🎼 Sam Tinnesz- Man Or A Monster?
...
Cara.
Gözlerimi açtığımda tanıdık olan taştan tavanla karşılaştım. Gelmişti. Benim için gelmişti. Vücudumun her bir bölümü çürümüş gibi acıyordu. Nefes alıp verirken göğsüme saplanan sızı yüzümü buruşturmama sebep oldu. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum.
Bacaklarımdaki ağırlığa doğru bakışlarımı indirdim. Oturduğu sandalyeden üzerime doğru eğilmiş, kafasını kucağımın üzerine yerleştirmiş bir şekilde uyuyordu. Kollarını bacaklarımın hemen yanında birbirine bağlamıştı. Karanlığın Çocuğu bile uyurken masum gözüküyordu.
Odanın loş ışığında yüzünün bembeyaz olduğunu fark ettim, dudakları renksizdi. Gözaltları iyice çökmüş, morluklar resmen kalıcı yer edinmişti.
Ellerim ikinci kez düşünmeme izin vermeden gece kadar siyah olan saçlarına uzandı. Parmaklarım hafif dalgalı saçlarına dokunduğunda nefesimi tutmuştum. Yumuşak saçları avucumun içini gıdıklıyor, parmaklarıma sarılıyordu.
Alnından çektiğim saçları nemliydi. Tenindeki boncuk terleri tam o an fark ettim. Marvic iyi değildi.
Yüzündeki hiçbir kas hareket etmezken birden siyah gözlerini araladı. Karanlığı yoktu, gölgeleri yüzünde dolaşmıyordu. Gördüğüm en güzel surata sahip canavardı.
Parmaklarım saçlarında donup kaldı, ne kadar olduğunu bilmediğim bir süre boyunca birbirimize gözümüzü bile kırpmadan baktık. Kafasını kucağımdan çekmemişti.
"Geldin." Sesim kuruyan ağzım yüzünden çatlak bir fısıltıyla çıkmıştı.
"Her zaman." Onun uykulu kalın fısıltısı ise görüntüsüne rağmen hala güçlüydü. Kafamı salladım; ya da salladığımı hayal ettim.
Başını kucağımdan yavaşça kaldırıp gözlerini üzerimden ayırmazken ciğerlerine derin bir nefes çekti. Oturduğu sandalyede bedenini bana çevirip uzanarak avuç içini alnıma dayadı. Kendisi soğuk terler döküp bir ölü gibi gözükürken benim vücut ısımı kontrol etme gereği duyuyordu.
Gözlerim açıkta kalan uzun boynuna takıldığında neden kötü olduğunu anladım. Burayı terk ettiğim gün Marvic'in boynuna hançeri dayamıştım. Açtığım yara şimdi koyulaşmış, çevresini minik siyah damarlarla kaplamıştı.
Helena hançerin kanını taşıdığı sahibinin ölmesini istediği kişiye yalnızca bir çizik bile atılsa öldürücü olacağını söylemişti. Astor'un ölümü bunun kanıtıydı.
Ancak... Hançerin sahibi Marvic'ti.
"Sen..." Yüzümden çekmek üzere olduğu kolunun bileğini çelimsiz bir hareketle yakaladım. "Hançerin sahibi sensin. Nasıl?..." Sesim cümlemin sonunda kaybolmuştu.
Marvic dümdüz olan beyaz dudaklarıyla yalnızca gözlerimin içine baktı, cevap vermedi. Anlamıştım. Hançer sadece görevini yapmıştı, sahibinin ölmesini istediğini kişiyi öldürüyordu; kendisini.
"Durdur bunu. Ölmeyi kes. Sen Karanlığın Çocuğu'sun. Sen böyle ölemezsin."
Bileğini tutan elimi diğer eliyle avucunun içine alıp yatağın üzerine yerleştirdi. Ayağa kalkıp çökmüş bedenini düzeltirken zorlandığı yüzünden okunuyordu.
"Yaşamak için sebebim olursa hançer beni öldürmez Cara. Ölmeyeceğim." Yatağın ucunda duran kirli bezi ve suyu aldıktan sonra banyoya yöneldi. "Almam gereken tazelenmiş bir intikamım var."
Göz kapaklarıma çöken ağırlık ve bütün vücudumu ele geçiren yorgunluk yüzünden ona cevap veremedim. Uykunun kollarına kendimi bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gök ve Gece
FantasyCara'nın elinden alınan hayatı için intikam yemini ettiği adam, yaşadığı büyülü toprakların en büyük kabusuydu. Karanlığın Çocuğu. Kaderlerinin daha onlar doğmadan önce bir kehanetle birbirine bağlandığını bilmiyordu. Geçmişinin gölgesi olan bu ad...