🎼 Shawn James - Burn The Witch...
Dizlerinin üzerine çökmüş, kafasını önüne doğru eğmişti. Aramızdaki sis yüzünden hala onun yüzünü tanıyacak kadar seçemiyordum.
Aynı orman, aynı çayır, aynı koku.
Gözlerim elbiseme kaydı; bembeyaz, rüya gibi bir elbise. Karnımdaki yaradan gelen kan eteğimden aşağıya akmış, beyaz elbisemi kırmızıya boyamıştı.
Ah, bu kanı elbiseden çıkaramayacaktım.
O, çok sinirlenecekti.
...
Yine nefes alamadığım için boğulurcasına çırpınırken uyandım. Bu sefer ağlamıyordum, yanaklarımı ıslatan yaşlar yoktu. Gördüğüm kabus aklımdan silinmesin diye kafamın içerisinde tekrar tekrar oynatıyordum. Artık kabuslardan korkmamayı öğrenmeliydim, her bir detaya ayrı ayrı tutunmalıydım. Gördüklerim gerçek olsun ya da olmasın o geceye dair elimde kabuslarımdan başka hiçbir şey yoktu.
Ter içinde kalmış gerdanımı elimin dışıyla sildim. Dün gece koluma yapışan kadının yüzü gözlerimin önüne geldi. Bütün vücudum ürperdi, gece boyu düşünsem de hiçbir söylediğine anlam verememiştim. İçten içe kimden bahsettiğini bilsem de kendime bunu kabul ettiremezdim.
Helena o kadının ne söylediğini bilmeyen yaşlı bir meczup olduğunu ve üzerinde çok durmamam gerektiğini söylemişti. Şehrin o yakasında böyle insanların sıkça dolaştığını, oraya beni götürmesinin bir hata olduğunu da ifade edip özür dilemişti. Ona ne kadar inanmak istesem de ben bir aptal değildim.
...
Kapımın tıklatılma sesini duyduğumda çoktan sıcak banyomdan çıkmış; yatağımın üzerine bırakılan kahvaltı tepsisini silip süpürmüştüm.
İçeri girenin Helena olduğunu düşünerek yüzümdeki gülümsemeyle arkamı döndüğümde Valery ile karşılaştım. Gülüşümü her ne kadar bozmamaya çalışsam da Valery hayal kırıklığımı fark etmişti. Yüzünden geçen anlık üzüntüyü görmezden geldim.
"Ah, Valery. Günaydın"
"Günaydın." Minik bir tebessümle sıcak kahverengi gözlerini üzerimde gezdirdi. "Uzun süredir seninle yeteri kadar ilgilenemedim, seni yalnız bıraktım."
"Helena hep benimleydi, yalnız kalmadım." Tebessümüne karşılık vererek içini rahatlatmaya çalıştım.
"Cara, aramızda yaşananlar..."
"Yaşanmamalıydı." Sözünü kesip bu muhabbetin gitmesini istediğimden daha farklı bir yöne dönmesini engellemek istedim.
İki uzun adım atarak tam önüme geldi.
"Gerçekten yaşanmamalı mıydı?"
Sesini iyice kısmıştı, neredeyse fısıldarken gözleri şehvetle parıldıyordu. Geriye doğru bir adım atıp ondan olabildiğince uzaklaştım.
"Karşılık verdin. Sen de istiyordun." Aramıza koyduğum mesafeyi bana doğru attığı adımla tekrar kapattı.
"Valery, lütfen benden uzak dur."
Artık yetmişti, Valery'ye duyduğum minnet ne boyutta olursa olsun çektiğim çizgilere saygı duymak zorundaydı.
İç çekip parmaklarını yanaklarımda gezdirmeye başladı. Çenemi iki parmağının arasına alıp ona bakmam için yüzümü kaldırdı.
"Seni ne kadar uzun süre beklediğimi bir bilsen."
Cevap vermek yerine kafamı çevirerek çenemi parmaklarının arasından kurtardım. Yüzüne bakmayı reddediyordum, dudaklarımı birbirine bastırmış bir şekilde duvarı izliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gök ve Gece
FantasyCara'nın elinden alınan hayatı için intikam yemini ettiği adam, yaşadığı büyülü toprakların en büyük kabusuydu. Karanlığın Çocuğu. Kaderlerinin daha onlar doğmadan önce bir kehanetle birbirine bağlandığını bilmiyordu. Geçmişinin gölgesi olan bu ad...