni güçlendirecek şeyler attım. İçmek zorundasın."
Ona inanıp inanmamak arasında gidip geliyordum. Şu an ben bu haldeyken hala bana yalan söylüyor olması mantıklı gelmiyordu ancak ağzından çıkan her şeye inanacak kadar aptal değildim. Güçlenmek zorundaydım, bedenimin pes etmesine izin veremezdim.
"Anlat." Ağzımı açıp ilk kaşığı yuttum. Hemen ikinci kaşığı doldururken fısıltıyla konuşmaya devam etti.
"Senden bir geceyi değil, yılları aldılar Cara. Bütün hayatını elinden aldılar. Çok güçlü, korkunç bir antik büyü ile-" Kapının açılma sesi ile birlikte Helena panikleyerek konuşmayı kesti.
İçeri giren Valery'ye doğru bakışlarımızı çevirdik. Hüzünlü gözlerle baştan aşağı beni süzdükten sonra Helena'ya döndü.
"Bizi yalnız bırak."
Helena endişeli gözlerle bana baktı. Gidip gitmemek için benden onay bekliyor gibiydi. Başımı hafifçe aşağı yukarı sallayarak gidebileceğini ifade ettim.
Helena zindandan çıkmak için geriye döndüğünde elindeki kaseyi yalpalayarak yere devirdi, panik içinde özür dileyerek yeri temizlemeye çalışıyordu.
"Özür dilerim. Nasıl düşürdüm bilmiyorum. Hemen yenisini getireceğim."
"Daha düzgün bir yemek getir, Helena." Valery'nin emri üzerine Helena hızlıca başını sallayıp zindanı terk etti.
Valery ile yalnız kaldığımızda öfkeli bakışlarımı gözlerine çevirdim.
"Bunu bana nasıl yaparsın?" Tükürürcesine konuşuyordum. Aceleyle yanıma gelip yanaklarımı avuçlarının içine aldı. Yüzümü kurtarmak için ne kadar çırpınsam da sıkıca tutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gök ve Gece
FantasiaCara'nın elinden alınan hayatı için intikam yemini ettiği adam, yaşadığı büyülü toprakların en büyük kabusuydu. Karanlığın Çocuğu. Kaderlerinin daha onlar doğmadan önce bir kehanetle birbirine bağlandığını bilmiyordu. Geçmişinin gölgesi olan bu ad...