🎼 Hidden Citizens - Paint It Black (cover)
...
Marvic.
Bakışlarım yerde yatan bedenine kilitlenmişti.
Gölgelerim geldiğimi fark edip bana dönen yeşil zavallıların etrafını öldürme arzusuyla sararken, bakışlarımı ondan çekememiştim.
Hançerin günlerdir vücuduma yaydığı zehir yüzünden güçsüz düşmüştüm. Yavaş adımlarla ona doğru ilerlerken gölgelerimle birlikte yerde çırpınan büyük bedenlerin boğularak can vermesinin içimi soğutmayacağını fark ettim. Basit bir ölüm onlar için ödül olurdu.
Avucumu açtım. Her birinin bütün kemikleri parçalanarak kırılırken çığlıklarının ve kemiklerinin sesleri ormanın derinliklerinde yankılandı. Bunu duymak biraz olsun öfkemi dindirmişti.
Ölü bedenlerin suratlarına yerleşen acı dolu ifadeyi umursamadan aralarından yürüyerek ona ulaştım.
Islak saçları yüzünü kaplamıştı. Cildi çamur ve yaralarla doluydu. Onu böyle gördükçe gölgelerim öfkeyle titreyerek çoğalıyor, gittikçe kabarıyordu. Ona gitmek, onu sarmalamak istiyorlardı. Buna engel olmak için gücümün büyük kısmını harcıyordum.
Saçlarını nazikçe yüzünden uzaklaştırdım. Bütün yaralarına rağmen huzurla uyuyor gibi gözüküyordu.
Vücudunu inceledikçe bütün bu mor izlerin ve yaraların tam şu an olmuş olmasının mümkün olmadığını fark ettim. Cara şehirdeydi, başına her ne geldiyse oradakilerin de bunda parmağı vardı.
Onu bırakmamalıydım. Gitmesine izin vermemeliydim. Valery'ye koşarken onu durdurmalıydım. Eğer kendimi yavaş gelen ölümün avuçlarına bu kadar istekli bırakmasaydım, acısını hissedebilirdim. Bütün bunları yaşamadan onu kurtarabilirdim.
İnce ve küçük ellerini avucumun içine aldım. Tırnaklarına dolan toprak ve morarmış bilekleri verdiği mücadelenin boyutunu fark etmemi sağladı. Günlerdir bağlı kalmış olmalıydı. Onu böyle görmek öfkemin aldığım nefesi bile bana zehir kılmasına sebep olmuştu.
Savaşmıştı. Elbette savaşmıştı.
Bu kadar kırılgan gözüken bedeninin altında böyle büyük bir güce sahip olması inanılmazdı. Ona duyduğum hayranlık bana acı veriyordu. Göğsümde hissettiğim ağrılı duyguya yabancıydım.
Zarar vermekten korkarak elimi beline yerleştirdim. Bedenini kendime doğru çevirerek sakince kucağıma aldım. Ona ne kadar yakınlaşırsam gölgelerimi dizginlemek o kadar zorlaşıyordu. Tenine değen parmak uçlarımın altında karanlığım titriyordu.
Gölgelerim kanımın kokusunun yerleştiği hançeri aldıktan sonra etrafımızı sararken yerde yatan bedenlere son bir kez göz gezdirdim; lanetliler yine sınırı geçmişlerdi. Artık kalkan giderek zayıflıyordu.
...
Yatağa yerleştirdiğim bedeni kuş gibi hafifti. Aç kaldığını bildiğim her andan nefret ediyordum. Oysa benim yüzümden aç kaldığı zindan günlerinde bunu hiç umursamamıştım. Belki de sadece böyle olması gerektiği için kendimi kandırmıştım.
Islattığım bezle yüzündeki kirleri ve yaraları tek tek temizledim. Gözlerim dudaklarına indi, o günden beri onu tekrar öpmekten başka hiçbir şey düşünemiyordum. Bu insani duygular... iğrençti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gök ve Gece
FantasyCara'nın elinden alınan hayatı için intikam yemini ettiği adam, yaşadığı büyülü toprakların en büyük kabusuydu. Karanlığın Çocuğu. Kaderlerinin daha onlar doğmadan önce bir kehanetle birbirine bağlandığını bilmiyordu. Geçmişinin gölgesi olan bu ad...