🎼 VOSTOK - Welcome to the Show
...
"Ve işte, meşhur Şehir burası."
Hala kulağıma fısıldayan melodik sesten kafamı ayırıp içine girdiğimiz devasa duvarların ardındaki şehirde gözlerimi gezdirdim. Çok kalabalıktı, her yerde bir sürü ev ve insan vardı. Gördüğüm en kalabalık pazar önümde uzanıyordu.
"Çok güzel."
Söylediklerime güldükten sonra tekrar kulağıma fısıldamak için eğildi.
"Sen de öylesin. Beklediğimin çok dışında biri çıktın."Devasa sarayın önüne geldiğimizde büyülenmiş gibi kafamı kaldırmış, her bir detayı inceliyordum. Valery attan inmem için yardım ettikten sonra elimi tutup sarayın içine doğru onunla birlikte yürümemi sağladı.
Altınla kaplanmış abartılı sütunları geçtikten sonra altı tahtın olduğu büyük salona girdik. Üzerime çevrilen beş gözü görünce sanki bir büyünün etkisinden kurtulmaya çalışıyormuşum gibi başımı salladım. Ne işim vardı burada?
Gri, uzun saçlı adam en ortadaki iki tahttan birinde oturuyordu, hemen yanındaki taht boştu. Kısa süre önce ormanda beni sıkıştıran kılıçlı adamı görünce ürperdim, Marvic durdurmasaydı kafama bir ok girmesine sebep olacaktı.
Bembeyaz uzun saçlarının masum bir ifade yaratması gerektiği halde oldukça korkunç gözlere sahip olan kadın, bir an önce beni öldürmek istiyormuş gibi bakıyordu. Uzun siyah saçlı adamın bakışlarında ateş gördüğüme yemin edebilirdim. Yüzüme uzun uzun bakma gereği duymamış olan tek kişi, en köşede oturan sarı saçlı ve sakallı adamdı.
"Seni diğer Konsey üyeleri ile tanıştırayım." Valery elini uzatarak karşısında olduğumuz insanları tek tek isimlerini sayarak gösterdi. "Sizlere yıllardır aradığımız meşhur Gök'ü getirdim. Piç herif onu burnumuzun dibinde saklıyormuş."
"Ne? Ben herhangi bir şey değilim." Kafa karışıklığı zihnime hücum ediyordu. Neyden ya da kimden bahsediyordu, burada ne işim vardı, hiçbir şey anlamamıştım.
Uzun gri saçlı adam, Titus, omuzlarının sallanmasına sebep olan kısa bir kahkaha attı.
"Tabii, o yüzden Karanlığın Çocuğu seni bir gölge gibi takip ediyor, değil mi?"
Sanırım başıma büyük bir bela açmıştım. Köyde çıkan dedikodular Konsey'e kadar nasıl gelmişti bilmiyordum. Kimsenin elinde bir kanıt yoktu. Beni bir suçlama uğruna öldüremezlerdi. Böyle bir şeyle Konsey'in bizzat ilgilenecek olması ürkütücüydü, normalde halktan kimse kolay kolay onların huzuruna çıkamazdı.
"Bak..." Valery gerildiğimi görünce kolunu omzuma yerleştirdi. "Burada kurban sensin, kimse seni suçlamıyor."
"Beni başkasıyla karıştırıyorsunuz. Marvic ile hiçbir alakam yok."
Sözlerim bütün salonu bir bıçak gibi kesmişti. Herkesin yüzü donuklaştı. Valery'nin omzumda tuttuğu kolu bile hareketsiz kalmıştı.
"Onun adını kimse anmaz, Cara. Kimse."
Yaptığım hatanın ne olduğunu anlayınca az kalsın dilimi yutacaktım. O kadar sert bir şekilde yanağımın içini ısırmıştım ki kanımın tadı ağzımda yayıldı.
"Sana her şeyi en baştan anlatacağım ve bunu sadece bir kez yapacağım, o yüzden kulaklarını iyi aç ve beni dinle." Titus'un otoriter sesine doğru kafamı çevirdim. Sadece sakince başımı sallayabilmiştim.
"Bundan iki yüz yılı aşkın bir süre önce, Konsey'de sadece kurucu üyeler mevcutken bizzat Tanrıların kulağına fısıldadığı bir kahin vardı. O kahin, hem onun karanlığıyla birlikte dünyaya gelecek oluşunu hem de sonunu getirecek olanı, yani senin gelişini dile getirdi. Söyledikleri aynen gerçekleşti, Karanlığın Çocuğu dünyaya geldi ve bütün karanlığı dünyanın üzerinde kol gezdi. Cehennemden çıkmış bir iblis gibi herkesin ensesine kondu. Bizim görevimiz insanların arasındaki düzeni sağlamak ve onu uzak tutmak, Cara. Onu yok etmek için her şeyi denedik. Yaptığımız bir hataya kadar, onu elimizde tutmayı başarmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gök ve Gece
FantasiCara'nın elinden alınan hayatı için intikam yemini ettiği adam, yaşadığı büyülü toprakların en büyük kabusuydu. Karanlığın Çocuğu. Kaderlerinin daha onlar doğmadan önce bir kehanetle birbirine bağlandığını bilmiyordu. Geçmişinin gölgesi olan bu ad...